OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 07, 2001 00:00
8. Uluslararası Ä°stanbul Caz Festivali heyecanla beklenen konuÄŸunu bu akÅŸam (17 Temmuz) ağırlıyor. En son Brand New Day adlı albümüyle müzikseverlere seslenen Sting saat 21:30'dan itibaren Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak. Sözün kısası müzikseverleri yıldızların altında keyifli saatler bekliyor.8. Uluslararası Ä°stanbul Caz Festivali heyecanla beklenen konuÄŸunu bu akÅŸam (17 Temmuz) ağırlıyor. En son Brand New Day adlı albümüyle müzikseverlere seslenen Sting saat 21:30'dan itibaren Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak. Police döneminden beri ÅŸarkılarını bütün dünya biliyor. Biz Sting'in pek bilinmeyen yanına, yaÅŸamına ayna tutalım istedik:Ä°ÅŸte, tonla iÅŸi sığdırdığı 50 yıllık hayatının bazı sivri anektodları.Gordon Matthew Sumner, 2 Ekim 1951'de, Ä°ngiltere'nin Newcastle ÅŸehrinde doÄŸdu. Dört çocuÄŸun en küçüğüydü. Ä°ÅŸsizliÄŸin ve depresyonun kol gezdiÄŸi kuzeydoÄŸu Ä°ngiltere'nin havasını soluyarak büyüdü. Ama ailesi fakir deÄŸildi. Babasının sütçülük gibi kalıcı bir iÅŸi vardı. Bu arada Sting zorlanmadan her sabah saat 06.00’da uyanmasını, babasının iÅŸinden kaynaklanan eski bir alışkanlık olarak açıklıyor. Fakir deÄŸillerdi ama evde gerilim yüksekti; sonunda anne babası ayrıldı. GittiÄŸi Katolik okulunda, sınıf atlama kaygısıyla dilini yerel aksandan kurtarmaya gayret etti. Bunun dışında okulla arası iyi deÄŸildi. EÄŸitime soÄŸuk bakan tipik bir çocuktu. Hatta okulun rekorunu kırarak bir yıl içinde 42 kez sınıftan kovuldu. Gelecek vaaddeden bir atletizm kariyerini, bir 100 metre yarışında ‘‘sadece’’ üçüncü oldu diye, elinin tersiyle itti. Anlaşılan daha o zamanlardan ‘‘1 Numara’’ olma hırsı vardı. MüziÄŸin spordan çok daha önemli bir yeri vardı hayatında:‘‘ÇocukluÄŸuma iliÅŸkin hatırladığım en eski anı, aynı zamanda ilk müzik anım. Annem piyano çalarken dizinin dibinde oturmuÅŸtum. BilmediÄŸim bir nedenle hep tangolar çalıyordu. Belki de moda olduÄŸu için. Tangolarından birini çaldığı zaman baÅŸka bir dünyaya girmiÅŸ gibi görünürdü. Ayakları pedallar üstünde uyumla gezinirken, elleri tangonun bilinen ritmlerini basar, gözleri önündeki nota kağıdına kilitlenirdi. Annemin piyano çaldığı zamanlar, onun hayatının merkezi olmadığım, beni ihmal ettiÄŸi zamanlardı. Böylece özel bir ÅŸeyin, önemli bir ritüelin baÅŸladığını anlardım. O piyano çalarken, mistik bir ÅŸeye, müziÄŸin gizemine kabul edildiÄŸimi hissederdim.’’