Güncelleme Tarihi:
Üç gündür KKTC’deyim. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’le ayrı ayrı yemeklerde bir araya gelip sohbet etme fırsatı buldum.
İşin özeti şu:
Kısacası yaklaşık 1 yıl Kıbrıs sorunu konusunda herhangi bir adım atılması sözkonusu değil. Üstelik Rumlar’ın dönem başkanlığını devralmalarıyla ortaya çıkacak belirsizlikten dolayı KKTC’de gerginlik hakim.
Bir de buna Akdeniz’de iki ayrı potansiyel çatışma odağını, Suriye ve Rumlar’ın petrol arama çatışmalarını ekleyin.
Hakikaten Akdeniz’de önümüzdeki aylar çok sıcak geçecek.
İşte KKTC’den, en üst düzeyden bu belirsiz döneme ilişkin yorumlar...
KKTC CUMHURBAŞKANI DERVİŞ EROĞLU: AKDENİZ’DE SULAR ISINIYOR
Eroğlu, bir araya geldiğimizde ilk cümlesinde mesajını verdi aslında: “Akdeniz’de sular ısınıyor…”
Ardından bunu biraz ayrıntılandırdı:
“1 Temmuz’da Avrupa Parlamentosu da, bizim parlamentomuz da tatile giriyor. Müzakereler de tatile girecek. 1 Temmuz sonrası diyalogla sonuç almayı beklemiyoruz. Çözüm olasılığı mümkün görünmüyor. Ama eğer beşli konferans gerçekleştirilebilirse, başlıklarda esneklik için elimizden geleni yapmaya hazırız. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yeni seçilecek ismin görüş ve politikalarının belirlenmesinin ardından ancak müzakerelere başlanabilir”
“SURİYE DÜŞERSE….”
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’ndan bir de önemli uluslararası politika tespiti var:
Bu günlerde Akdeniz’de gündem Suriye’nin durumu. Eroğlu’na göre, Suriye’de Esad rejiminin düşmesi, Kıbrıs Adası’nı, hatta tüm dünyayı yakından etkileyecek.
“Suriye düşerse, Rusya’nın geleceği yer Kıbrıs olur. 15 bin Rus şu anda güneyde yerleşik olarak yaşıyor. Bu da bölünmüşlüğü pekiştirir…”
“ATI ALAN ÜSKÜDAR’I GEÇTİ, RUMLAR BAŞKANLIĞA OTURDU…”
Kıbrıslı Rumlar’ın AB dönem başkanlığını devralmasına yorumu kısa ve net Eroğlu’nun:
“Atı alan Üsküdar’ı geçti…”
Eroğlu, şimdilerde görüştüğü tüm AB yetkililerinin “yanlış yapmışız” dediğini söylüyor ama ekliyor:
“Rumlar 1 Temmuz’da koltuğa oturuyor. Brüksel’de anımsayacağınız gibi 4 bin kişi bunu protesto etti. Bir çok Batılı lider, bize verdiği bütün yanıtlarda “Rumları alarak hata yaptık ama bunun geri dönüşü mümkün değil” diyorlar. Hatta İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw “Rum Kesimi’nin AB’ye alınması büyük bir hataydı. Rumlar Annan Planı’na evet diyeceğiz diye bizi kandırdılar. Ben bunları şimdi söyleyebiliyorum. Ama o dönemde Dışişleri Bakanı olarak dile getiremedim” dedi.
RUM, BAŞKANLIK TÖRENİNİ BİLE KULLANIYOR: İNGİLİZ ÜSSÜ BİLE BENİM MESAJI VERİYOR…
Rumlar AB Dönem Başkanlığını devralma törenini Ada’daki İngiliz üssü topraklarında kalan tarihi bir mekanda yapacaklar. Eroğlu, burada çok ince bir mesaj olduğu görüşünde. Çünkü, Kıbrıs Adası’ndaki İngiliz üsleri resmen “AB toprağı” değil.
