Güncelleme Tarihi:
İtfaiye'nin Süleymaniye'de yanan 33 bina üzerinde yaptığı araştırma, acı gerçeği ortaya çıkarıyor. Yanan tarihi evlerin yüzde 25'i metruk, yüzde 15'i kaçak işyeri. Yangın her defasında geliyorum diyor.
Son yıllarda Süleymaniye ve çevresinde meydana gelen yangınların büyük bir bölümünün, tarihi ahşap konakların kendi kaderine terkedilmiş olmasından kaynaklandığı ortaya çıktı.
Süleymaniye'de peşpeşe çıkan yangınlar hakkında yapılan araştırmada, yapıların yüzde 25'inin metruk olduğu, yüzde 15'inin ise yasalara aykırı bir şekilde işyeri olarak kullanıldığı tespit edildi.
Yangınlara maruz kalan 33 ahşap konağın akibetini merak ettik. Acaba yangından sonra bu eserlere ne oldu?
Üniversite'nin çevresi
Bu sorunun yanıtını bulabilmek için iki gün Süleymaniye, Vefa ve Küçükpazar semtlerini dolaştık. İlk dikkatimizi çeken nokta yanan binaların çok yakın olması. Yangınlar, İstanbul Üniversitesi İktisat, Hukuk, Yabancı Diller, Eczacılık, Jeofizik, Siyasal Bilgiler, Deniz Bilimleri, Biyoloji, Kimya, Fen, Edebiyat bölümleriyle çevrelenen bir dairenin ortasında meydana geldi. Halkanın kuzeyinde Süleymaniye, batısında Şehzade camileri yer alıyor. 33 evden 21'i bu alanda yanmış ya da yakılmış.
Yakılmış diyoruz çünkü, felaketin yaşandığı Elhan, Manav, Kayserili Ahmet Paşa, Taştekneler, Kirazlı Mescit sokakları ile bunları bağlayan Onaltı Mart Şehitleri, Cemal Yener Tosyalı ile Katip Çelebi caddelerini haritadan izlediğimizde birbirini yılankavi bir şekilde takip ettiklerini görüyoruz.
Mahalleliler genelde oturdukları sokakların adını bilmiyorlar. Bir sonraki sokağı bulmak için, ‘‘Burada yanan başka bir evin bulunduğu sokak hangisi?’’ diye sormak yeterli. Muhataplarımızın büyük bir bölümü bize hemen bir sonraki sokağı işaret ediyor.
İtfaiye'nin araştırması
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı 1992 - 1998 arasında Süleymaniye'deki tarihi binalarda meydana gelen yangınlar üzerine bir inceleme yaptı. Rapora göre, bu dönemde 33 tarihi bina kullanılmaz derecede yanmış. Yanan binaların yüzde 60'ı ikamet olarak kullanılıyormuş.
İstanbul İtfaiyesi Müdür Yardımcısı Salih Karataş, araştırma sonuçlarının mevcut yerleşim karakteri hakkında da bilgiler içerdiğini söyledi. Araştırma bu yönüyle bir tür sosyolojik alan taraması. Rapor, sadece yanan eserlere ilişkin bir inceleme değil, potansiyel yangın tehlikesinin nasıl ve nereden geleceğine de işaret ediyor.
Araştırma sonucuna göre, dünyada bir eşi daha bulunmayan bu yapıların büyük bir bölümünün mülkiyetleri çok hisseli. Evlerde mülk sahipleri yerine kiracılar oturuyor. Kiraların düşük olması, Süleymaniye'yi İstanbul'a göç eden Doğu ve Güneydoğulular için cazip kılıyor.
İstanbul'a mevsimlik işçi olarak gelen bekarların da konakladıkları ünlü bekar odaları Süleymaniye, Vefa ve Küçükpazar'da yer alıyor. Buralarda ikamet edenler, binaları geçici ikametgah olarak gördüklerinden, ısınmada genellikle elektrik enerjisi kullanıyor.
Elektrik enerjisiyle ısınma eski olan tesisata ek yük getiriyor. Araştırmada, yangınların yüzde 32'sinin elektrik kontağından çıkmış olması durumun ne denli vahim olduğunu gösteriyor. Yangınların yüzde 14'üne, yanık unutulan sigara neden olmuş. Sigara faktörünün İstanbul'un başka yerlerine oranla daha etkili olmasının nedeni ise buraların bekar barınağı olmasından kaynaklanıyor.
Yüzde 15'i işyeri
Bu yangınlarda itfaiyenin ihmali yok. Çünkü, İstanbul İtfaiyesi Daire Başkanlığı'nın binası sentin çok yakınında. İtfaiye araçlarının yangın mahalline 3 ila 7 dakika arasında ulaştığı tespit edilmiş.
Yanan konakların yüzde 15'i işyeri olarak kullanılıyormuş. Ahşap yapıların bir kısmı halen ayakkabı, tekstil, kaşık-çatal yapım, plastik oyuncak imalathanesi olarak kullanılıyor. Bu işyerlerinin yangın riski yüksek. Betonarme yapılarda bile belirli altyapı koşulları aranırken buralarda böyle fütursuzca çalışabilmeleri mevcut yasalara aykırı. Bunlara kim, nasıl izin verdi bilinmiyor.
Yangınların yüzde 46'sı gündüz çıkmış. Gündüz yangınlarının adresi de genellikle işyerleri. Yani felaket çok önceden geliyorum demiş.
AHŞAP MAHALLENİN İDAM FERMANI
İtfaiye’nin hazırladığı raporun sonuç bölümünde şu tespitler yer alıyor.
Binalarda yangın güvenliği ve söndürme ile ilgili hiçbir önlem alınmamıştır.
Oturanlar genellikle alt gelir grubundan, eğitim düzeyi düşük insanlardır.
Çok kalabalık ve kontrolsüz bir ikamet söz konusudur. Çevre temizliğine önem verilmemektedir.
Binalar genellikle çok mülkiyetlidir. Bu bakım çalışmalarını olumsuz etkilemekte ve binaların metruk kalmasına neden olmaktadır.
Binalarda piknik tipi LPG kullanılmakta, ahşap yapılarda tehlike arzetmektedir.
Bazı ahşap konaklar evsizlerce kullanılmaktadır.
Yangın sigortası oranı düşüktür (% 3).
Yapılar genelde SİT alanıdır ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır. Ancak Kurul, bu binaların bakımlı hale gelmesi için ayrıca bir yaptırım sağlayamadığından binalar kendi halinde ölüme terkedilmiştir. Gerek yapay etkenler ve gerekse yağmur, fırtına, rüzgar, kar ve deprem gibi doğal etkenlerle yok olup gitmektedir.
Çıkan yangınlar genelde kasıt unsuru taşımamakla birlikte özellikle son zamanlarda kamuoyunda basına konu haber ve görüntülerin de etkisiyle bazı üzücü tesbit ve değerlendirmelere konu olmakta ve zaman zaman bu tespitleri destekler nitelikte bilgi ve bulgular elde edilmektedir.