Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2001 00:00
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürü Veysel Eroğlu, su havzalarının 45 kanunla korunduğunu belirterek, İSKİ'nin su havzalarını korumadaki kararlılığına karşın, diğer kurumlardan aynı kararlılığı ve desteği görmediğini söyledi.
Su havzalarındaki yapılaşmanın nedenleri ve uygulamadaki sorunlarla ilgili bilgi veren Eroğlu, Anadolu yakasında Ümraniye, Sultanbeyli, Kartal, Pendik, Maltepe ve Tuzla ilçeleri ile Sarıgazi, Samandra, Yenidoğan, Alemdağ ve Sultançiftliği beldeleri, Avrupa yakasında ise Arnavutköy, Boğazköy ve Bolluca'nın İSKİ'nin yönetmelik hükümlerine göre kaçak yapılar olduğunu bildirdi. Eroğlu, ''Kaçak olarak ilçe ve beldeler oluşmuş. Dolayısıyla bunların sayısını vermek de mümkün değil'' dedi.
Su havzalarının 45 kanunla korunduğunu ve bunlardan birinin de 2560 sayılı kanun olduğunu belirten Eroğlu, ''Bu kanunla görev yapan İSKİ, su havzalarını korumadaki kararlılığına karşın, diğer kurumlardan aynıkararlılığı ve desteği görmemektedir. Belediyeler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, kaymakamlıklar, Çevre Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'nın arazilerine sahip çıkmaları gerekmektedir'' diye konuştu.
6 yılda 657 kaçak yapı yıkıldı Eroğlu, bugüne kadar içme suyu havzalarında mutlak koruma alanından başlamak üzere 1984-1994 yılları arasında 23, 1995'de 49, 1996'da 131,1997'de 101, 1998'de 64, 1999'da 66 ve 2000 yılında da 223 olmak üzere toplam 657 kaçak yapı yıktıklarını vurguladı. Mutlak ve kısa mesafede kaçak yapı yapılmasına izin vermediklerini belirten Eroğlu, ancak ilçe ve belde belediyelerinde kaçak yapılaşmanın sürdüğünü söyledi.
İSKİ Genel Müdürü Eroğlu, İstanbul Valiliği'nin bilgileri haricinde ve İSKİ'nin görüşünü almadan veya alsa da itibar etmeden su havzalarındaki merkezi idarenin serbest bölge kurması, Orman Bakanlığı'nın orman alanlarına tatil köyleri ve benzeri şekilde arazi tahsis etmesi ve belediyelerin ruhsat vermesinin devlet kurumları arasında ve vatandaş gözünde çelişki yarattığını ve idarenin kararlılığına engel teşkil ettiğini kaydetti. Su havzalarındaki tüm belde ve ilçe belediyelerinin mutlaka İSKİ'den görüş aldıktan sonra imar planlarını hazırlamaları gerektiğini ifade eden Eroğlu, ''Aksi takdirde havzalar elden çıkar. Biz bir taraftan yıkıyoruz. Öbür taraftan vatandaş yapıyor. Boşu boşuna zaman kaybı ve israf oluyor. Bütün bunlar belde belediyelerinden kaynaklanıyor'' dedi.
Şadan Tuzcu'nun evini yıktık yeniden yaptı Eroğlu, yıkım çalışmalarında önlerine çıkan engellere de işaret ederek, şunları söyledi:
''Çatalca Serbest Bölgesi'nde mahkeme kararıyla yıkım kararı aldık.Fakat Çatalca Kaymakamı, çeşitli bahanelerle yıkımı engellemeye çalıştı. Bir taraftan mahkeme kararını uygulamaya çalışıyoruz. Devletin başka bir kurumu ise bizi engellemeye çalışıyor. Bunlar hiç hoş değil. Bu tür şeylerin olmaması lazım. Tam destek istiyoruz. Siyasi baskıları dinlemiyoruz. Şu ana kadar havzalar konusunda ciddi bir baskı olmadı. Hiçbir milletvekili ve bakan, 'bunları durdurun' diye aramadı. Siyasilerden sadece Şadan Tuzcu'nun vardı. Bir tek onu yıktık. Fakat tekrar yaptı. Ben kendisine 'Yapma. Senin örnek olman lazım' dedim, ama dinlemedi. Oğlu gitti oraya tekrar yaptı. Maalesef hoş bir şey değil.''
Veysel Eroğlu, havzalarda ağaçlandırma çalışmalarıyla birlikte orman alanlarını ve İSKİ'nin mutlak koruma alanlarının etrafını betonarme duvarlarla çevirmeye başlayacaklarını sözlerine ekledi.