Güncelleme Tarihi:
Mersin’de yaşayan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ (110) tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Yazarı olduğu Kaynak Yayınları’ndan yapılan açıklamada, “Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin yorulmak ve yaşlanmak bilmeyen değerli bilim kadını, son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız Muazzez İlmiye Çığ’ı kaybettik.
Ailesinin, okurlarının ve ülkemizin başı sağolsun” ifadeleri kullanıldı. 20 Haziran 1914 yılında Bursa’da dünyaya gelen Muazzez İlmiye Çığ, 1926 yılında Kız Muallim Mektebi’ne girdi. Bu okuldan 1931 yılında mezun olan Çığ babası gibi öğretmenlik yapmaya başladı ve Eskişehir’e tayin oldu. 1936’da Atatürk’ün sağladığı imkânla Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sümeroloji bölümüne giren Çığ 1940 yılında mezun oldu. İlk görev yeri ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’ydi. Bu dönemde başladığı Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılan çivi yazılı belgeler üzerine çalışmalarını Philadelphia Üniversitesi’nden Prof. Kramer’le sürdürerek Sümer edebiyatına yeni konular kazandırdı. Çığ, 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu ve 3 bin tabletin kopyasını çıkarıp, katalog halinde yayımladı. 1972 yılında emekli olan Çığ çalışmalarına devam ederek 1988 yılında Prof. Kramer’in History Begins of Sumer (Tarih Sümer’le başlar) kitabını çevirdi. 2000 yılında İstanbul Üniversitesi’nden (İlk Çivi Yazısı ve Sümeroloji Uzmanı unvanıyla) fahri doktora aldı. Muazzez İlmiye Çığ’ın yayınlanmış 23 kitabı ve sayısız makalesi bulunuyor. Çığ, iki çocuk annesiydi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, taziye mesajında “Ömrünü insanlık tarihinin en eski izlerini aydınlatmaya adamış değerli biliminsanımız, araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacaktır” dedi.
ATATÜRK’ÜN YOLUNDA
Muazzez İlmiye Çığ, aynı zamanda laiklik ve kadın hakları savunucusuydu. 11 Ağustos 2020 tarihinde Hürriyet’te yayınlanan Zeynep Bilgehan’a verdiği röportajında şunları söylemişti: “Atatürk’ün yolunda ve onun arzusu doğrultusunda öğrendiğim ve üzerinde 40 sene çalıştığım Sümeroloji ve Hititoloji dallarındaki bilgileri halkın anlayacağı bir şekilde kâğıda dökerek kitaplar yazmak beni ‘Muazzez İlmiye Çığ’ yaptı. Gençken bir hayalim yoktu. Tesadüfler beni buralara getirdi. ‘Sümer Kraliçesi’ aklımın ucundan bile geçmezdi geçmedi. Böyle bir şey söylense kahkahalarla gülerdim.
Ben genç Muazzez İlmiye Çığ’a da aynı tavsiyeyi verirdim: Atatürk’ümüzün açtığı yoldan hiç sapmadan ilerle ve bol bol çalış!”