Güncelleme Tarihi:
Süper Lig, Avrupa futbolunu yöneten ve Avrupa takımları arasında turnuvalar düzenleyen Avrupa Futbol Federasyonları Birliği UEFA'nın bir projesi değil.
Uluslararası bir medya ortaklığı, Avrupa'nın seçkin 32 takımından oluşacak ve 2000 yılında başlayacak bir Süper Lig organize etmeye çalışıyor. Ayrıca 50-60 takımın katılacağı, Pro-Cup adında eleme usülü bir turnuva da gündemde. Hedef, maçların yine aynı ortaklık tarafından bir paralı sayısal televizyonla (izlenilen süre kadar ücret ödenen kablolu kanal) yayınlanması. Karşılığında kulüplere yayın hakkı olarak, UEFA organizasyonlarından kazandıklarının iki katı öneriliyor.
Projenin ardında ilginç isimler var: Üç büyük medya kralı Rupert Murdoch, Silvio Berlusconi, Leo Kirch ve Suudi milyarder Prens El Valid.
Süper Lig için başlatılan operasyonu, Londra, New York ve Milano'da temsilcilikleri bulunan Media Partners International adında bir şirket yürütüyor. Şirketin yöneticisi, Berlusconi'nin sahibi olduğu Fininvest'in eski başkanı Rodolfo Hecht.
Operasyon için ilk adım 4 Ağustos'ta atıldı. Berlusconi bir Alman spor kanalındaki hisselerinin üçte birini Leo Kirsh'in sahibi olduğu bir spor kanalına 102 milyon dolar karşılığı sattı. Bundan sonra, Kirsh medya imparatorluğunun yüzde 20'sinin de 2 milyar dolar karşılığı Murdoch, Berlusconi ve Valid'e satılması bekleniyor. Satılacak olan şirketler arasında, ileride Süper Lig için kullanılabilecek Premier ve DF-1 adlı paralı televizyonlar da var.
İngiliz basınına göre, Media Partners International, İngiliz Vergi İdaresi'nden kurtulmak için Hollanda'da bir şirket kuracak. Şirketin ismi European Football League (EFL: Avrupa Futbol Ligi) olacak. Maçların yayın hakları EFL Grubu tarafından kontrol edilecek. Şirket ilk üç yıl için 3 milyar 233 bin dolar harcayacak. Bu finansmanı JP Morgan Bankası sağlayacak. Kulüpler yılda reklam ve sponsorluk hariç, 20 milyon pound kazanacak.
TAKIMLAR İKİLİ OYNUYOR
Media Partners International'ın Hollanda'daki vergi idaresine gönderdiği mektup şöyle diyor: ‘‘Başvurumuz alternatif bir futbol yarışması için bir grup şirket oluşturmayı içeriyor. İlk yılki hedefimiz ligin 2000 Ağustosunda başlaması. Yeni Avrupa ligi şimdiki UEFA organizasyonlarına alternatif olacak iki ana yarışma içerecek.’’ Mektup, UEFA organizasyonlarının tekelci olduğunu ve kulüplere getirisinin beklenen düzeyde olmadığını vurguluyor. Ayrıca kulüplerin bu organizasyonların düzenlenmesi konusunda çok az etkileri olduğu savunuluyor.
Görüldüğü gibi medya patronları ciddi bir hazırlık içinde. Şampiyonlar Ligi, Dünya Kupası gibi organizasyonlarda dönen para iştahlarını kabartmış görünüyor. Her hafta futbolseverlere Şampiyonlar Ligi heyecanı yaşatarak ratingleri tavana vurdurmak gerçekten baştan çıkarıcı bir düşünce.
Peki Süper Lig için adı geçen takımlar teklifi nasıl değerlendiriyor? Şimdiye dek sadece Real Madrid, Manchester United, Arsenal ve Ajax Süper Lig görüşmelerine katıldıklarını açıkladılar. Ancak bu, üç kulübün Süper Lig'in bayraktarlığını yaptığını göstermiyor. Tam tersine, takımlar ulusal federasyonlarıyla sürekli görüş alışverişinde olduklarını belirtiyorlar.
TÜRK TAKIMLARI
Bazı takımlar ise, Süper Lig girişimini, öteden beri bir Avrupa ligi projesi olduğu bilinen UEFA'yı sıkıştırmak için bir koz olarak kullanıyor. Takımlar için asıl amaç, bir Avrupa ligi oluşturulması ve böylece gelirlerinin artması. Garanti açısından bu projeyi bir özel şirketin değil, UEFA'nın üstlenmesini tercih ediyorlar. Bu amaçla da çelişkili demeçler veriliyor. Örneğin Bayern Münich menajeri Uli Hoones Süper Lig'in sözcüsü gibi konuşuyor: ‘‘Süper Lig 2000'de başlayacak, bunu kimse engelleyemez. Kulüplerle ayda 3 kez toplanıyoruz. Federasyonların yetkileri gelecekte kısıtlanacak’’ diyor. Buna karşın aynı kulübün başkanı Franz Beckenbauer ise ‘‘UEFA Avrupa Ligi için yaptığı planlarını saklıyordu. Şimdi açıklamak zorunda. Bu finans grubuyla UEFA arasında bir işbirliği olabileceğini pekala hayal edebiliyorum’’ diyor.
Galatasaray yönetimi, basında çıkan haberlerin aksine Süper Lig'e bir teminat mektubu vermediğini belirtiyor. Yöneticilerden Ali Dürüst, kendilerin iletilen teklifin şimdiki gelirlerinin dört beş katı olduğunu söylüyor: ‘‘Ancak bu teklifin dezavantajları da var. Bunları iyice tartıp, kulübün çıkarları doğrultusunda bir karara varacağız.’’
