HÜRRİYET ARAŞTIRDI: Suriye’deki insani kriz, altıncı yılına girdi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, Türkiye’de 3 milyona yakın kayıtlı Suriyeli mülteci var. Bu nüfusun yüzde 54’ünü çocuklar oluşturuyor. Bir kısmı sonradan ‘mülteci’ olan, diğerleri ‘mülteci’ doğan yaklaşık 1.5 milyon Suriyeli çocuk, kriz karşısında en büyük bedeli ödeyen kesim. Önceki gün açıklanan Çocuk Hakları Koruma Platformu’nun araştırmasına göre de Türkiye’deki Suriyeli çocukların en büyük sorunları eğitim, barınma ve sağlık. Peki eğitim sorunu nasıl çözülebilir? Uzmanları ve örnekleriyle araştırdık...
Mİllİ Eğitim Bakanlığı’nın son tahminlerine göre, Türkiye’deki Suriyeli çocukların yalnızca 330 bini örgün eğitime kayıtlı. İyi haber; bu rakam Haziran 2015’te sona eren bir önceki ders yılına göre yüzde 50 daha fazla.
Ancak Suriyeli çocukların hâlâ yüzde 70’e yakını, eğitim hakkından mahrum. Sivil toplum kuruluşları (STK) ve uluslararası kurumlar, ‘Kayıp kuşaklar’ uyarısında bulunuyor. Peki mevcut koşullarda Suriyeli çocuklar eğitime nasıl erişim sağlayabiliyor? Nasıl okullarda, hangi müfredatla eğitim görüyorlar?
Öncelikle genel durumu anlatması için Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın kapısını çalıyoruz. Doç. Murat Erdoğan’ın verdiği bilgilere göre, çocuğunu okula göndermek isteyen Suriyeli ailelerin önünde iki seçenek var.
İlki, devlet okulları. Kimliği bulunan Suriyeli mülteci çocuklar devlet okullarına kayıt ettirilebiliyor. Halen devlet okuluna giden 62 bin Suriyeli çocuk var. Bu rakam, potansiyel Suriyeli öğrencilerin yalnızca yüzde 7’si. Neden bu kadar az? Erdoğan şöyle cevaplıyor: “Sebep eğitim dilinin Türkçe olması. Orta ikideki bir çocuğun Türkçe öğrenip derslere intibak edebilmesi zor. Türk eğitim sistemindeki çocukların büyük bölümü Türkmen.” Suriyelilerin ikinci seçeneği, Geçici Eğitim Merkezleri (GEM). Peki GEM tam olarak nedir?
‘NASIL OLSA DÖNECEKLER’ DENİNCE...
Erdoğan, şöyle anlatıyor: “Suriyeliler ilk geldiğinde ‘Nasıl olsa dönecekler’ diyerek kamplarda hiçbir şey yapılmadı. Sonra çocukların sokaklardan çekilmeleri için okullar kurdu. Öğretmenlerin yüzde 90’ı Suriyeli mültecilerdi. Çocuklara Türkçe öğretmeye gerek görmediler. Arapça Suriye müfredatı okutuldu. Suriye’den kitaplar getirildi. Esad’la ilgili kısımlar çıkarıldı. Kamp içindeki okullulaşma oranı yüzde 60’lardaydı.”
Ancak savaş bitmedi, Suriyeli mülteciler de ülkelerine dönemedi. Ailelerin kamp dışına çıkmasıyla, STK’lar ‘Suriyeli okulları’ kurmaya başladı. Sayıları hızla artan bu okullar yalnızca iki yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine alınarak ‘Geçici Eğitim Merkezi’ ismini aldı.
Türkiye’de şu an 21 ilde STK veya belediyelerin açtığı toplam 425 GEM bulunuyor. Bu okullarda 255 bin çocuğun eğitim aldığı varsayılıyor. Erdoğan, Suriyeli çocukların eğitime erişimi önündeki en büyük engellerden birinin ekonomik imkânsızlıklar olduğunu söylüyor: “Özellikle erkek çocuklar, ‘Şimdi çocuk olma değil, eve ekmek götürme zamanı’ diyorlar. 13 yaşından sonra evlilik yaşı geldi diye kız çocukları okuldan alınıyor.”
GEM’lerde 12 bin 500 civarında da öğretmen görev yapıyor. Erdoğan öğretmenler için de sistemin yeni oturmaya başladığını vurguluyor: “Ülkelerinde cellatlardan, bombalardan veya mayınlardan kaçıp gelen insanlara ‘Gel, öğretmenlik yap’ deniyor. Öğretmenler başta gönüllü çalışıyordu. Şu an 12 bin öğretmenin maaşını UnIcef ödüyor. ”
'BU ÇOCUKLARI TEK TEK OKULDAN TOPLADIK'SURİYE’deki savaş sebebiyle okuldan uzak çocukların çoğu, Türkiye’de sokaklarda çalışarak ailesinin geçimini sağlamak zorunda kalıyor. Suriye Eğitim Derneği, bu çocukların sokaklarda kalmaması için okula hazırlık kursları düzenliyor. Dernek, 2 bin 300 çocuğu okula hazırlıyor. Dersler camiilerin kullanılmayan alanlarında yapılıyor. Bir dersi izlemek için Fatih’teki Efdalzade Camisi’ne giriyoruz. 1496 yılında yapılan camiinin eskiden Kuran kursu verilen bölümünde, şimdi Suriyeli çocuklar, hazırlık eğitimi alıyor.
