Güncelleme Tarihi:
48 yıllık Su Ürünleri Yasası’nı yeni baştan düzenleyen yasa teklifi, Meclis Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nun 14 saatlik kesintisiz toplantısında uzun tartışmaların ardından kabul edildi. Gelecek hafta Genel Kurul’da görüşülmesi beklenen yeni düzenlemenin detayları şöyle:
YUNUS AV DEĞİL
Teklife göre, balık yetiştiricilik tesislerinin kullandıkları gemiler de ruhsata bağlanacak. Mevcut yasada yunus balıklarının avlanabileceği izlenimi veren hüküm ayıklanıyor. “Yunus balığı avcılarına gerekli tüfek ve fişekleri kooperatifler eliyle meccanen vermeye ilgili bakanlık yetkilidir” ifadesi yasadan çıkarılıyor. Yunus türlerini korumayı amaçlayan bu adım, Türkiye’nin taraf olduğu Bern Sözleşmesi hükümlerine de uyum sağlamayı amaçlıyor. Yeni düzenlemeyle kaçak su ürünlerinin yanı sıra gemilere ve avcılık malzemelerine el konulup mülkiyeti kamuya geçirilebilecek. Ruhsat tezkeresini almadan gırgır ağları veya orta su trolü ya da dip trolü, algarna gibi dip sürütme av araçları kullanılarak ya da dalarak ticari avcılık yapılması halinde gemi dahil avcılık araçlarına el konulacak. Diğer av vasıtaları ile avcılık yapılması halinde ise ilk tespitte gemi dışındaki avcılık araçlarına, eylemin tekrarı halinde gemi de dahil tüm araçlara el konulacak.
ÜREMEYE KORUMA
Balık üreme bölgelerinden çakıl ve kum çıkaranlara, suç iç sularda ise 10 bin lira, denizlerde ise 20 bin lira ceza kesilecek. Üreme yerlerinin eski şekline döndürülmesinin mümkün olduğu durumlarda, masrafları yapanlara ait olmak üzere düzeltmeleri sağlanacak. Balık üretim tesislerinden yönetmeliğe aykırı kurulduğu tespit edilenlere 100 bin liraya kadar ceza uygulanacak. Dinamit gibi patlayıcı maddelerle avlananlara 10 bin lira ceza kesilecek.
50 BİN LİRA
İç sular, Karadeniz, Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ışıkla avlanma tamamen yasaklanıyor. Bu bölgelerde, gemilerdeki zorunlu aydınlatma dışında avlanma amaçlı ışık kullananlara 50 bin lira para cezası uygulanacak. Bu miktar, gemi sahibinin yanı sıra gemiyi kullananlar için de geçerli olacak. Bu iki deniz, Boğazlar ve göllerde ışıkla avcılık yaparken yakalananların malzemeleri, av gemisine bağlı olup olmadığına bakılmaksızın devlete geçecek. Işıkla avlananların ruhsatları, bu eylemin ilk kez işlenmesi halinde bir ay geri alınacak. İkinci kez ışıkla avlanırken yakalananların ruhsatı 3 ay iptal edilecek. Bu eylemin üçüncü kez tekrarlanması halinde avcılık ruhsatları iptal edilecek ve gemi dışındaki avcılık malzemelerine devlet el koyacak.
FAHRİ DENETÇİ
Kontrol görevlilerine; balıkçı gemileri, deniz ve kara araçlarının yanı sıra, balık halleri, depo, su ürünleri işleme tesisleri, balık satış yerleri, iş yerleri, lokantalar ve benzeri yerlerde de denetim yetkisi veriliyor. Ayrıca “fahri denetçiler” atanacak. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca “Fahri su ürünleri görevlileri” belirlenecek. Bu hizmet gönüllülük esaslı ve ücretsiz yapılacak. Sulara yabancı madde atanlara 5 bin lira para cezası kesilecek. Bu eylem; fabrika, imalathane ve atölye gibi tesis sahipleri ve bunların sorumlu kıldığı kişilerce gerçekleştirilirse ceza 50 bin liraya kadar çıkacak.
