Güncelleme Tarihi:
Türk Bayrakları, alkışlar ve ‘‘Baba... Baba’’ sloganlarıyla karşılanan Cumhurbaşkanı Demirel'i, soydaşlarımız, ‘‘Siz, Sultan Reşad'dan sonra buraya gelen ilk Türk devlet başkanısınız, hoşgeldiniz’’ diye karşıladı. Demirel ise ‘Evlad-ı fatihan’ dediği soydaşlarımıza ‘‘birlik olun’’ çağrısında bulundu ve ‘‘Ben gittikten sonra bu sözümü unutmayın’’ dedi.
Evlád-ı fátihán nedir?
Rumeli'nin Osmanlı Devleti'nin ilk yıllarındaki fethinden hemen sonra Anadolu'dan gönderilen ve Rumeli'yle, Balkanlar'ın çeşitli bölgelerine iskán ettirilen ailelere, ‘‘Fatihlerin Çocukları’’ anlamına gelen, ‘‘Evlád-ı Fátihán’’ denirdi. Genellikle Konya ve Aksaray civarından seçilmiş olan bu ailelerin devletle ilişkileri İstanbul'da bu iş için kurulmuş özel bir büro tarafından izlenir ve ‘‘Elád-ı Fátihán’’ Topkapı Saray'ında da yüksek rütbeli bir subay tarafından temsil edilirdi. ‘‘Evlád-ı Fátihán’’ın yerleştirildiği köylerin isimleri Türkçe'ydi ve genellikle Konyalı olmalarından dolayı Balkanlar'ın Hiristiyan halkı arasında, ‘‘Konyar’’ olarak anılırlardı. Bugün Balkan ülkelerinde yaşayan bütün Müslüman Türkler, ‘‘Evlád-ı Fátihán’’ın torunlarıdır.
1846'DA KALKTI
Kelime anlamı, ‘Fethedenlerin Çocukları’ olan Evlád-ı Fátihán'ı Meydan Laurusse Ansiklopedisi ise şöyle tanımlıyor: ‘‘Osmanlı İmparatorluğu'nda 17'nci Yüzyıl sonuna doğru Rumeli'deki yörüklerden meydana getirilen askeri teşkilata verilen ad. Başlangıçta bu teşkilat ‘yörük' deyimiyle ifade edilirken, sonra, 'Evlád-ı Fátihán' deyimi kullanılmaya başlandı. Teşkilatın bulunduğu alana da, 'Yörük Vilayeti' dendi. Bu göreve tayin edilen vezir veya beylerbeyi ise 'Yörük Hakimi' adını aldı. ‘‘Evlád-ı Fatihán’’ kuruluş yıllarında, Rumeli'deki askeri harekata katılmakla mükellef iken, yüzyılın sonlarına doğru, imparatorluğun çeşitli yerlerinde, mesela Gürcistan ve İran hudut boylarında görev almaya başladı. 1826'da Yeniceri Ocağı kaldırılınca, bu teşkilat yeniden ele alındı. 24 grupta toplanarak, 4 tabur halinde teşkilatlandırıldılar. Kaza Müdürü derecesinde olan Çeribaşıların yanlarına Kolağaları, Yüzbaşı ve Mülazım rütbesinde subaylar verildi. Bir süre sonra taburlar alay haline getirildi. Vardar Ovası dışında kalan kazalarda, bu hizmeti görmek üzere, teşkilat arasından bölükbaşılar seçilmesi uygun görüldü. Tanzimat'tan sonra, 1846'da Selanik Müşir'ine yazılan bir emirle, ‘‘Evlád-ı Fátihán’’ teşkilatı ortadan kaldırıldı.’’
Kosova uyumadı
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dün Kosova'ya yaptığı günü birlik ziyaret soydaşlarda büyük heyecan yarattı. Soydaşlar, ‘‘Baba’’ diye seslenerek ve alkışlarla karşıladıkları Demirel'i beklerken uykusuz bir gece geçirdiler. Önce Mamuşa'ya giderek soydaşlara hitap eden Demirel, daha sonra Prizren'e geçti. Burada Sinan Paşa Camii'nde cuma namazı kılan Demirel, camiye iki halı hediye etti. Demirel, burada Türk Birliği'nde, askerlerle birlikte öğle yemeği de yedi. Prizren'de soydaş temsilcileri Demirel'e, ‘‘Siz, Sultan Reşad'tan sonra buraya gelen ilk Türk devlet başkanısınız, hoşgeldiniz’’ diye hitap ettiler. Demirel de Kosova'daki Türkler'in, ‘‘Evlad-ı Fatihan’’ olduklarını söyledi.