İYÄ° KULAK, HIMBIL ELLERVaziyet böyle olunca küçük Matthew bu gizemin içine daha fazla girebilmenin heyecanı ve çocuk merakıyla sık sık piyanonun başına geçer. Anlamlı sesler çıkartmaktan uzak, tuÅŸlara rastgele basma yöntemiyle piyanoyu keÅŸfetmeye çalışarak saatler geçirir. Annesi ‘‘Sende iyi bir müzisyenin kulağı ama bir hımbılın elleri var’’ diye azarlar. Sting hala bu azarlamaların ezikliÄŸini duyduÄŸunu söylüyor. Ama 1987'de dokuz ay arayla kaybettiÄŸi anne ve babasının ölümüne ‘‘Tam da birbirimizi anlamaya baÅŸlamıştık’’ diye yakınarak üzülüyor.Derken piyano aile bütçesindeki bir deliÄŸi kapatmak amacıyla satılır. Amcası arkasında beÅŸ teli kalmış kırık dökük bir Ä°spanyol gitarı bırakarak Kanada'ya göçünceye kadar Sting'in elleri bir müzik aletinden uzak kalır. Sting sekiz ya da dokuz yaşında eline aldığı o gitarı, ‘‘Kocaman ve acemi parmaklarım bir müzik evi bulmuÅŸtu ve en iyi arkadaşım olacaktı’’ sözleriyle kutsuyor. Sting büyülenmiÅŸtir: ‘‘Melodiler, akorlar, ÅŸarkılar parmak uçlarıma düşmeye baÅŸlamıştı. Radyoda dinlediÄŸim ÅŸarkıları bir süre çalıştıktan sonra çalabiliyordum. Bu bir mucizeydi. Bu arada anne ve babamın sabrı taşıyordu ama bu onların hatasıydı. Müzik bir bağımlılık, bir din ve hastalıktır. Tedavisi yoktur. Ben de ona yakalanmıştım.’’ Åžimdi anladık neden bu kadar çok kovulduÄŸunu sınıftan. Sting o günlerde Ä°ngiltere'nin yegane radyosu BBC'yi dinlemektedir. Bu Beatles ve Rolling Stones'u, Mozart, Beethoven ve Glenn Miller'ı, hatta biraz da blues müziÄŸini birarada dinlemek anlamına geliyor. Sting o dönemin BBC yayını için ‘‘Benim müzik eÄŸitimimdi’’ diyor. Sting bu garip eÄŸitimi dünya çapında bir yıldız olduktan sonra 1994'te Berklee Müzik Akademisi'ni bitirerek tamamladı. Neden böyle bir iÅŸe kalkıştığını mezuniyet konuÅŸmasında bulmak mümkün: ‘‘Sanırım, bolca ÅŸans, biraz kurnazlık, doÄŸuÅŸtan gelen merak ve gözükaralığın bir karışımı sayesinde baÅŸarılı oldum. Hala aynı ÅŸekilde ilerliyorum. Benim müzik hakkında bilmediklerimle kütüphaneler doldurabilirsiniz. Her zaman öğrenecek daha fazla ÅŸey var.’’1966'da bir arkadaşı ona ilk bas gitarını (ev yapımı) verdi. 1969'da Midlands'te bir üniversiteyi kazandı. Tam bir hayal kırıklığı yaÅŸayıp bir ay içinde Newcastle'a döndü. Birkaç yıl bir inÅŸaatta hendek kazıcı olarak çalıştı. Bir ara otobüslerde bilet sattı. 1971'de öğretmenliÄŸe baÅŸladı ve sınıfın sahneye benzeyen yapısını sevdi. Earthrise adındaki bir lise grubunda bas gitar çalmaya baÅŸladı. The Phoneix Jazzmen grubuna katıldığında Sting lakabına kavuÅŸtu. Bir gün sarı-siyah çizgili bir futbol süveteri giymiÅŸti. Grup elemanlarından Gordon Solomon ona bir arıya benzediÄŸini söyledi. Bunun üzerine ona Stinger (arı iÄŸnesi ve sokan hayvan anlamda bir kelime) demeye baÅŸladılar. Bu lakap, zamanla arı gibi sokan, iÄŸneleyici söz anlamına gelen Sting'e dönüştü. 1974'te arkadaÅŸlarıyla Last Exit adlı grubu kurdu. 