Süleyman Efendi içtiması

Güncelleme Tarihi:

Süleyman Efendi içtiması
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2003 00:00

Ailelerin baskısından bunalan gençler tarikatların eline düşüyor. 30 yıldır Fransa'da emlak danışmanlığı yapan Lütfü Bilgen, ‘‘Süleymancılar'ın Kuran kursunda sabah 3'te uyandırılan çocuklara, Süleyman Efendi'nin fotoÄŸrafıyla dua okutuyorlar. Eli sopalı hocanın karşısında çocuklar tir tir titriyor. Bir tanıdığım çocuÄŸunu hemen almış oradan’’ diye anlatıyor.Son zamanlarda toplumlarda kimlik sorunu bir tür moda oldu? Ä°nsanlar ‘‘Ben kimim?’’ diye sormaya baÅŸladı. ‘‘Ben kimim?’’ sorusu homojen toplumlarda felsefi bir soru, ama heterojen toplumlarda durum farklı. Özellikle göçmen alan toplumlarda, başı sıkışan bireyler kendilerini savunmak için bütün sorunlarını ayrımcılığa yüklüyorlar ve kendileri de ayrımcı oluyorlar. Günümüz Fransası'nda baÅŸka dinden öğretmenleri istememeye vardıran ayrımcı göçmenler çıkıyor ortaya ve buna ‘kimlik arayışı’ kaftanını giydiriyor. Hatta Fransız okullarının müfredat programını deÄŸiÅŸtirilmesini isteyen kimlik arayıcıları var. ÖrneÄŸin biri gelip ben ‘‘Voltaire okumak istemiyorum’’ diyebiliyor. Göçmen olarak yaÅŸadıkları ülkelere yerleÅŸmeye karar veren aileler kimlik bunalımının en önemli kaynağı. Çocuklarının özgürlüklerini engelliyor, onlara köle muamelesi yapıyorlar. Ä°ÅŸte o zaman ortaya Ä°slamcı örgütler çıkıyor. AÄ°LELERÄ°N BASKISI MÄ°LÄ°TAN YARATIYORLaiklik Komisyonu üyesi Gaye Petek'e göre türbancıların arkasında örgütler var. ÖrneÄŸin aile, aile birliÄŸini korumak bahanesiyle kızını okutmak istemiyor. Dışarı bırakmıyor modern kıyafetle. Kıza geleneksel ailelerde belki ‘‘Örtün!’’ denmiyor ama ‘‘Sen sus konuÅŸma. Babanın, abinin sözünden çıkma. Uslu dur, kısmetini bekle! Benim istediÄŸim erkekle evleneceksin!’’ deniyor. O zaman bu örgütler iÅŸe el atıyor. Kıza diyor ki, ‘‘Ailenin söylediklerinin hiçbiri Kuran'da yazmıyor, Okuyabilirsin, çalışabilirsin. Örtün ve bildiÄŸin gibi yaÅŸa.’’ Kızın örtünmesi ailenin hoÅŸuna gidiyor. Aile baskısı sürerse, bunun üzerine kız, ‘‘Sizin dedikleriniz Kuran'da yazmıyor’’ diye karşı çıkıyor. Örtülü olarak sosyal hayat buluyor. Ama sonuçta militanlaşıyor ve bir militan erkekle arkadaÅŸ oluyor. Buna da bazı sosyologlar ‘‘Kadının özgürleÅŸmesi’’ diyorlar.ÖRTÃœNME KAYGISINDAKÄ° TÃœRKLERÄ°N TRAJEDÄ°SÄ° 1980'lerden itibaren Fransa'ya yerleÅŸmeye karar veren Türk göçmenlerin sorunları giderek çoÄŸalıyor. ‘‘Ben Türkiye'ye geri dönmeyeceÄŸim. Burada kalacağım. Ama çocuklarım Türk kalmalı’’ kaygısıyla çocuklarına baskı yapıyorlar. Fransa çift vatandaÅŸlığı kabul ediyor. Ama bizimkiler, çocuklarının Fransız toplumuna uyum saÄŸlamasını engellemek için her yola baÅŸvuruyorlar. Türkiye'den gelin ve damat getiriyorlar. Ve sorun büyüyor. ÖrneÄŸin Türkiye'den getirilen damat eÅŸinin başını açtırmak istiyor. Aile olmaz diyor. Kızlarını alıp eve götürüyorlar. Damat sevdiÄŸi karısını geri almak için kayınpederinin evine gidiyor. Vermiyorlar. Bunun üzerine hem karısını, hem kendini öldürüyor. Cahil aileler kimlik korumayı sadece dinsel kimlik, gelenek ve görenekler olarak algılıyorlar. Oysa çocukların kültür olarak bildikleri kültürel kimlik çok baÅŸka. Okulda yaÅŸadıkları özgürlük ortamını evlerinde yaÅŸayamıyorlar. Okulda özgürlük, evde baskı var. Aile içindeki kimlik çatışmasının sona ermesi için zamana ihtiyaç var. Fransa artık bunu anlamış durumda. ‘‘Yahu bunlar Müslüman, bize benzemiyor. Bırakalım ne halleri varsa görsünler!’’ anlayışı sona erdiÄŸi için türban sorunu simgesel bir boyuta ulaÅŸtı.İŞİN İÇİNDE TARÄ°KAT VE ÖRGÃœTLER VARLütfü Bilgen, üniversiteyi Fransa'da bitirmiÅŸ. 30 yıldır emlak danışmanlığı yapıyor. Ä°ÅŸte anlattıkları: Åžimdiye kadar koruyucu yasaya ihtiyaç yoktu. Her zaman eski müstemlekelerden gelen Müslümanlar yaÅŸadı Fransa’da.Hiç sorun çıkarmadılar. Türban son 5 yılın ürünü. Gövde gösterisine dönüştü. Museviler kippa giyiyor, Hıristiyanlar haç takıyordu. Laik okulda herkes kurala uyuyordu. Ä°slamcılar cumhuriyeti tehdit ediyorlar.11-12 yaşındaki bir kız çocuÄŸu ailenin baskısı olmasa başını örter mi? Araplar deÄŸil bizimkiler de aynı ÅŸeyi yapıyorlar. Derneklerin, partilerin etkisinde kalıyorlar. Müslümanlık ideolojiye dönüştü. Yasa çıkarsa etkili olur. Ailelerin yüzde 90'ı teslim olur. Çünkü çocuklar okula gitmezse sosyal yardım kesilir.Bu olayların gerisinde tarikatlar, örgütler var. Åžimdi size dernek ve örgüt adı vermek istemiyorum. ÇocuÄŸunuzu bu derneklerin okullarına gönderirseniz, çocuÄŸunuzu korkuturlarsa, ÅŸunu yaparsan ateÅŸte yanacaksın, bunu yaparsan zebaniler etini kesecekler derlerse ne olur? Aileler bedava olduÄŸu için çocuklarını böyle din okullarına, Kuran kurslarına gönderiyorlar, devletin anaokullarına göndermiyorlar. Çocukların beyni buralarda yıkanıyor.Hatta, Süleymancılar'da falan, duyuyorum, çocukları gecenin 2'sinde, 3'ünde uykudan uyandırıp Süleyman Efendi'nin fotoÄŸrafını göstererek dua okutuyorlarmış. Velilerden biri görmüş, eli sopalı hocanın karşısında çocuklar tirtir titriyormuÅŸ. Çocuklar ruhsal saÄŸlıklarından oluyorlar. Bir tanıdığım bu durumu görünce çocuÄŸunu hemen almış oradan.Devlet bu okulların yeni yeni farkına varıyor. Bu okullar din mafyalarının elinde. Çok büyük çıkarları var. Bir toplantıda görmüşler, 12 tane Mercedes araba, bunlar kimin, din hocalarının. Åžimdi arabalarını getirmeyip gizliyorlarmış. Tarikatlar yoksul insanların elinden yiyecek paralarını alıyorlar.STASÄ° RAPORUNDA KURSLARA ÖNLEM YOK Stasi raporunda bu Kuran kursları, okulları hakkında hiçbir önlem yok. Ä°slam dininde kilise benzeri bir örgüt bulunmadığı için yukardan aÅŸağı doÄŸru bir disiplin kurmak imkansız. Tek tek bu odaklarla ilgilenilmesi gerekiyor.Türban Fransa’ya ithal edildiCezayir kökenli tanınmış romancı ve öykü yazarı Leila Sebbar'ın son anlatı kitabı ‘Babamın Dilini KonuÅŸmuyorum’ bir bakıma bir kolonizasyon tarihi sayılabilir. Çünkü Fransızca yazıyor. Aynı zamanda kadın hareketi önderlerinden olan Leila Sebbar, türban Ä°için kimsenin bakmadığı açıdan konuÅŸuyor. Sözü Sebbar'a bırakıyorum:CEZAYÄ°R’DEN FRANSA’YA‘‘Türban gösterisi 1989'da baÅŸladı. O zaman, laik okulun türbanı hazmedemeyeceÄŸini yazmıştım Le Monde gazetesinde. 