Güncelleme Tarihi:
Dışişleri çevrelerinde tartışmalara neden olan Bilal Şimşir'in, ‘Bizim Diplomatlar’ adlı kitabı ilginç öyküler içeriyor;
Cumhurbaşkanı Sunay'ı kim boynuzladı?
Danimarka sefiresini kombinezonla kim gördü?
Çağlayangil nasıl Macarca konuştu?
Eski diplomatlardan Bilal Şimşir'in anı kitabı ‘Bizim Diplomatlar’ Dışişleri çevrelerinde tartışmalara neden olurken, Şimşir'in kitabında bahsettiği ve İsrail'de görev süresi dolunca Ankara'ya 1.5 sayfalık mektup yazıp Alman kurt köpeğinin akibeti hakkında bilgi isteyen diplomatın emekli Büyükelçi Ekrem Güvendiren olduğu ileri sürüldü. Bu arada Bilal Şimşir'in kitabında Türkiye'nin yakın dönemiyle ilgili ve basına yansımamış ilginç anılarda bulunuyor. Türkiye'nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın Kasım 1969'ta dönemin SSCB'liğine yaptığı ziyaret sırasında Gürcistan'da başına gelen bir olay, yine dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in ricasıyla basında yer almamış. Olay şöyle:
BOYNUZSUZ GÖNDERMEYİZ
... Gürcistan, Türkiye Cumhurbaşkanı onuruna bir yemek düzenler. Gürcüler şaraba düşkündürler. Gürcistan'da şaraplar geleneksel olarak boynuz içinde içilirmiş. Cumhurbaşkanı Sunay'a şarap, gümüş kakmalı bir boynuz içinde sunulur. Tabii çok doldurulmaz, resmi nutuktan sonra boynuzla şerefe içilir. Gürcistan Cumhurbaşkanı, konukseverliğini gösteren bir jest yapar ve ‘‘Türkiye Cumhurbaşkanı Ekselans Sunay'ı boynuzsuz olarak ülkesine göndermeyeceğiz, onun için bu güzel boynuzu kendisine hediye ediyoruz’’ der. Demesiyle birlikte salonda bir kahkaha tufanı kopar. Gürcüler Türk konukların neden bu kadar güldüklerini anlayamazlar. Gülmeler bir süre sonra kesilir.
İPEKÇİ'NİN GÜLME KRİZİ
Ama gazeteci Abdi İpekçi'nin ‘kriz gülmesi’ tutar. İpekçi ‘boynuz’ sözcüğünü duyunca patlamıştır. Bir türlü susmak bilmez. Yanındaki arkadaşları, peçeteyi ağzına tıkıp, masanın altına iterler onu. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Sulhi Dişlioğlu, kalabalığı yara yara Dışişleri Bakanlığı Doğu Dairesi Genel Müdürü Erdem Erner'in yanına gelir ve ‘‘Erdem sende Gürcistan Cumhurbaşkanı'nın irad ettiği nutkun metni var mı?’’ diye sorar. Erner de ‘‘Hangi nutku? Boynuzlusu mu? Boynuzsuzu mu?’’ der... Biraz sonra Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanımıza refakat etmekte olan basın mensuplarını toplantıya çağırır ve ‘‘Arkadaşlar çok rica edeceğim, bu boynuz hikayesini gezetelerinize yazmayın’’ der. Gerçekten de basına hiçbir şey yansımaz.
KOMBİNEZONLU SEFİRE?
