Sultanahmet.com'da cayır cayır sektörün yanlışları tartışılıyor

Güncelleme Tarihi:

Sultanahmet.comda cayır cayır sektörün yanlışları tartışılıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2001 00:00



Ersin KALKAN
Haberin Devamı

Sultanahmetliler, İnternet ortamında açılan sitede ‘‘biz nerde hata yaptık?’’ sorusunun cevabını arıyor. Birkaç kişiyle başlayıp çok kısa zamanda 473 üyeye ulaşan sultanahmet.com'un katılımcılarından biri soruyor: ‘‘Sadece Paris'in 40, Prag'ın 20 milyon turist aldığı günümüzde üç yanı denizlerle, her yanı kültür hazineleriyle çevrili koskoca ülkemizin sadece 12 milyonluk bir beklentiyle sınırlı kalması trajedi değil midir?’’ İşte bu soru büyük tartışmayı başlatıyor. Tartışmada yer almak isteyenler siteye katılıyor. Böylece site gittikçe genişleyerek etkisini artırıyor. Web sitesi, dünyanın en ünlü strateji gurusu olarak bilinen Michael Porter'in liderliğinde gerçekleştirilen Competetive Advantage Of Turkey (CAT-Türkiye'nin Rekabet Avantajları) projesinin unsurlarından biri. Bu çalışma Türkiye'nin çeşitli alanlarda rekabet avantajlarının belirlemeyi ve geliştirmeyi hedefliyor. İşadamı Ali Koç'un girişimleriyle şekillendirilen projede hedeflenen sektörlerden biri de turizm. Sektör bazında araştırmalar yapılıyor, envanter çıkarılıyor, yeni fikirlerin oluşması için web siteleri açılıyor. Turizmin başkenti Sultanahmet ilk geliştirilmesi gereken bölge olarak seçiliyor. Bu seçimde iki faktör önemli: 1. Sultanahmet, turizmin kültürel birikimini ve dinamiğini taşıyor. 2. Sultanahmet Gönüllüleri Derneği gibi aktif bir sivil toplum hareketine sahip.

Hakan Çiftçi (CAT Projesi'nden)

Kadınlara sarkıntılık bunalttı

CAT Projesi kapsamında Finlandiya'da, Almanya'da, İngiltere'de tüketici haklarını koruyan web sitelerine girdik. İncelemelerimiz çok feci bir tablo görüntülüyordu. Bu siteler, Türkiye'de Turizm, Seyahat, gibi başlıklar atmışlar. Herkes şikayetlerini yazıyor, listeler uzadıkça uzuyor. Çok önemli beş yıldızlı otellerimize portalın verdiği yıldız bir bile değil yarım. Animatörlerin şaklabanlıklarından şikayetçiler. Diğer bir konu otel çalışanlarının davranışlarından, kızlarına, hanımlarına yapılan sarkıntılıklardan bunalmışlar. Biz her gelen yabancıyı, potansiyel yatağa atılacak biri olarak görüyoruz. Otel yöneticileri ve sahipleri tesislerinde çalışan personeli bu konuda uyarmıyor mu, eğitmiyor mu, kurum vizyonunda bu kültür yok mu? Türk turizm sektörü hala ayakta uyuyor.

Ayhan Alkılıç (Sarnıç Otel)

