Suçlu Türkiye koşulları!

Güncelleme Tarihi:

Suçlu Türkiye koşulları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kim bunlar sorusuna kimse cevap veremiyor. Kimse karşısında sözlerine muhatap olacak, tam olarak tanımı ve ayrımını yapabildiği bir topluluk bulamıyor: Trenlerde gaspçılık yapan, tiner çeken ama aileleriyle yaşayan çocuklar; tiner çekip, mütecaviz olan ve sokaklarda yaşayanlar; yine tiner çeken, sokaklarda kalan ama tecavüz, gasp gibi ağır suçlara karışmayanlar; ve sayıları az da olsa sokakta yaşayıp tinere henüz alışmayanlar... Bütün bu kavramlar, iki hafta içinde birbirine karıştı. Ümraniye'dekiler hangisi, Kartal'dakiler hangisi, hangisi çocuk, hangisi yetişkin kimse anlayamadı. Onlar ise bu tartışmalar arasında kendilerine karşı oluşturulan bir önyargıyla görüldükleri yerde dayak yemeye başladılar. Bu arada devlet, geniş kapsamlı bir projeyle sonunda sokağa elini uzattı. Bakalım sonuç nasıl olacak?

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan (SHÇEK) sorumlu Devlet Bakanlığı'nın sokak çocuklarına ilişkin uzun süredir devam eden bir çalışması var. Belki bu hengamede farkedilmedi ama proje, içinde sivil toplum örgütlerinden belediyelere kadar birçok kuruluşun katılabileceği çok geniş tabanlı bir programı içeriyor. Hatta bazı bölgelerde uygulamaya da geçirilmiş durumda. Üstelik, konuyla ilgili ortaya atılan birçok yanlış değerlendirmeden de uzak kalmayı becermiş görünüyor.

Zira, Devlet Bakanı Hasan Gemici konunun toplumsal bir çocuk sorunu olarak ele alındığını söylüyor: ‘‘Bugün aileriyle yaşayıp, uyuşturucuya alışan suç işleyen çocuklar da var, sokaklarda kalan çocuklar da... Ama sokakta kalan çocuğun suç işleme eğilimi çok daha yüksek. Çünkü sokağın şartları çocuğu ister istemez bu yöne itiyor. Sonuçta Türkiye'deki çocuk sorununun temelinde Türkiye'deki kötü şartlar yatıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve göç nedeniyle yeni yere alışamama problemleri, ailede çocuğa karşı bir sevgisizlik ortamı yaratıyor ve çocukta problemler doğuyor. Yani sorun ilk olarak aileden kaynaklanıyor. Sokakta aileden bulamadığı sevgi ve dayanışmayı gören çocuk da sokağı ailesine tercih ediyor.’’

AİLELERE CEZA GELİYOR

Gemici, konunun sadece sokakta yaşayan çocukların ihtiyaçlarının karşılanması açısından değil, aynı zamanda sokağa düşmeden önceki sürecin kontrol altına alınması yönünden de ele alındığını anlatıyor. İçinde ÇEK'nin uzmanlarının ve gönüllü kuruluş temsilcilerinin bulunacağı ekiplerle sokakta mendil, poşet satan veya başı boş dolaşan çocuklarla diyalog kurmaya çalışacaklarını söylüyor. İkna turları sonuç verirse, çocuk önce kurulan merkezlere götürülecek. Çocuğun her türlü ihtiyacının karşılandığı bu yerlere ‘‘İlk Adım Evleri’’ deniyor. Şu anda Kadıköy ve Bakırköy'de bulunan bu evlere yakında Beyoğlu'nda açılacak ev de eklenecek.

Çocuk yurt tipindeki bu evlerde kalırken, bir yandan da ailesiyle ilişkiye geçilecek. Hem aileye hem de çocuğa sokakta yaşamanın zorlukları anlatılacak ve bir eğitim programı uygulanacak. Eğer çocuk ekonomik zorluklar yüzünden çalışıyorsa aileye ekonomik yardım programları uygulanacak. Ama aile yine de çocuğu çalıştırmakta ısrar ederse ve çocuğunu bu şekilde istismar etmeyi sürdürürse, yardım gören aileye cezai yaptırımlar gündeme gelecek.

