Güncelleme Tarihi:
BM’DEN ADALET BEKLEMİYORUM
“ŞU andaki haliyle ben BM’den adalet beklemiyorum. Böyle bir adalet oradan çıkmaz, bunu bilin. Suriye meselesinde BM Güvenlik Konseyi adım atmadı. BM’den Suriye’de Irak’ta bir şey görebildiniz mi? Şu anda 600’lü rakamlar konuşuluyor ama hayır bana göre Suriye’de 1 milyona yakın insan öldü. Ve bu ölümler devam ediyor. Çocuk, kadın, bebek, ayırım yapmaksızın devam ediyor. Nerede BM? Ne yapıyor? Irak’ta var mı? Yine yok.
SABIR SABIR DAYANAMADIK
Biz ‘sabır sabır’ dedik, en sonunda dayanamadık ve Suriye’ye ÖSO ile beraber girmek zorunda kaldık. Niçin girdik? Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Mesele toprakların gerçek sahipleri topraklarına sahip olsunlar, bunu sağlamak için, yani orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren, zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik. Başka bir şey için değil. Kimse de ırkçı milliyetçilik yapmasın. Bizim asabi bir milliyetçiliğe asla olumlu bakmamız mümkün değildir. Irkçılığı bir kenara bırakacağız. Mezhepçiliği bir kenara bırakacağız. Bizim dinimiz İslam.
FİLİSTİN MESELESİ TURNUSOL KÂĞIDI
Bölgede yaşanan pek çok gerilimin temelinde Filistin meselesinin, buradaki hak gaspının yaşandığı aşikârdır alınan BM kararları, bu haksız durumu gidermeye yetmedi. Hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun geçerli olduğu mevcut küresel sistemde bu kararların hiçbiri uygulanamıyor. Ben Filistin meselesinin BM Güvenlik Konseyi için bir turnusol kâğıdı işlevi gördüğüne inanıyorum. Filistin gibi hayati bir konuda yıllardır aldığı kararları hayata geçirmekten aciz bir kurumun günümüz meselelerine çözüm bulma ihtimali yoktur. Bu durum, Müslümanlar nezdinde uluslararası sisteme ve kuruluşlara karşı büyük bir güven kaybı oluşturdu. Bu güven sorunu, DEAŞ gibi sapkın akımlara istismar zemini sunuyor.
EZAN TARTIŞMASI AKIL VE VİCDAN DIŞI
(İsrail’deki ezan yasağı tasarısı) Bunu son derece tehlikeli buluyorum. Bu yönde Parlamento’da karar alınması bir yana böyle bir tartışmanın varlığı bile akıl ve vicdan dışıdır. Ötekileştirmeyi derinleştirecek din ve inanç hürriyetini ayaklar altına alacak bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu tarz bir uygulamaya gidilmesi sadece Filistinlileri değil tüm Müslümanları rencide etmektedir. Önceki gün ülkesindeki yangınların söndürülmesi için yaptığımız yardımlara teşekkür etmek üzere şahsımı arayan İsrail Cumhurbaşkanı’na da bu hususu açıkça ifade ettim. İsrail parlamentosunun aklıselim ile hareket edeceğine inanıyorum. Ezan bir çağrıdır. Bu çağrıyı engellemeniz sıkıntılara neden olacaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak bu meselenin de yakın takipçisi olamaya devam edeceğiz.”
AB defterini kapatmış değiliz
Türkiye bulunduğu konum itibariyle her oluşumun tabii bir parçasıdır. Avrupa Birliği maalesef, bu açık gerçeği göremediği, görse de kabul edemediği için tam üyelik müzakerelerimizi yokuşa sürmekte ısrar etmiştir. 53 yıl bu ülkeyi kapısında bekleten bir AB var. Bulunmaz hint kumaşı değilsin ya. Dünyada birçok ülkeye bu tür baskılar yaptınız. Ne oldu bitirdiniz mi? Evelallah Türkiye’yi hiç bitiremezsiniz. Kendimize, dostlarımıza, kaynaklarımıza güveniyoruz. Çalıştığımızın iki üç katı çalışır, dünyayı dolaşır asla boyun eğmeyiz. İdeolojik dayatmalar ile boyun eğdirmeye kalkanlar kusura bakmasınlar. Türkiye o ülkelerden bir ülke değil. Avrupa Parlamentosu’nun son kararı, yıllardır yaşadığımız bu gerçeğin bizzat kendileri tarafından ikrarıdır. Türkiye’nin AB tarafından bu şekilde tahkir edilmesi elbette bizi üzmüştür. Buna rağmen şu anda, bak şu anda diyorum, AB defterini henüz kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf şimdilik bu konuda olumlu yönde beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Şunu da kimse unutmasın; Türkiye’nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur ve bu alternatiflerden herhangi birisini değerlendirmek suretiyle biz yolumuza devam ederiz. Burada şu anda ifade etmeyi doğru bulmuyorum ama biz tabii bu alternatiflerle de görüşmelerimizi devam ettiriyoruz.