Kulüpler en iyi politika olarak Süper Lig'le bağlantıda olmayı ama hiçbir şey imazlamamayı tercih ediyorlar. Kulüp sözcülerinin uzun politik cümlelerinin tercümesi şu: Ekmeğimize yağ sürecek ciddi tekliflere açığız. Ama şimdilik yerel liglerdeki yerimizi tehlikeye sokmayacağız.
Takımlar henüz UEFA'yla bir savaşa girmeyi düşünmüyor. Amaçları UEFA'yı daha yüksek gelirin sağlanacağı bir Avrupa Ligi'ne zorlamak. Çünkü şampiyonlar ligine her yıl katılma garantileri yok. Kötü bir sezon sonrası 10 milyon sterlin kaybetmek istemiyorlar.
UEFA DİRENİYOR
UEFA ise yorum yapmak istemiyor. Şimdiye dek söylenen en ileri söz medya patronlarına bir taşlama: ‘‘Bizim finans gruplarıyla arasımızdaki fark, birşeyi ilan etmeden önce o organizasyonun parçası olan herkesle konuşup anlaşmamızdır.’’ UEFA, Süper Lig yetkililerinin Fenerbahçe'yle de görüşeceği yolundaki haberler üzerine geçen hafta Fenerbahçe yönetimiyle bağlantı kurdu. Fenerbahçe Süper Lig'e katılmayacağını bildirdi. Fenerbahçe için bile önceden davranan UEFA'nın Avrupa devlerini de ikna etmek için uğraştığını ve Süper Lig'in önünü kesmek için kendi Avrupa Ligi projesine hız verdiğini tahmin etmek zor değil.
Peki Avrupa devlerinin ilerde UEFA'yla ipleri koparma ihtimali ne? Böyle bir durumda UEFA bu takımların ve oyuncularının Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'na katılmalarını yasaklarsa? Ya futbolun kuralları da daha fazla reklam geliri için Süper Lig'i denetleyen medya tarafından belirlenmeye başlarsa? Örneğin maçlar 15'er dakikalık 4 devrede oynanırsa?
Ama iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. UEFA futbolun gelişmediği ülkelere yatırım yapabilmek için büyük takımlar arasında düzenleyeceği organizasyonlara muhtaç. Avrupa devleri ve futbolcuları ise Avrupa ve dünya çapında bir rekabetten uzak kalmak istemiyor. Ayrıca kendi ülkelerinin federasyonlarına karşı yasal sorumlulukları da var.
Önümüzdeki yıllarda, Media Partners International'la UEFA arasındaki savaş ve kulüplerin atak veya temkinli tutumları şu sorunun yanıtını verecek: Süper Lig masumane bir özelleşme hareketi mi, yoksa futbolun sonunu getirecek bilimkurgusal bir kabus mu?
Çokuluslu sirk
Bir Süper Lig düşüncesinin hazırlandığı, Şampiyonlar Ligi'nin Avrupa futbolunu sonunda Süper Lig'e taşıyacağı biliniyordu. İlk ortaya atıldığında yalnızca parlak bir düşünce gibi gelen Süper Lig uygulamasının, şimdi olumsuz yanları tartışılmaya başladı. Her iki yüzü de bir arada bulunuyor. Unutulmasın ki, bugün dünya futbolu (elbette öncelikle Avrupa futbolu) çokuluslu medyanın ve televizyon şirketlerinin şemsiyesi altına çekilmeye çalışılıyor. Enikonu girildi de bu şemsiyenin altına. Ve burda dünya futbolunun geleceği için bazı tehlikeler bulunduğu da pek umursanmıyor.
Futbolu bir ‘‘show-business’’, bir çok-uluslu sirk olarak görenler için Süper Lig elbette eşi bulunmaz bir düşüncedir. Böyle düşünenler haklıdır da. Avrupa futbolunun ilk akla gelen gelen ‘‘süper’’ takımlarının bir yıl boyunca puanlı bir yarış içinde yer almaları olağanüstü bir fanteziydi; şimdi bu fantezi gerçeğe dönüşüyor. En önemli takımlar, en önemli yıldız oyuncular, futbolun estetiğini arayanlar için aradıklarının ötesinde bir düzey... Bunları hangi futbol izleyicisi istemez ki... Ben de bu gösterinin izleyici olarak bile olsa, bir parçası olmak isterim doğrusu...
Şu var ki, Süper Lig'i gerekli kılacak koşullar da yok. Şampiyon Kulüpler Kupası'nın yerinde ve zamanında bir dönüşümle Şampiyonlar Ligi'ne evrilmesi, aslında Avrupa futbolunun üst düzey oluşumu olarak, gereksinimleri karşılamaktadır. Şampiyonlar Ligi hem üst düzeyde uluslararası yarışma kulvarını açmış, hem de ulusal liglerde şampiyonluğun önemini arttırmış bulunuyor. Oysa Süper Lig'in niteliği Şampiyonlar Ligi'nden bambaşka ve kesinkes ulusal ligleri geride bırakacaktır. Süper Lig'e katılacak takımların kendi ulusal liglerini iplememeleri durumunda, o ülkelerdeki lig yarışının ne denli yoksullaşacağı, dolayısıyla da en önemli Avrupa ülkelerinde futbolun bir adım gerileyeceği belli değil mi? Kısacası, Süper Lig olumlu ve çekici yanlarına karşın, olumsuzlukları ağır basan bir düşüncedir. Gündemimizi önümüzdeki dönem boyunca belirleyebilir, ama şimdi düşünüldüğü biçimde gerçekleşmesini de ayrıca olanaksız görüyorum.
(Semih Gümüş, eleştirmen ve yayıncı).