‘SABAH OKUL, AKŞAM İŞ’Kursun yöneticisi Elfat Hassan, anlatıyor:“Çocukları tek tek sokaktan topladık. Bazı çocuklar sabah okula gelip öğleden sonra sokakta mendil veya su satmaya gidiyor. Defterlerini, kalemlerini biz veriyoruz. İlk hafta elleri titriyor, bir ay sonra alışıyorlar.” Öğrenciler dört sınıfta 20-25 kişi matematik, İngilizce, Türkçe ve Arapça öğreniyor. Yer sıkıntısı olduğundan 8-14 yaş aralığındaki çocuklar yaşlara göre ayrılamıyor. Türkiye’deki Suriyeli okul kitaplarını da Suriye Eğitim Derneği basıyor. Bugüne kadar 11 milyon okul kitabı basıldı.
"OKULDUK 'GEÇİCİ' OLDUK"Türkİye’de 21 şehirde 425 Geçici Eğitim Merkezi var. Bunların bir kısmı sivil toplum kuruluşları, bir kısmı da yerel yönetimlerin desteğiyle açıldı. Esenyurt’ta ziyaret ettiğimiz Kadimoon, ilk Geçici Eğitim Merkezi. İçeride bizi, Kadimoon Okulları’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ola Ragıpoğlu Osman karşılıyor. Beşinci yılını dolduran Kadimoon Okulları’nın iki şubesi var. Osman, ‘Kadimoon’ kelimesinin ‘Suriye’yi yeniden inşa etmek’ anlamına geldiğini söyleyerek başlıyor anlatmaya:
‘TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞACAKLAR’“Devrimin bu kadar uzun süreceğini bilmiyorduk... Artık hedefimiz beraber Türkiye’yi inşa etmek. Burada doğanlar vatandaş olacak ve Suriye’yi hiç tanımayacak. Gelecekte Türkiye’nin elçileri, mühendisleri olacaklar. Üç dil öğretiyoruz: Türkçe, İngilizce ve Arapça. 2013’ten sonra Esenyurt Belediye Başkanı bize bir bina verdi. O zamanlar Milli Eğitim Bakanlığı bizi tanımıyordu. Şimdi 1500’e yakın öğrencimiz var. Öğrencilerden ayda 75 lira alıyoruz. Kardeşlere indirim yapıyor, yetimlerden hiç almıyoruz.”
SOSYAL MEDYADAN ÖĞRETMENOkul son iki yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı ama Suriye müfredatıyla eğitim veriliyor. Osman, içeriği ve sınav sistemini, “MEB’in sınavıyla MEB diploması alınıyor. Mezunlarımız, Türkiye’deki ve dünyadaki üniversitelere girebiliyor. Türk öğretmenlerin çabalarıyla Türkçe öğretmeye çalışıyoruz ama yeterli değil. Türkçe kitaplara ihtiyacımız var” diyerek anlatıyor.Peki öğretmenler nasıl bulundu? Osman şöyle cevaplıyor:“Sosyal medyadan duyuru yaptık. Beş kişilik heyet kurup mülakatlar yaptık. Kendi kendimize Bakanlık gibi çalıştık. Suriye’de de öğretmenlik yapmış, kişileri seçtik. Şimdi her iki okulda 90’a yakın öğretmen var.”
TEŞEKKÜR ALDI 'KAÇARKEN' ÖLDÜKADİMOON’da 900 öğrenci eğitim görüyor. Ola Ragıpoğlu Osman, artık birinci sınıflara öğrenci kaydı yapılamadığını söyleyerek sitem ediyor: “Okula giden 330 bin Suriyeli öğrencinin üçte ikisi GEM’lerde. Birçok Türk okulu kayıt yapmıyor. Çocukların kimlikleri yok. Veliler Türkçe bilmediğinden çocuklarının eğitimini takip edemiyor. Türk öğretmenler ve öğrencilerin dışladığı Suriyeli çocuğun ileride Türkiye’ye faydası olur mu?” Ve okuldaki öğrenci profilini şöyle anlatıyor: “Zenginler de yoksullar da dönmek istiyor. Düzenli yoklama yapıyoruz. Bir öğrencimiz teşekkür belgesini almaya bir türlü gelmiyordu. Telefonla aradık. Babaannesi, ağlayarak, Avrupa’ya giderken hayatını kaybettiklerini söyledi.”