1987'de Ä°slamcılık Cezayir'de yükseliÅŸe geçti. Özgürlüğüne kavuÅŸtuÄŸu zaman bir müslüman toplumu olan Cezayir 1987'den itibaren Ä°slamlaÅŸmaya baÅŸladı. Okullarda Ä°slami eÄŸitim ağır basmaya baÅŸladı.’’Demek ki türban Fransa'ya Cezayir'in köktendinciliÄŸin etkisine girmesinden sonra bir ‘ithal’ ideoloji malzemesi olarak geliyor. Yani ÅŸu anda meydan savaşı veren türban, Fransa'nın Müslüman göçmenlerinin Fransız toplumu karşısında kimlik arayışından çıkmadı. Türban Fransa'ya Cezayir'den ithal edildi ve burada yayılma ve kök salma olanağı buldu. Fransa'nın daha 1989'dan itibaren laik okulu koruması gerekiyordu. Ama ‘Marianne Hanım’, Fatima Hanım'ın başörtüsünü ciddiye almadı.Ä°SLAMCI DAYATMA AÄ°LEYE YANSIDI Bazı Türk sosyologlar ve yazarlar türban taşımanın kadının özgürleÅŸme (emansipasyon) iÅŸareti olduÄŸunu savunuyorlar. Bazı tutucu aileler çocuklarının türbanın koruyucu ÅŸemsiyesi altında okumasına razı oluyorlarmış. Leila Sebbar böyle düşünmüyor:‘‘Fransa için böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Fransa'da lise sona, bakalorya sonuna kadar öğrenim zorunlu, laik ve bedava. Ä°slamcı dayatma ortaya çıkmadan önce en tutucu aileler bile çocuklarının okulda açık baÅŸla eÄŸitim görmesine karışı çıkmıyorlardı.’’İslam için en önemli tehdit türbandır Türkiye'de birkaç kitabı yayınlanmış Tahar Bekri Fransa'da yaÅŸayan bir Tunuslu. Nanterre Ãœniversitesi'nde Arap ve Ä°slam Uygarlığı dersi veriyor. Özellikle Müslüman kadınların özgürleÅŸmek için türbana sığınacaklarına, Kuran ve Ä°slam konusunda her türlü içtihadı, yani yorumu yasaklayan Vehhabi anlayışına karşı çıkmaları gerektiÄŸini düşünüyor. Bekri şöyle konuÅŸuyor: ‘‘Türban Fransa için olduÄŸu kadar Ä°slam için de bir tehlike, bir tehdit. Kız öğrenci dinsel inançlarını ileri sürerek beden eÄŸitimi derslerine girmek istemiyor. Buna izin verilirse ‘Okul' sona erer. Ä°slam bir uygarlık ve kültür varlığı. Ama Ä°slamcı öğrenciler iÅŸin bu yanıyla ilgilenmiyorl. Faslı, türban takan köktendinci öğrencim var. Arapça bilmiyor. Kuran'ı okumamış. Köktendinci dernekler tarafından beyni yıkanmış. Kendisine ezberletilen dogmalarla Müslüman olacağını sanıyor ve belli bir aÅŸamadan sonra çevresine baskı yapıyor.’’Yahudi çocuklara polis korumasıBüyük bir tekstil firmasında çalışan Lison Elbaz, laik okullarda Yahudi çocukların baskı görmesinden, dayak yemesinden, tehdit edilmelerinden ÅŸikayetçi. Arap çocuklar, Filistin'in intikamını alıyorlarmış. Bazı okullarda Yahudi çocuklar polislerin koruması altında okuldan çıkıp metroya kadar onların eÅŸliÄŸinde gidiyorlarmış. Elbaz'ın 15 yaşında bir oÄŸlu varmış. ÇocuÄŸun Yahudi iÅŸaretleri taşımasını yasaklamış. Ne olur, ne olmaz. Ama artık Yahudiler çocuklarını laik okullardan alıp Musevi okullarına yazdırmaya baÅŸlamışlar.Irkçılık ve antisemitizm de Fransa'nın geleceÄŸini karartabilecek iki çıban başı. Bunların laiklik ve türban partizanlığıyla iliÅŸkisi var.Aynı iÅŸyerinde çalışan Moise Asseraf da, 30 yıldır Fransa'da oturan bir Yahudi. ‘‘Bizler Fransız vatandaşı olmamıza raÄŸmen dışardan gelme yabancılarız. Kamusal alanlarda, okulda kippanın yasaklanması yaralamaz beni. Çünkü toplumun huzuru için iyi bir ÅŸey’’ diyor. ‘‘Bazı entellektüellere göre bu yasa çıkarsa demokrasinin zararına olurmuş’’ diyorum. ‘‘Çıkmamış yasaya yasa denmez’’ diyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!