Aramızda dolandırıcı var

Bizler hep beraber Türk turizmini nasıl bir adım daha ileri götürebiliriz diye çabalarken acaba içimizde bulunan ve gözünü para hırsı bürümüş turizm düşmanlarından nasıl kurtulacağız. Bunları yazmama sebep, bu gün yaşadıklarım: Bir ay önceden rezervasyon yaptırmış bir çift havalimanı dışhatlarda adeta dolandırıldı. Adres sormaya gittikleri information deski kalabalık olduğundan yakındaki rent a car firmalarından birinden oteli bulmak için yardım istemiş. Fakat oradaki arkadaşlar çok fazla yardımcı olmuşlar! Bu otel için yetkili acenta olduklarını ve bizim tarafımızdan rezervasyonlarının iptal edildiğini ve isterse kendisine başka bir otelde ucuz bir fiyata rezervasyon yaptırabileceklerini söylemişler. Ülkemizi ilk kez ziyaret eden ve otel bulamama korkusu içindeki müşteriden hemencecik üç gece ücretini tahsil etmişler. Daha sonra müşteri bize ulaştı. Temasta bulunduğumuz rent a car yetkilileri olayın olmuş bitmiş olduğunu ve konuyu kapatmamızı istedi. Evet arkadaşlar işte size güzel bir örnek fakat acı bir Türkiye gerçeği.

Tugay Toydemir (Commodore)

Firmayı açıklayın boykot edelim

Bunlar turizmci değil adeta havalimanına kök salmış şerefsizler. Ya da hırsızlar mı diyelim! Maalesef bu olay ilk değil ve tepkisiz kaldığımız müddetçe son da olmayacak. Bu emek hırsızlarına verilecek en doğru tepki üyelerin (Lütfen hangi firma olduğunu söyleyin) bu tip kişilerle ticaretlerini sona erdirmeleri olacaktır. Ayrıca TAV'a konuyu aktaralım, uyarılarını yapsınlar.

Handan Aral (House Of Medusa)

Ayasofya vaftizhanesi kağıt deposu

Ayhan Alkılıç'ın anlattığı olay bir ibret belgesidir ve lanetlenmesi gerekir. Sektörde lanetlenmesi gereken daha başka birçok olay vardır. Örneğin, anlı şanlı Ayasofya Müzesi'nin vaftizhanesinin yıllardan beri bir kağıt deposu olarak kullanılması. Bu hemen bizim burnumuzun dibinde cereyan ediyor. Yine İncili Köşk'ün yakınında bulunan yeraltı kilisesi şarapçı ve berduşların mekanı oldu, yetkililer kılını kıpırdatmıyor. Diyorum ki şimdi birleşelim, yetkili dediğimiz yetkisizlerden beklemeyelim, elbirliğiyle projeler yapıp bu eserleri kurtaralım.

2008 İSTANBUL OLİMPİYATI İÇİN NE YAPTIK?

2008 olimpiyatlarının Türkiye'de yapılmasının önemi konusunda hemfikir olduğumuza inanıyorum. Fakat maalesef Çatladıkapı Turşucusu'nun dahi birşeyler yapmak için uğraş verdiği Olimpiyat Projesi gibi bir başarı öyküsüne bizlerin katkıda bulunmaması çok acı. Denilebilir ki 8 yıl sonra kim öle kim kala. Olabilir fakat Türkiye'nin 2008 olimpiyatlarını organize edecek olması dahi ülke prestijine çok büyük bir katkı sağlayacak, toptan kalite anlayışının olimpiyat standartlarına ulaştığı yönünde olumlu bir imaj yaratacaktır.

Tugay Toydemir

Hani nerde Türk yemeklerimiz?

Hakan Çiftçi: Siz hiç elma dolması yediniz mi? Ne tatlı ne tuzlu, ilginç bir Türk yemeği işte. Elmanın içinde pirinç, kıyma, karanfil ve de kişniş konarak hazırlanıyor. Peki Sultan Reşat Pilavı, Zeytinyağlı Kereviz Dolması, ya da Arabaşı çorbası içtiniz, Hamsiköy sütlacını tattınız mı? 120 yıllık İstanbullu anneannem Nazire Hanım'ın mutfağında pişen yemeklerdi bunlar. O da 160 yıllık İstanbullu annesinden öğrenmişti. Aynı Nazire hanımın öğrencisi annem gibi. Artık bizim mis gibi Osmanlı yemeklerini ara ki bulasın. Bulamazsınız. İşin kolayına kaçılıyor. Geçiriyosun şişe et parçalarını, bulgur pilavı üzerine dayıyorsun, ohhh Turkish şiş kebap. Sonra bir de belly dance işte size elimizde kalan Türk Kültürü!

