Güncelleme Tarihi:
"MEHMET BANA TEMİZ KİMLİK LAZIM"
“Susurluk” davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” gerekçesiyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Mehmet Ağar'ın, “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Davanın bugünkü duruşmasında, Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, esas hakkındaki görüşünü açıkladı.
Taştan, Mehmet Ağar'a isnat edilen suçun, 5237 sayılı TCK'nın 220/7. maddesinin yollaması ile 220/2. maddesine uyduğu, aynı eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 314. maddesinde düzenlendiğini belirtti.
Savcı Taştan, bu yasa hükümlerinin ceza miktarı itibariyle sanık Ağar lehine olduğunu ifade ederek, Mehmet Ağar'ın 765 sayılı TCK'nın 314/1. maddesi uyarınca, “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Duruşma, 3 Şubat 2011 tarihine ertelendi.
Mehmet Ağar'ın “Susurluk davası” kapsamında Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” iddiasıyla yargılandığı davada, esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, “Ağar'ın, cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu yönünde delil bulunmadığını” belirtti.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve tutuksuz sanık Ağar'ın hazır bulunmadığı duruşmaya avukatları Abdulkadir Toluç ile Abdullah Egeli katıldı.
Bir grup Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat, kardeşleri öldürülen Fatma Bahçeci ve Şeyhmus Bahçeci adına müdahillik talebinde bulundu.
Mahkeme, ara kararında müdahillik talebini reddetti.
Mahkemede, esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, sanık Ağar'ın üzerine atılı suç için öngörülen 765 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık zaman aşımı süresinin dolmadığını belirtti.
Taştan, İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığının iddianamesi ile İstanbul 6 Nolu DGM'de görülen ve Yargıtay'ın onadığı “Susurluk Davasının” gerekçeli kararında anlatılan olayları özetledi.
Savcının esas hakkındaki görüşünde, Yaşar Öz'ün, ABD, Almanya ve İngiltere'ye eroin ihraç etmek suçundan İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığınca hakkında soruşturma yürütüldüğü, ayrıca İnterpol vasıtasıyla arandığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili birimlerine Öz hakkında, uyuşturucu ticareti yaptığı yönünde birçok ihbar ulaştığı ifade edildi.
Yine Abdullah Çatlı'nın, birçok suçtan yakalama ve tutuklama kararıyla arandığı, uyuşturucu suçundan Fransa'da yargılanarak ceza aldığı, cezaevinden firar ettiği için İnterpol tarafından da arandığı kaydedilen görüşte, bu durumun Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığı ve bu şahıslara irtibat ve operasyon görevi verilmesinin düşünülemeyeceği belirtildi.
Ağar'ın, Yaşar Öz yönünden, devlet sırrı niteliğinde birtakım görevler vermiş olduğunu savunduğuna işaret edilerek, dosya kapsamında ifadeleri bulunan Hanefi Avcı ve Mehmet Eymür gibi istihbarat ve operasyon görevleri yönünden bilgi sahibi olabilecek makamlarda görevli şahısların ifadelerinde, bölücü terör örgütlerinin, metropollerde, suç tarihlerinde faaliyetlerini arttırmaları üzerine bu tür faaliyetlerin oluştuğunu, bu durumun terörle mücadelede kısmen başarı sağladığını ancak bu şekilde resmi görevli ve sivil şahıslardan oluşturulan grupların, bir aşamadan sonra kendi nam ve hesaplarına hareket etmeye başladıklarını, suç grubu oluşturduklarını beyan ettikleri aktarıldı.
SUÇ ÖRGÜTÜ KURDUĞUNA” YÖNELİK DELİL BULUNAMADI
Bu beyanlar da dikkate alındığında, Ağar'ın, dosya kapsamında bahsedildiği gibi gerçekleştirildiği ortaya konulan Ömer Lütfü Topal ve Tarık Ümit'in öldürülmesi olayları kapsamında, mahkemece “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturup, teşekkül vasıtasıyla suç işledikleri belirlenen ve haklarında ceza hükmü kurulan diğer kişilere bu olaylar kapsamında emir ve talimat verdiği yönünde delil bulunmadığı gibi, tespit olunan bu teşekkülün hiyerarşisi içinde istenen hususları yerine getiren, emir ve talimat alan konumunda da bulunmadığı” ifade edildi.
Ancak Ağar'ın bulunduğu konum itibariyle görev ve yetkisini suistimal ederek Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz'e takibattan ve yakalamadan kurtulmalarını sağlamak için silah taşıma izin belgelerini düzenleyip verdiği, yurt dışına giriş ve çıkışları için yeşil pasaport almalarını sağladığı, silah taşıma ruhsatı alınmasında kolaylık göstererek birtakım soruşturmalara tabi kılındıkları halde işlem yapan emniyet güçleri üzerinde etkisini kullanıp takibattan kurtulmalarını sağladığı kaydedilen esas hakkındaki görüşte, ancak Ağar'ın, “örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte bulunduğu konum itibariyle mevcudiyetini bilmemesi mümkün olmayan ve haksız ekonomik çıkar amacıyla faaliyet gösterdiği anlaşılan mahkemece varlığı tespit olunan silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği” savunuldu.
Savcı Taştan, Mehmet Ağar'a isnat edilen suçun, 5237 sayılı TCK'nın 220/7. maddesinin yollaması ile 220/2. maddesine uyduğunu, aynı eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 314. maddesinde düzenlendiğini belirtti.
Savcı Taştan, bu yasa hükümlerinin ceza miktarı itibariyle sanık Ağar lehine olduğunu ifade ederek, Mehmet Ağar'ın 765 sayılı TCK'nın 314/1. maddesi uyarınca “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Sanık avukatları, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için süre talebinde bulundu. Duruşma, avukatların bu talebi üzerine ertelendi.
"AĞAR'IN GERÇEK SUÇLARINDAN CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUZ”
Öte yandan duruşmanın ardından, ÇHD üyesi avukatlar basın açıklaması yaptı.
Derneğin Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, savcının esas hakkındaki görüşünde, Ağar'a uygulanmasını istediği ceza maddesinin “mahallede bir araya gelerek komşunun kümesinden tavuk çalan 3 liseliye uygulanabileceğini” söyledi.
"Ağar'ın, gerçek suçlarından cezalandırılmasını istediklerini” belirten Kozağaçlı, “Bugün kirli bir uzlaşmaya dayanarak ismini savcılara ve basına unutturduğunu, yürütülen sözde derin devlet soruşturma ve kovuşturmalarından kurtulduğunu düşünen bu sanık, halka karşı işlediği hiçbir suçun unutulmayacağını bilmelidir” dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” gerekçesiyle yargılanıyor.
Danıştay 1. Dairesi, Ağar'ın, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” iddiası yönünden lüzumu muhakemesine ve eylemine uyan TCK'nın, “suç işlemek için örgüt kurmak” başlıklı 220. Maddesi gereğince yargılanmasına karar vermişti.
Danıştay İdari İşler Kurulu da 1. Dairenin kararını onayarak dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti.
Mehmet Ağar'ın “vali” statüsünde olduğu gerekçesiyle, dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görüşülmüş, Ağar'ın isnat edilen suç tarihinde “Emniyet Genel Müdürü” olduğuna işaret eden daire, “görevsizlik” kararı vererek dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermişti.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi de “görevsizlik” kararı vererek dava dosyasını, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.