Kitapta Dışişleri Doğu Dairesi Genel Müdürü Erdem Erner'in 1970 yılında Ankara'da görev yapan Danimarka Büyükelçisi ile eşini, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çeğlayangil'in emri üzerine uygunsuz bir vaziyetteyken nasıl rahatsız etmek zorunda kaldığı da şöyle anlatılıyor: ... Dışişleri Bakanı Çağlayangil, 1 Kasım 1970 günü Macaristan'ı ziyaret edecekti. Doğu Dairesi Genel Müdürü Erdem Erner, Çağlayangil'e bilgi arzetmek üzere çantasını alıp Ankara'dan İstanbul'a uçar. Çağlayangil, Budapeşte Havaalanı'nda basına yapacağı açıklama metnini görmek ister. Erdem Erner hazırladıkları metni gösterir. Çağlayangil, ‘‘İyi olmuş aferin! Şimdi bu metni Macarca hazırla’’ der. Genel müdür şaşırır. ‘‘Aman Sayın Bakanım, ben bu satten sonra Macarca bileni nereden bulurum?’’ diye karşılık verir. Bakan muzip muzip gülümseyerek şunu şöyler: ‘‘Ankara'daki Danimarka elçisinin eşi Macar, şimdi bu otelde kalıyorlar. Git onu gör, ricam olduğunu söyle. Sana yardım eder.’’ Erdem Ener, Hilton Oteli'nin daktilo makinesini alıp, Danimarka Büyükelçisi ve eşinin kaldıkları odaya koşar. Onları akşam yemeğine hazırlanırken yakalar. Büyükelçi don gömlek ve siyah ipek çoraplarını tutan jartiyerli bir durumdadır. Güzel eşi de kombinezonlu. Erner özür dileyerek Çağlayangil'in ricasını aktarır.
MACARCA KONUŞAN ÇAĞLAYANGİL
Büyükelçi'nin eşi daktilonun başına geçer ve açıklamayı Macarca'ya çeviriverir. Okunuşunu da Erdem Ener Türkçe olarak not eder. Ertesi gün Budapeşte Havaalanı'nda Macar resmi heyeti ve basın mensupları çevirmenle Türk Dışişleri Bakanı'nı karşılarlar. Çağlayangil, çevirmenlere hiç başvurmadan konuşmasını doğrudan Macarca yapar: ‘‘Kösönöm, pösönem, sertem...’’ Macarlar bu konuşmayı hayret ve sevinçle karşılarlar...
Sayın Bakan kuşunuzu tutunuz
Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin'in İran gezisi sırasında, Özel Kalem Müdürü Erdem Erner, resmi görüşmelere katılmak üzere Bakan'ı almaya gider. Tam o sırada Bakan'ın odasındaki telefon çalar. Erner, ‘‘Sizi İranlı Bakan arıyormuş’’ deyip, telefonu bakana verir. Erkin, ahizeyi alıp ‘‘Alo’’ der. Birden kaşları çatılır ve refleksle önüne bakar. Santral memuru için, ‘‘Terbiyesiz herif, bana kuşunuzu tutunuz dedi’’ diye söylenir. Meğer Azeri Türkçesi'nde ‘Kuşunuzu tutunuz’ demek, ‘Telefondan ayrılmayınız’ anlamına ‘Ahizeyi bırakmayınız’ demekmiş. Tıpkı İngilizce ‘‘Hold the link’’ yani ‘Hattan ayrılmayınız’ denildiği gibi.
HAVAYA FIRLAYAN BAKAN
Yine Feridun Cemal Erkin'in Dışişleri Bakanlığı dönemi.. 1963 yılında o zamanın Avrupa Ortak Pazarı ile Türkiye arasında Ortaklık Anlaşması da sonuçlanmıştır. 14 Eylül günü topluca Bursa'ya gidilmiş, şehir gezilmiş, vali öğleyin Çelik Palas Oteli'nin terasında büyük bir yemek vermiş. İki gündür stres atmış, dinlenmiş ve artık programlarının sonuna yaklaşmış olan Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin ve altı ülke Dışişleri Bakanı ile Komisyon Başkanı, Bursa'nın temiz havasında yemeğin tadını çıkarıyorlar. Tam o sırada terasın kapısı gümbür diye açılıyor ve açılır açılmaz ‘Allah Allah’ naralarıyla kılıç-kalkan ekibimiz birden içeri dolunca, boş bulunan yedi bakanın dehşetle yerlerinden fırlamaları bir oluyor. Erkin ve konuk bakanlar birden neye uğradıklarını anlayamıyorlar. Neden sonra iş anlaşılıyor ve bir kahkaha kopuyor. Yemekte hazır bulunan Kamuran Gürün, ‘‘O sahne ve hele boyu iki metreye yaklaşan Hollanda Dışişleri Bakanı, sonra NATO Genel Sekreteri olacak Luns'un havaya fırlayışı hiç gözümün önünden gitmez’’ diyor.