İngiltere, AB’ye üye olurken, Kıbrıs’taki askeri üslerini “AB toprakları dışında” bıraktırmıştı. Yani Londra şu anda anlaşmalar uyarınca “AB toprağı”, ancak AB üyesi olan Rum Kesimi topraklarında kalan AB üyesi İngiltere’nin askeri üsleri “AB toprağı değil…”
Eroğlu bu durumun Rumlar’ın tüm dünyaya mesajı olduğuna inanıyor:
“Üsler, birliğin topraklarında değil. Rumlar, dönem başkanlığını törenle İngiltere’nin Agratur üssünde başlatacaklar. Bu üs İngiltere tarafından, AB’ye üye olurken, birlik toprakları dışında tutulmuştu. Açılışın bu üste gerçekleştirilmemesi için biz de, Ankara da girişim yaptık. Bu şekilde Rumlar bütün adaya ben sahibim mesajını dünyaya vermek istiyorlar. İngiltere’ye de sorduk. Onlar bize, “Bir mani görmüyoruz” yanıtını verdiler…”
“UCU AÇIK MÜZAKERE ARTIK OLMAZ…”
KKTC’de, Kıbrıs sorununun çözümü için daha şimdiden bir yıl sonrasının hesapları yapılmaya başlanmış. Eroğlu “masadan kalkmayacağım” diyor ancak şartlarını da tekrarlıyor:
“Yeni dönem müzakereler için iki şartımız var; Müzakeler ucu açık olmasın ve ambargolar kalksın. Ucu açık müzakere devam edemez. Ambargolar sürerken masaya oturamayız. Çünkü Rum Kesimi hem AB üyesi, hem dönem başkanı bir de Rusya tarafından himaye ediliyor. Rum tarafı, 'al-ver'ler ve belirli bir takvim ile müzakereler biter noktasına gelmeden bu sorunun çözülebileceğini düşünmüyorum.”
“MARAŞ KONUSU MASADA YOK”
Peki hep gündeme gelen “Maraş yerleşime açılacak” konusu? Eroğlu, kısa ve net konuşuyor: ”Maraş masada yok…”
“Daha önce Türkiye, Ercan’ın açılması şartı ile Türkiye ek protokolü kabul edeceğini söylemişti. Rum tarafı bunu teklifin yapılmasından ancak 3 ay sonra yanıtladı ve reddetti. Sonra Maraş’a karşı Ercan açılsın önerisi geldi. Rumlar onu aynı gün reddetti. Artık Maraş konusu masada yok… Müzakereler tamamlanmadan Maraş’ı açmayacağız. Maraş Türk toprağıdır. Burada Rum’un kurnazlığı var. Maraş’ı BM’ye verelim derken, Maraş’ın KKTC topraklarından çıkarılması var.”
Müzakereler konusunda bir de küçük anı Eroğlu’ndan:
“Son müzakere sürecinde, (Kıbrıs Rum Kesimi Lideri) Hristofyas bana, “Çok yoruldum bitirelim artık bu süreci” dedi. Ben ise, “Sen 2 yıldır masadasın. Ben ise 40 yıldır tutanak okuyorum” dedim.”
“KKTC’NİN İSMİ DEĞİŞMEZ…”
Son dönemdeki bir başka tartışma ise KKTC’nin ismi üzerinde odaklanmış durumda. Konu şu:
BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’nin tanınmaması konusunda iki ayrı kararı var. Eğer devletin ismi değişirse bu Güvenlik Konseyi kararları yok hükmünde sayılabilir mi?
Eroğlu, bunu mümkün görmüyor:
“Benim KKTC’nin ismini değiştirmek gibi bir niyetim yok. Kıbrıs Türk Devleti, Annan planında yer almış bir ifadedir. İslam İşbirliği Teşkilatı da KKTC’yi gözlemci üye olarak kabul ederken, bu ifadeyle tanımıştı. KKTC’nin tanınmaması için daha önce alınmış 2 adet BM Güvenlik Konseyi kararı bulunuyor. Bazıları isim değiştirirsek bu kararlardan kurtulabilir miyiz diye düşünüyor. Elbette ki hayır. Ben hiç isim tartışması yapmadım.”
“20 TEMMUZ’DA SAYIN GÜL’Ü BEKLİYORUM…”
Rumlar 1 Temmuz’da AB dönem başkanı oldular. Aynı ay içinde, yani Temmuz’un 20’inde Kıbrıs Türk tarafı için de çok önemli bir tarih var; Türkiye’nin barış harekatının yıldönümü tarihi.
KKTC’de, 20 Temmuz’u önceki yıllara göre daha coşkulu kutlama isteği var. Bunun gereği de yapılmış, Türkiye’ye davetler iletilmiş. Derviş Eroğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ü bekliyoruz” diyor ve ekliyor:
“20 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıldönümü kutlamaları var. Rumların AB Dönem Başkanı olduğu bu dönemde çok daha gösterişli bir kutlama yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Gerekli davetleri yaptım. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a davetleri yolladım. Sayın Gül’ün KKTC’ye bu dönemde gelmesini çok önemsiyorum.”
KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN: HRİSTOFYAS'I TÜRKİYE KURTARDI
KKTC, Rumlar'ın AB dönem başkanlığı için bir dizi eylem planlıyor. Bunların ilki geçen hafta yapıldı bile. Brüksel'de yüzlerce Kıbrıslı Türk, yüzlerinde maskelerle, "biz hayalet değiliz" başlığı altında bir gösteri yapıp, Kıbrıs Türk tarafına yönelik ambargoyu protesto ettiler.
KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, benzer bir protestonun İngiltere'deki olimpiyatlar sırasında da yapılacağını, hiçbir uluslararası spor müsabakasına katılma hakkı olmayan Kıbrıslı Türklerin bunu gündeme getireceğini söyledi. Özgürgün, "Londra Olimpiyatlarında statların çevresinde eylem yaparak spor ambargosunu prtoesto edeceğiz" dedi.
Özgürgün'e göre, Rum Kesimi'ndeki ekonomik kriz, AB dönem başkanlığını da gölgeledi:
"1 Temmuz'un geleceği belliydi. Çok birşey olacağını düşünmüyoruz. Rum kesimi zor durumda. İşlerin bir kısmını önceki Dönem Başkanı Danimarka’ya bir kısımını da bir soraki dönem Başkanı İrlanda’ya yükledi. Amaçları dönem başkanlığı süresinde 700 üst düzey toplantı yapmak ama mali sorunlar nedeniyle bunu gerçekleştirmesi zor görünüyor. Ayrıca Maraş konsunda adım atmayı planladıklarını düşünüyoruz. Maraşın BM denetiminde açılmasını isteyecekler."
Ancak önemli bir de tespiti var Özgürgün'ün Rumların yaşadığı ekonomik kriz konusunda:
"Rum kesimi ekonomik kriz var diye çözümün kolaylaşacağını düşünmek yanlış. Çünkü kriz döneminde siyasetçiye güven azalır. Siyasatçiler de adım atmakta zorlanır."
Ve en ilginç başlık;
"Hristofyas'ı Türkiye kurtardı" diyor KKTC Dışişleri Bakanı ve açıklıyor:
"Hristofyas yaşanan mali kriz ve santraldeki patlama sonrası bizden elektrik alması nedeniyle çok zor duruma düşmüştü. Belki görevi bırakacaktı. Ama Hristofyası kurtaran Türkiye oldu. Petrol ihalesine Türkiye’den ses çıkmayınca Hristofyas da kendini kurtardı. Şimdi Hristofyas aday olmayacak. Rumlar AB dönem başkanlığını üstleniyor. Hem bu hem de seçimler nedeniyle ben müzakerelerde yaklaşık 1,5 sene gelişme beklemiyorum. Kıbrıs sorunu 1950’de neredeyse 2012’de de aynı yerde."
“ÖZERSAY ‘TOPARLANIYORUZ’ DEDİ, MASASINI TOPLAYIP GİTTİ…”
Biraz da KKTC iç politikası. Son dönemde iç siyasette en büyük hareket, Eroğlu’nun müzakere heyeti başkanı olarak atadığı, Rumlar’la masadaki müzakereleri yapan Kudret Özersay’ın görevinden istifa edip, Facebook ve Twitter üzerinden mesajlarla “toparlanıyoruz” hareketi kurması oldu.
Peki Eroğlu bu konuda ne düşünüyor? Cumhurbaşkanı’nın yorumu esprili; “Kudret ‘toparlanıyoruz’ dedi, masasını toparladı gitti…”
İşte Eroğlu’nun bakışı; ''Kudret Özersay’ın ayrılması doğru olmadı. Doğru yapmadı. Geçtiğimiz günlerde görevi bırakacağını söyledi. Ben onu engelledim. Beraber geldik, beraber gideceğiz dedim. Twitter’da “toplanıyoruz” diye bir grup kurdu. Daha sonra bu gruptakilerle birkaç buluştu. Zarar gelmez diye düşündüm. İşin rengi değişti. Toplanıyoruz oluşumu tüm siyasi partileri suçluyor, temiz toplum, temiz siyaset diyor. Tamam bu çok güzel de, ben ona senin niyetin parti kurmaksa git kur, ya da ben partiden çıktım, git partiyi temizle o zaman dedim. Ben öyle bir şey düşünmüyorum dedi. Bence yaptığı çok idealist bir davranış. Toparlanıyoruz derken, eşyalarını toparlayıp gitti. ''