1975'de Newcastle tiyatrosunda bir müzikal için bas çalarken, hızla yükselen bir oyuncu olan Frances Tomelty ile tanıştı, 18 ay sonra evlendi. YerleÅŸik ve düzenli bir hayat kurmak yerine, Londra'ya taşındı. Çünkü Last Exit'le birlikte geleceÄŸe dair büyük planları vardı. Orada davulcu Stewart Copeland'le tanıştı. Henri Padovani gitarla kadroya dahil olunca ortaya Police grubu çıktı. Bu üçlü 80'lerin başında çaÄŸdaÅŸ müziÄŸin öncüleri oldular. 1984'te Police yollarını ayırdı ve ertesi yıl Sting ilk solo albümü The Dream of the Blue Turtles'ı çıkardı. Riskten kaçmayan kiÅŸiliÄŸi ile birbirinden deÄŸiÅŸik ve sarsıcı albümlere imza attı. 1992'de Bob Geldof'un eski eÅŸi ünlü televizyoncu Trudie Styler'la evlendi. Bob Geldof'a Live Aid konserlerini düzenleten Styler zaten uzunca bir süredir insan hakları meselesine kafa yoran Sting'e çevreci duyarlılık aşıladı. Birlikte YaÄŸmur Ormanları Vakfı'nı kurdular. EÅŸiyle birlikte kankası Elton John'un kurduÄŸu AIDS Charity'nin aktif bir üyesi oldu. Uluslararası Af Örgütü'nün en tanınmış üyeleri. Tibet Fonu'nun Londra'da kurduÄŸu savaÅŸ müzesinin fikir ebeveynleri. Müze Ä°ngilizleri, kazandıkları zaferler kadar neler kaybettikleri konusunda da kafa yormaya zorluyor. Sting, kiÅŸilik ve siyasi kimliÄŸin, sanat ve eylemin birbirinden ayrılmaz parçalar olduÄŸunu söylüyor. Tüm bunlara ek olarak, müzik ona insanlarla iletiÅŸim kurmakta yetmiyor olacak ki, Quadrophenia, Stormy Monday dahil 15 filmde oynadı. Broadway'de Üç KuruÅŸluk Opera ile sahneye çıktı. Sting bu kadar ciddi ve geniÅŸ bir uÄŸraÅŸ yelpazesi için, ‘‘Henüz kimse beni belli bir konuyla ya da alanla sınırlayamadı. Çok denediler, fakat her zaman onları savuÅŸturmayı ve aralarından sıyrılmayı baÅŸardım’’ diyor. 6 Çocuklu starSting, her zaman gazete manÅŸetlerine çıkmayı baÅŸardı. Hiçbir ÅŸey yapmazsa, örneÄŸin karısının doÄŸumunu filme çekerek yine gündemin üst sıralarına tırmanmayı baÅŸarıyordu. Altı çocuk babası bu dünya çapındaki manyak, on yıldır her sabah buhar banyosu yapıyor. Bunun pahalı kozmetiklerle yapılan bir duÅŸtan çok daha iyi olduÄŸunu üşünüyor. Tenden yayılan kokunun çok özel olduÄŸunu düşündüğü için sabun bile kullanmıyor. Buhar banyosundan sonra kendini yogaya veriyor. Ama ‘‘Şarkı yazmak bildiÄŸim tek meditasyon yöntemi’’ diyor. ‘‘Peki milyonlarca insanı etkileyen bu ÅŸarkıları nasıl yazıyorsun usta?’’ sorusu karşısında afallıyor: ‘‘Gerçekten bilmiyorum. Bir melodi her zaman bir yerlerden gelen hediyedir. Şükretmeyi bileceksiniz. Aynı ÅŸey sözler içinde geçerli. Bir metafor olmadan ÅŸarkı yazamazsınız. Nakaratlar oluÅŸturursunuz ama elinizde merkezi bir metafor yoksa hiçbir ÅŸeyiniz yok demektir.’’Yoga, meditasyon dedikse iç huzura kavuÅŸmuÅŸ bir adamla karşı karşıya olduÄŸunuzu sanmayın. Her gece bir öncekinden daha iyi bir gün için Tanrı'ya yakarıyor. Bazı geceler uyanıp kendisine ‘‘Bu cehenneme nasıl geldim?’’ gibi cevaplaması güç sorular soruyor. Ve 50 yaşında yetiÅŸkin bir erkek olmanın star olmaktan çok daha zor olduÄŸunu söylüyor. Â
button