ACILARINIZ, BİZİM ACILARIMIZ
Demirel, ilk olarak gittiği Mamuşa Kenti'nde Türk Bayrakları'yla donatılmış alanda soydaşlara hitap etti, ‘‘Türkiye her zaman soydaşlarının yanında olmuştur ve bundan böyle de olmaya devam edecektir’’ mesajını verdi. wDemirel, ‘‘Siz Evlad-ı Fatihan'ın buradaki mevcudiyeti... Bizim için herşeyden önce manevi bir sorumluluk doğurmaktadır’’ diye konuştu. Priştine ve Prizren'de açılan eşgüdüm bürolarının en temel görevlerinden birisinin Kosovalılar'ın sorunlarının çözümüne ve acil ihtiyaçların karşılanmasına katkıda bulunmak olduğunu söyleyen Demirel, şöyle konuştu: ‘‘Türk olsun, Arnavut olsun, siz Kosovalı kardeşlerimiz burada en doğal hakkınız olan yaşama hakkınızı korumaya çalışırken, Türk halkının aklı, gönlü ve duaları hep sizinle olmuştur. Çektiğiniz acılar bizim acılarımız, duyduğunuz endişeler bizim endişelerimiz olmuştur.’’ dedi. Demirel, Türk askeri birliğinin Kosova'da barışa hizmet ettiğini de vurguladı. Demirel, Kosova'da yaşayan 60 bin soydaşın yönetimde pay sahibi olmaları gerektiğini tüm dünyaya duyurduklarını anlattı.
BİRLİK OLUN, SÖZÜMÜ UNUTMAYIN
Cumhurbaşkanı, Kosova halkının tümünden, uygar dünyanın gayretlerine yardımcı olmalarını isteyerek, ‘‘Arnavutlar da, Türkler de, Sırplar da hepiniz birarada yaşamak gayreti içine yeniden dönün, birbirinizle iyi geçinin ve dünyanın askerlerine, BM'nin görevlilerine hepsine yardımcı olun’’ dedi. Demirel, ‘‘Sizin haklarınızın biz takipçisiyiz. Ama siz birlik içinde olmazsanız, param parça olursanız, netice alınmaz. Sizden çok bir şey isteyen de yok. ‘Birlik içinde olun' diyoruz’’ diye ekledi. Alanda bulunanlara, ‘‘Bu söylediğim iyi anlaşıldı mı? Ben gidince benim söyleceğimi unutmayacaksınız değil mi’’ diye seslenen Cumhurbaşkanı’nın sözleri sık sık ‘‘Baba, baba’’, ‘‘En büyük asker bizim asker’’ ve ‘‘Türkiye, Türkiye’’ sloganlarıyla kesildi. Mamuşa'daki temaslarının ardından, helikopterle Prizren'e geçen Demirel, buradaki Türklerin çok yoğun sevgi gösterileriyle karşılandı. Ellerinde Türk Bayrakları taşıyan Prizrenliler, Türkiye ve Demirel lehine tezahüratta bulundular. Doğru Yol Derneği Lokali'ne geçen Demirel, burada soydaş temsilcileriyle biraraya geldi.
Türkler ve Almanlar korudu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Mamuşa'da da büyük sevgi gösterileriyle karşılandı. Buradan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu'yla birlikte Prizren'e geçen Demirel'i Türk Birliği ve Alman askerleri ile Türkiye'den Cumhurbaşkanı'nı koruması için gelen 7 kişilik kırmızılı bereli tim korudu.
Onu da ‘Baba... Baba’ diye karşılamışlardı
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den önce Kosova'ya giden son Türk devlet başkanı, Osmanlı Hükümdarı Sultan Reşad'dı. Hükümdar, 1911 Haziran'ında çıktığı 22 günlük Balkanlar ve Rumeli gezisi sırasında Kosova'ya da uğradı. Ziyaretin amacı, İstanbul yönetiminden hoşnut olmayan Kosovalı Arnavutlar'ın huzursuzluğunu gidermek ve padişaha olan itaatlerini yeniden sağlamaktı. Sultan Reşad Selánik, Üsküp ve Priştine üzerinden 16 Haziran günü Kosova'ya geldi ve Türk tarihinde en kalabalık cemaatin katıldığı cuma namazı da bu ziyaret sırasında kılındı. Sultan Birinci Murad'ın 1389'da bir Sırp asilzadesi tarafında şehid edildiği Kosova Ovası'nda Sultan Reşad'la birlikte namaz kılanların sayısı 100 bini geçiyordu. Padişahın gezisi Arnavutlar üzerinde oldukça etkili oldu, hatta o günlerin gazeteleri, hükümdarı ilk defa gören Arnavutlar'ın Sultan Reşad'ın çevresini sararak ‘‘Baba... Baba’’ diye ağladıklarını yazdılar.
Ziyaret sırasında bir de skandal yaşandı. Padişahla birlikte Kosova'ya giden zamanın Sadrazamı Hakkı Paşa, 100 bin kişilik namazdan sonra metni çok önceden, üzerinde bir hayli çalışılarak hazırlanmış olan bir konuşma yaptı. Nutuk Arnavutlar'ı memnun edebilmek amacıyla hazırlanmış ve tercüme görevi Arnavutça'yı iyi bildiğine inanılan Manastır Senatörü İsmail Hakkı Efendi'ye verilmişti. Ancak senatörün tek kelime Arnavutça bilmediği o sırada ortaya çıktı ve dolayısıyla konuşma tercüme edilemedi.