Güncelleme Tarihi:
Başka olur acıyı derinden hissedenlerin cenazesi
Acıyı derinden hissedenlerin cenaze töreni de farklı oluyormuş. İlçenin küçücük meydanını ve caminin küçük avlusunu dolduran insanlar, büyük kentlerdeki büyük insanların cenaze törenlerine katılanlar gibi fısıldaşmıyorlar, utangaç gülücüklerle bakmıyorlardı saatlerine...
Kadınlar, yaşlı başlı anneler, nineler, başörtülerini, mantolarını ve çocuklarını kapmış sokağa fırlamışlardı. Meydanda nereye baksanız onları görüyordunuz. Erkekler, daha çok caminin avlusuna birikmişlerdi. Güneydoğu'da yaşamını yitiren 11 asker için dikilen ‘‘Şehitler Anıtı’’nın önündeki erkeklerin çoğu da sivil polisti. Emniyet Müdürü'nün etrafını sarmışlardı.
Susurluk halkının polise kızgın olduğunun farkında mıydı? Keşke saatler önce beklemeye başlayan kadınların sohbetini duyabilseydi:
- Neden bizim polis iki kez arayıp da Avşar'ın cesedini bulamamış o evde. Balıkesir'den gelen polisler bulmuşlar. Buradakiler polis değil mi?
Yanındaki yaşlı teyzenin de coplanmak ağırına gitmişti. ‘‘O akşam kadınları da copladılar. Çocuğu olan kaçtı gitti, kalan yedi copu.’’
Cenaze namazı kılınıp, yeşil tabut, eller üzerinde yükseldiğinde, babaannenin çığlığı duyuldu. ‘‘Avşar'ım gitme...’’ Çığlıkları, tekbir sesleri arasında yitti. Minik tabut, elden ele geçerek, kalabalığın üzerinde yeşil-mavi bir bulut olarak hızla ilerlemeye başladı. O an alkışlar koptu, Susurluk yürüyüşe geçti. Polisler hazırdı, cenaze alayının iki yanına sıralandılar.
Yol boyunca kadınlar balkonlardan, pencerelerden ağlayarak izledi. Alkışları, hep bir ağızdan tekrarlanan tekbir sesleri izledi ağır bir türkü halinde..
Eski mezarlıkların ağaçları yüksek olur. Susurluk mezarlığının da ağaçları gölgesiz tek bir mezar bile bırakmamıştı. Üzüntüsü çizgilerinden okunan erkek yüzleri kapladı mezarlığı. Fısıldaşmıyorlardı bile...
Sessiz geçen uzun dakikaları, kürek sesleri noktaladı. Kürekle atılan toprak, ilk anlarda mezara yerleştirilen tahta kapaklara çarpıyor, tok sesler çıkarıyordu. Yürek burkan o ses giderek duyulmaz oldu; Avşar'ın bedenin üzerinde küçük bir toprak yığını oluştu. Avşar'ın toprakla örtülmesini, okuldaki sıra arkadaşı Bilge de izledi. Bilge, elinde sevgili arkadaşının fotoğrafıyla, yorulmadan dikildi kalabalığın arasında. İlk kez mezarlığa geliyor, ilk kez toprağa verme işlemini bu denli yakından izliyordu.
İmamlar, Kuran okumaya başladı. Megafondan çıkan metalik sesin dalgalandırdığı hüzne aykırı tek ses, ağaçlar arasına yuvalanan kuşlardan geliyordu. O sırada Belediye Başkanı Hayrullah Köroğlu, yanındaki gazetecinin kulağına fısıldadı; ‘‘Mezarlık hizmetleri ücretsiz.’’ Havaya kendini kaptıramamıştı!
Mezarlık dışında bekleşen kadınlar, mezar başında toplandı. Kimi toprağa kapanıp ağladı, kimi kenara çömelip. Dört yaşlarındaki oğlan, ağlayan annesinin elinden kurtulup, mezarın üzerindeki fotoğrafı gösterdi; ‘‘Abla gülüyo..’’