İSTİLACI SAZAN
Doğal türlerin korunması amacıyla istilacı ve yabancı türlerin sularda yayılması engellenecek. Denizler, göller, nehirler ve derelere her vatandaş veya şirket istediği gibi balık yumurtası veya deniz canlısı bırakamayacak. Tarım ve Orman Bakanlığı, hazırlayacağı bir yönetmelikle Türkiye sularında balıklandırma çalışmalarına ilişkin usul ve esasları belirleyecek. Bu ilkelere uygun şekilde bakanlıktan izin almadan sazan gibi istilacı veya pirana gibi saldırgan yabancı balık türlerini sulara bırakan kişilere 10 bin lira para cezası uygulanacak. Bunu yapan bir şirket ise ceza 20 bin liraya çıkacak.
HAMSİ BAŞ TACIMIZ
KOMİSYON’da milletvekillerine konuşan ve “1971’de Su Ürünleri Kanunu günün şartlarına göre son derece güzel yazılmış. Lakin 1971 yılında ne bir yetiştiricilik tesisi vardı ne de gemiler bugünkü gelişmiş teknolojilere sahipti. Bu kanun Türkiye’nin her tarafında geçecek bir kanun” diyen Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Altuğ Atalay şu bilgileri verdi:
4 DENİZ DE FARKLI
“Ülkemiz biyolojik zenginlik bakımından çok nadide ülkelerden bir tanesi. 4 tane denizimiz var, 4’ünün birden ekolojik özellikleri çok farklı. Dolayısıyla tek bir kanunda bütün kuralları yazmak mümkün değil. Bakanlığa belirli yetki verilerek her bölgeye ayrı tebliğler hazırlanıyor. Bu tebliğler de 4 yılda bir güncelleniyor. Bunun haricinde 200’ün üzerinde doğal gölümüz var. Denizlerde yaklaşık 500 tür, iç sularda 370 tür balık yaşıyor. Bunların da 100’e yakını ticari.
15352 TEKNE VAR
15352 adet balıkçı teknemiz var. Bunların yüzde 10’u endüstriyel tipte, 12 metrenin üzerindeki balıkçı gemileri. Avcılık üretiminin yüzde 90’ınını yapıyorlar. 13700 tekne de kıyı avcılığını oluşturuyor. Potansiyel olarak belki Avrupa’nın en güçlü, en dinamik, ki bunu reislerin kabiliyetleriyle de birleştirdiğimizde, son derece aktif bir av gücümüz var. 384 tane balıkçı barınağı var. Bunlar bir av teknesi ne kadar işe yarıyorsa aynı şekilde karaya çıkarma, bakım, onarım, kışlatma, benzeri işler için son derece aktif. 2300 adet su ürünleri yetiştiriciliği tesisi var. Bunun 1500 tanesi çok küçük, 50 tonun altında. Denizlerdeyse 426 adet balık çiftliği bulunmakta. Bunlar da 500 tonun üzerinde olan tesisler.
PALAMUT, İSTAVRİT
Tam 82 ülkeye 2018 rakamlarıyla 952 milyon dolarlık ihracatımız var. İthalatımız ise 189 milyon dolar civarında. 2017 rakamı; 628 bin ton balık üretilmiş; yüzde 57’si avcılıktan, yüzde 43’ü yetiştiricilikten. 2018’de bu rakam yüzde 50-50’yi buldu. Ülkemizde en fazla avlanılan balık, Karadeniz’den elde edilen yüzde 42’yle hamsi; tabii ki baş tacımız. Arkasından, çaça balığı geliyor, yüzde 12. Palamut, istavrit, mezgit gibi türler devam ediyor. 2018 yılında 120 binden fazla denetim yapılmış. 828 ton su ürünlerine el konulmuş, 56 adet balıkçı gemisinin ruhsatı iptal edilmiş, 2354 adet muhtelif av aracına el konulmuş, 18,2 milyon lira da idari para cezası kesilmiş.”