Devlet Bakanı Hasan Gemici, Türkiye'de bu tür uygulamalara müsade eden yasal düzenlemelerin olmadığı iddialarına da karşı çıkıyor: ‘‘Avrupa ve Amerika'da çocuğun istismarı durumunda çocuk aileden alınabilir. Türkiye'de ise böyle bir uygulamanın olmadığı iddia edilir. Ancak bunun böyle olmadığını gördük. Artık bu yasaları uygulayacağız.’’

Bakırköy'de bulunan İlk Adım Evi'nin kuruluşu çok yeni. Yaklaşık bir aydır hizmet veren yurtta daha eksikler var. Evin sorumluları ise Sokak Çocukları Gönüllüleri Derneği yetkilileri. Yaklaşık beş yıllık bir geçmişi bulunan derneğin Başkanı Yusuf Ahmet Kulca. Derneğin çalışma alanı olan Bakırköy'de bölge sorumlusu ise Verda Zeren. Aynı zamanda kendi de yetiştirme yurdunda büyümüş, 18 yaşından sonra bir süre evsiz kalmış olan Kulca, derneğin İlk Adım'daki çalışmalarını şöyle anlatıyor:

‘‘Yurtta çocukların yaşamak için her türlü ihtiyacı karşılanırken, onlara sosyal açıdan da uzmanlarca çeşitli programlar uygulanacak. Resim, okuma-yazma derslerinin yanı sıra 15 günde bir uzmanlarca psikolojik ve cinsel alanda eğitim verilecek. Ayrıca müzik, edebiyat, dağcılık gibi konularda da buraya gelen çocukları bilgilendireceğiz.’’

Çocuklar burada bir ayrıma tabi tutulacaklar. Tiner ve bali bağımlısı olanlar, hemen yan taraftaki AMATEM'e nakledilecek ve tedavi olmaları beklenecek. Bağımlılık düzeyine gelmeyenler ise buradan umut evlerine gönderilecek. Umut evlerinde çocukların askerlik öncesi sosyalleşmeleri sağlanacak ve çocuklara sorumluluk duygusu aşılanacak. Buradaki programda çocuklara artık para kazanma sorumluluğu yüklenecek. Daha sonra askere gidecek olan çocukla burada da ilişki kesilmeyecek. Askerde harçlıkları gönderilip her türlü ihtyaçları karşılanacak. Askerliğin ardından toparlanma devresi geliyor. En fazla bir yıl olan bu süre içinde çocukların eve çıkmadan önce son hazırlakları yapılacak. Daha sonra da üçerli ve dörderli gruplar halinde ev kiralarını kendilerinin ödediği evlere taşınacaklar.

O KADAR KOLAY DEĞİL

Kulca, bu son aşamadan sonra bile bu çocukların birbirlerinden kopmadıklarını, hatta evlenenlerin bile sık sık yurtları ziyaret edip, eski arkadaşlarıyla görüştüklerini söylüyor. Zaten dernek olarak, evlilik dönemlerinde bile onlara yardımcı olduklarını ekliyor. Derneğin bu çalışmaları şimdi devletin ön ayak olmasıyla daha geniş bir projenin parçası olacak.

Ancak Doç. Gökhan Oral'ın tedavi söreci için söyledikleri son derece düşündürücü: ‘‘Sokak, oraya indikten sonra çocuk için artık bir yaşam biçimi oluyor. Oradan kurtulması her geçen gün daha da zorlaşıyor. Yaptığımız araştırmalardan sokakta üç ay kalmış bir çocuğun tedavisinin yaklaşık dört yıl sürdüğünü tespit ettik. Tabii bu süre de tedavi için kesin bir sonuç içermiyor. Normal hayata döndüğünün düşünüldüğü bir anda hiç beklenmedik bir olay çocuğun tekrar sokağa dönmesine neden olabiliyor. Örneğin sokak çocukları sorununun büyük boyutlarda olduğu Brezilya'da sokaktan kurtulan çocuk oranı yüzde 5'tir ki bu iyi bir oran sayılabilir.’’

