Güncelleme Tarihi:
‘MÜLAKAT VERİLEBİLECEK GAZETECİ’
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü çerçevesinde hâkim ve savcılarla ilgili yürütülen bir soruşturmada şüphelilerden birisinin vekilince soruşturmaya esas olmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilen flash bellekten alınan çıktıların incelenmesi neticesinde, bir belgede şüpheli Can Dündar FETÖ/PDY tarafından mülakat verilebilecek gazetecilerden biri olarak zikredildiği, konuyla ilgili müzekkerenin dosyada olduğu anlaşılmıştır.
Cumhuriyet gazetesine, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından 2013’ten itibaren adeta el konulduğu, şüpheli Can Dündar’ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, kurucusu Yunus Nadi’nin amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmiştir. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK / KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olmuştur.
Gazetenin kimi yayınlarıyla PKK/KCK terör örgütünün yapmış olduğu eylemleri meşrulaştırmaya çalıştığı, bu çerçevede PKK/KCK terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık ile haber ve bilgi aktarma faaliyeti dışında kalacak şekilde röportaj yapıldığı, DBP’li Hurşit Külter adlı şahıs ile ilgili gerçeğe aykırı, kasıtlı ve yönlendirici yayınlar yapılarak kamuoyunu farklı bir yöne kanalize etmeye çalıştığı görülmüştür.
TARAF’TAN SONRA CUMHURİYET
Daha önce Taraf gazetesini araç olarak kullanan FETÖ/PDY, ‘MİT TIR’ları’ haberinde olduğu gibi bazı bilgi ve belgeleri manipülatif amaçlarla servis etmek için Cumhuriyet gazetesini seçmiştir. Gazete internet trolü ‘fuatavni’nin dedikoduya dayalı iddialarını doğrulatmadan sürmanşetlere taşımıştır. F. Gülen ve FETÖ/PDY gerçeğini yıllar önce yazan şüpheli Hikmet Çetinkaya, örgüt güdümündeki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile temas kurmuş, Akın Atalay’ın gazete yönetimine geçmesi ile Alev Coşkun ve diğer Atatürkçü yönetici ve yazarlar tasfiye edilmiştir.
Terör örgütleri ile mücadelenin tüm milleti ilgilendiren, ortak yarara dönük bir savaşı ifade etmesine karşın, gazete bu mücadeleyi ‘Saray Savaşı’ olarak nitelendirmek suretiyle etkisizleştirmeye çalışmıştır.
Aydın Engin’in darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ/PDY mensuplarının kendilerini tanıttıkları ‘Yurtta Sulh Konseyi’ ismini 13/07/2016 tarihli yazısının başlığında kullanması ve itirafçı darbecilerden alınan bilgilere göre bu tarihin darbe teşebbüsünün alt kademeye iletildiği tarih olması son derece manidardır. Şüphelilerin 2013’ten sonra gazetede yapmış oldukları radikal değişiklikle devleti ve hükümeti yurtiçinde ve uluslararası platformda zor durumda bırakmayı, itibarsızlaştırmayı, IŞİD gibi terör örgütlerine yardım ettiği algısı yaratarak uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına sokmayı amaçladığı görülmüştür.”