KIZLAR SAVAŞ TRAVMASINDAKADİMOON’da sınıflardan birinde öğretmen Arapça Matematik anlatıyor. Gazal ve Nagam Şeyh Osman kardeşlerin okuldaki ikinci yılı. Türkçeyi az konuşuyorlar ama burada kalmak istediklerini ifade ediyorlar. Kapıda onları bekleyen anneleri anlatıyor: “Kızlar savaş travması altında. Şam’da yaşıyorduk. Babaları hapse girince geçen yıl gelmek zorunda kaldık.” 10 yaşındaki Imran Casim de iki yıldır Türkiye’de. Halep’ten gelmiş. Türkçe, “Babam hâlâ Suriye’de. Türkçemle anneme pazarda yardım ediyorum. İmkân olursa Suriye’ye giderim” diyor.
DEVLET ELİYLE DÜŞÜK ÜCRETDoç. Dr. Murat Erdoğan, Suriyeli öğretmenlerle ilgili ücret sisteminde de önemli bir noktaya şöyle dikkat çekiyor: “Suriyeliler, 15 Ocak 2016’daki düzenlemeye göre asgari ücret 1300 liranın altında çalıştırılamazlar. Ancak öğretmenler 600-900 lira ücret alıyor. Devlet kendi eliyle, asgari ücretin altında insan çalıştırıyor.” Öğretmenlerin maaşını ödeyen UNICEF ise, bu durumu şöyle açıklıyor: “Suriyeli öğretmenler Geçici Eğitim Merkezleri’nde gönüllü hüviyetiyle çalışmakta. Teşvik Programı’yla öğretmenlere sağlanan miktar, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonucu belirlendi. Aldıkları teşvik, maaş olarak değerlendirilmemekte.”
YEREL YÖNETİM ÖNEMLİSurİyeli mültecilerin temel haklara erişiminde yerel yönetimlere büyük rol düşüyor. İstanbul’un en büyük ilçelerinden 780 bin nüfuslu Esenyurt, kayıtlı 40 bin Suriyeli barındırıyor. Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, dört yıldır Suriyelilere ayrım yapmadan yardım ettiklerini şöyle anlatıyor:
‘BAĞRIMIZA BASIYORUZ’“Mağdurları bağrımıza basıyoruz. Özellikle pırıl pırıl çocukların eğitimsiz kalmaması gerekiyor. Bu nedenle Kadimoon’a güzel bir bina yaptık. Okul tamamen benim himayemde. Ayrıca 300 yetim öğrencinin tüm masraflarını da kişisel olarak ben karşılıyorum. İleride savaş bu çocuklar Suriye’yle aramızda köprü olacak.”
EN ZORU DİL ENGELİİnsanİ kriz Türkiye’de çalışan uluslararası STK’ların sayısını da artırdı. Bunlardan biri İngiltere merkezli Theirworld. Suriyeli mültecilerin eğitime erişmeleri için çalışan kuruluşun Türkiye yöneticisi Fiona Duggan en büyük sorunları şöyle anlatıyor:
İŞTE EN BÜYÜK ŞİKÂYETLER“Türkiye bugüne kadar 8 milyar
dolar harcadı. Öğretmen eğitim programları, okul inşası ve dönüşümlü okul sistemi gibi çözümler üretti. Ancak Suriyeli mültecilerin çoğunluğu düşük gelirli olduğundan aileler kira ve gıda giderlerini karşılayabilmek için çocuklarını çalıştırıyor. Okullar çocukların dil engellerini aşmaya yardım edebilecek, adaptasyona çözüm bulabilecek öğretmenlere sahip değil. Suriyeli aileler ve çocukların eğitime erişimle ilgili en büyük şikayetleri dil engelleri, akran zorbalığı ve alay.”
SİSTEME DAHİL OLACAKLARPekİ Milli Eğitim Bakanlığı, Suriyeli çocukların eğitimi için ne yapıyor? Bu soruyu yönelttiğimiz İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Gür, Suriyeli öğrencilerin bir an önce Türk eğitim sistemine entegre olması için çalıştıklarını anlattı:
BİR DÖNEM TÜRKÇE“Geçici Eğitim Merkezleri’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin anaokul ve ilkokulda örgün eğitime kesinlikle dahil edilmesi kararı alındı. Amacımız okul öncesi çağından itibaren Suriyeli öğrencilerin Türk öğrencilerle eğitim öğretim hayatına başlamaları. Gerekirse bir dönem Türkçe öğrenip, ikinci dönem kaldıkları yerden sisteme adapte olacaklar. Kendi dil ve kültürlerinden kopmamaları için yetiştirdiğimiz Suriyeli öğretmenleri yanlarına dahil edeceğiz. İkametgâh izni alamamış çocukların da okullara misafir öğrenci olarak kabul edilmesine ilişkin talimatlar gitti. Tek bir Suriyeli öğrencimizin ‘Beni okula almıyorlar’ demesine tahammülümüz yok. Türk velilerden de hiçbir şikâyet almıyoruz.”