İbrahim Özdemir: Mesele sadece Istanbul'un köşk-konak yemekleri (tabirimi hoşgörün, kesinlikle küçümseme ya da hafife alma niyetim yok) ile sınırlı değil, kıyıda köşede kalmış, kaybolup gitmiş nice yerel tatlar var. Unutulmaya yüz tutmuş Türk yemeklerini tanıtmak için ilk adım olarak bir Web portalı açılabilir. Böyle bir çalışmanın Internet kullanıcılarının ilgisini çekeceğini ve Kültür Bakanlığı'nın da böyle bir çalışmaya destek vereceğini zannediyorum.

Kaan Koç: Hakan Bey'in belirtmiş olduğu gerçeklere katılmamak haksızlık olurdu. Restoranımda yıllardır Türk mutfağının yaşaması için çaba sarfediyorum. Hakikaten Türk mutfağı ile uğraşmak bir restoran için büyük bir risk. Osmanlı mutfağında kullanılan birçok malzeme ya bulunmuyor ya da çok pahalılanmış. Devletin hiç olmazsa bu mutfakları kullanan ve değerini sonuna kadar savunan işletmelere bazı işletme kolaylıkları sağlaması gerekliliği olduğu inancındayım (Turizm yatırımlarında olduğu gibi?

Hakan Habip: Sadece yemek değil, Türkiye unutulmaya yüz tutan içerik cenneti. Bu içerik yemek, müzik, halk dansları, halı ve kilim motifleri, çeşitli kültürlerin tarihi için de geçerli.

Bunlar da öneriler

Sultanahmet.com'da, gurme, doğa ve kültür turizmi başlıkları tartışılıyor, geçmişten günümüze yapılan yanlışların özeleştirisi yapılıyor. Somut öneriler sunuluyor, yeni projeler oluşturuluyor.

SUR-İ SULTANİ PROJESİ

Sultanahmet Gönüllüleri ve İşadamları Derneği Başkanı Sultan Pub'ın sahibi Alp Kenan Kasay, Sur-i Sultani Projesi'nin bir an önce hayata geçirilmesini istiyor: ‘‘İçinde Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı, Arkeoloji Müzesi Darphane, Aya İrini ve askeri bölgenin bulunduğu etrafı surlarla çevrili olan eski Osmanlı sarayının bulunduğu alan birleştirilerek restore edilmeli. Mimar Dr. Yılmaz Kuyumcu'nun yaptığı birleştirme ve restorasyon projesi kapsamında bu bölge olduğu gibi turizme kazandırılmalı.’’

PARKE TAŞIMIZI İSTİYORUZ

St Sophia Hotel'in sahibi Mehmet Ali Yıldıran, ‘‘Parke Taşımızı İstiyoruz Kampanyası’’yla Tarihi Yarımada'nın eski dokusuna kavuşmasını, asfaltların tamamen sökülüp yerine granit parke taşı döşenmesini öneriyor.

YERALTI TURİZMİ

Pudding Shop'tan Faruk Çolpan, Yeraltı İstanbul'u Projesi'yle öne çıkıyor: ‘‘2700 yıllık geçmişi olan İstanbul'un altında bulunan Roma ve Bizans'tan kalma dehliz, sarnıç, tapınak, ayazma, saray, zindan gibi yüzlerce yapı günışığına çıkmayı bekliyor. Eğer bunları turizmin hizmetine sunarsak İstanbul, geniş bir yeraltı turizmine sahip olacaktır.’’

YENİ ÜNİFORMA

Altın Kupa Restaurant'tan Kaan Koç, turizm polisinin üniformalarının modern ve estetik bir çizgiye sahip olması gerektiğini savunarak Sultanahmet Gönüllüleri Derneği'nin bir ‘‘Turizm Polisi Üniforma Modeli Yarışması’’ açmasını öneriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!