Yusuf Kulca'nın ise sokak çocukları meselesinde en fazla yakındığı konu, bağımsız gönüllü kuruluşların çalışmalarında tek başlarına kalması. ‘‘Ortada çocuklar için birşeyler yapmaya çalışan birçok örgüt var. Her biri tek başına birşeyler yapmaya çalışıyor. Ama bu yöntemle sokak çocuklarının sorunların kalıcı çözümler bulmak çok zor. Devletin bütün bur dernekleri, vakıfları tek bir çatı altında toplayıp ortak bir çalışma programı oluşturması gerekir.’’

BELEDİYE GÖREV BAŞINA

Bu çalışma içinde ortaklığı şart olan bir diğer kurum da belediye. Projenin uygulandığı Kadıköy ve Bakırköy'de belediyelerle tam bir uyum içinde çalışan gönüllü kuruluşlar, maalesef diğer belediyelerden aynı yakınlığı görememişler.

Belediyelerin önemi ise kurulacak evlerin arazi tahsisinde ve sokaktaki çocukların denetiminde öne çıkıyor. Zira ilk aşamada bölgesel bir çözüm öngören projeye göre, belediye zabıtaları ve polisin de yardımıyla sokak çocuklarının önüne üç seçenek konulacak: Ya ailelerine dönecekler, ya kendilerine gösterilen bir yurtta kalacaklar ya da bölgelerini değiştirecekler. Çünkü esnaftan ve bölge sakinlerinden sokak çocuklarına akan yardım kesilecek, ayrıca polisin ve zabıtanın denetimiyle bu çocukların bankamatik, havalandırma ve köprü altlarında kalmaları da engellenecek.

Tuğcu'nun köprüaltı çocukları

‘‘Aslında bu insanlar bizim Kemalettin Tuğcu'nun, Sait Faik'in kitaplarından bildiğimiz köprüaltı çocukları. Bu çocuklar İstanbul'da hep vardı. Ama 15 sene öncesine kadar, sorun böyle bir noktada değildi. O tarihlere kadar halk, esnaf bu çocuklara sahip çıkardı. İhtiyaçlarını karşılardı; yanına çırak alır, evlendirirdi. Ne olduysa 15 sene önce oldu. Toplum bu çocukları kaldıramaz hale geldi. Ayrıca işin içine bir de uçucu madde bağımlılığı girince, madde bağımlılığıyla doğru orantılı olan suç unsuru ortaya çıktı. Fakat sonuç olarak bu çocukları, o kitaplarda yazanlardan farklı görmemek gerekir.’’ Cerrahpaşa Adli Psikiyatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent Gökhan Oral, ‘‘Kim bu çocuklar?’’ sorusuna böyle cevap veriyor.

AİLELERİN DURUMU

%

96.4 Göç etmiş

90.4 Dağılmış

84 Açlık sınırında

78 Baba işsiz

45 Baba alkol bağımlısı

Sokak çocuklarının sokağa düşme nedenleri arasında, devlet en büyük nedeni aile olarak gösteriyor. Cerrahpaşa Adli Psikiyatri Bilim Dalı'nın Doçent Doktor Gökhan Oral önderliğinde yaptığı araştırmanın sonuçları da, sorunun adresini ortaya koyuyor. İstanbul'da dolaşan yaklaşık beş bin sokak çocuğundan 135'i ile yapılan araştırmanın sonuçları böyle.

İlginç bir ayrıntı da, sokak çocuklarıyla ilgili çalışan kuruluşların yurtlarında bir tek kız olmayışı. Kulca'ya göre bu sokakta hiç kız yok demek değil. ‘‘Sokakta yaşayan kızların zamanla cinsel yanları ortaya çıkınca, fuhuş unsuru devreye giriyor. Sonuçta da kız çocuklarının hikayeleri, çok daha acı olaylarla sürüyor. Dernek ve vakıf yurtları ise bu sorumluluğu alamadıkları için yurtlarına kızları kabul edemiyor.’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!