Su havzaları imara açılıyor

Güncelleme Tarihi:

Su havzaları imara açılıyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ömerli Barajı'nın su havzası içinde gerçekleştirilecek bir inşaat, İstanbul'daki bütün baraj havzalarını tehlike altına sokuyor. Çevre Bakanlığı yönetmeliklerine göre havza tanımına giren 300-1000 metre arası bölgede inşaat izni vermeye ve bunu mahkeme kararıyla iptal edildiği halde kendi hazırladığı yönetmeliğe dayandırmaya hazırlanan İSKİ, sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek odalarının da yoğun tepkisiyle karşı karşıya. Ömerli Yapı ve Turizm AŞ adlı firma tarafından, Ömerli Barajı Paşaköy kolunun kuzeyindeki 650 hektar açık alanda, gerçekleştirilecek ‘‘Seferusta Çiftlik Evleri’’ projesi, İstanbul'daki bütün baraj havzaları için emsal teşkil edecek ve İstanbul'un içme suyunu karşılayan barajların etrafının devasa yapılarla kaplanmasına neden olacak. Projenin 2000 yılının eylül ayında başlaması hedefleniyor.

Konunun Ömerli Havzası'na has boyutu ise Ömerli'deki inşaat alanının Dünya'da soyu tükenme tehlikesi yaşayan bir bitki örtüsünün üzerine denk gelmesi. Avrupa'da yüzde doksanı yitirilmiş en nadir doğal alan olan fundalıkların, Türkiye'de en az zarar görmüş ve bozulmadan kalabilmiş örnekleri Ömerli Barajı çevresinde.

Meslek kuruluşları karşı

İSKİ'nin Ömerli çevresinde verdiği inşaat iznine tek muhalefet sivil toplum örgütlerinden gelmiyor. Konu hakkında en yetkin iki meslek kuruluşu, Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası da İSKİ'ye karşı açtıkları ve kazandıkları davalarla, havzaları imara açma politikasına sonuna kadar karşı çıkıyor.

Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Ali Rıza Nurhan, daha önce İSKİ'nin 1995 yönetmelik değişikliğine karşı açtıkları davayı kazanmalarına karşın, girişimlerinden sonuç alamadıklarını söylüyor. ‘‘1995'te İSKİ ilk yönetmeliğini çıkardığında mahkemeye verdik ve mahkemeyi kazandık. Ama davayı yürürlükte olmayan bir yönetmeliğe karşı kazanmıştık. Çünkü davayı açmamızın ardından kaybedeceğini anlayan İSKİ yönetmelik üzerinde ufak değişiklikler yapıp aynı mealde başka bir yönetmelik daha çıkardı. Yeni yönetmeliğe de dava açtık ama onda da aynı taktiği başvuracaklar. Sonuçta onlar hukuksuz da olsa kendi yönetmeliklerini uygulayacaklar.’’

Nurhan, İSKİ Yönetmeliği'nin iptali için açtıkları dava dilekçesinde öne sürdükleri gerekçeleri ise şöyle sıralıyor. ‘‘İSKİ'nin su havzalarıyla ilgili yönetmeliği Orman Kanunu'na uymuyor. Orman Kanunu 52. maddesi bu tür alanların ancak yüzde altısının kullanılabileceğini öngörüyor. Ayrıca Devlet Su İşleri'nin Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği'ne de aykırı. Yönetmelikte, havzalardaki uygulamaların, 1/5000 ölçekli nazım imar planı üzerinden yapılması öngörülüyor. Bu durum 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu'na aykırı. Uygulama için nazım planına uygun 1/1000'lik planların ilçe belediyeleri tarafından yapılması gerekir.’’

Nurhan, havzaların İstanbul'un en kritik noktaları olduğunu belirttikten sonra da şöyle devam ediyor:

‘‘Havzalar Boğaz ile aynı ehemmiyette değil. Bu havzaların yapılaşmaya açılmasıyla 10 milyonluk nüfus kirli su kullanmak zorunda kalacak. Bir kurum düşünün ki, ‘‘Ben buralarda yapılaşmaya engel olamayacağım. İzin vereyim ki, en azından benim kontrolümde olsun’’ diyor. Böyle bir acz olamaz. İsterlerse yaparlar. Herşey kılıfına uydurulabilir ama sonunda da havzaları kaybederiz.’’

Seferusta Çiftlik Evleri projesinin en büyük hissedarı Kemer Yapı ve Turizm A.Ş Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer İsvan ise Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada artık modern çağın yapılaşma mantığının ‘‘kullanma-koruma dengesi’’ olduğunu kaydederek, Seferusta Çiftlik Evleri’nin hiçbir şekilde buradaki doğal yapıyı bozmayacağını ve fundalıklara zarar vermeyeceğini savundu.

‘Havza korunacak’

Kurulacak kanalizasyon sistemi ile havzanın daha iyi korunacağını ileri süren İsvan, ‘‘Hiçbir şey yapılmazsa, istenmeyen sonuçlar doğabilir. Suyu korumak için gerekli önlemleri aldık. Fundalıklar içinde ‘nasıl daha iyi muhafaza ederiz’ çalışması içindeyiz’’ diye konuştu.

650 hektarlık alan içinde mutlak koruma altındaki araziye hiçbir şekilde dokunulmayacağını kaydeden İsvan, konutların yasalara dayanarak 10 dönümde 1 villa, 5 dönümde 1 villa şeklinde yapılacağını söyledi.

Çevre Bakanlığı da karşı

Çevre Bakanlığı’nın açıklamasında da, ‘‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’’ gereği, yapılaşma faaliyetleri sonucu çıkan su ve katı atıkların drenaj yoluyla su kaynaklarının kirlenmesine yol açabileceğine dikkat çekildi.

Açıklamada, ‘‘Ömerli Baraj Havzası’nda 300 metreye kadar olan bölgedeki yapılaşma, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ne aykırıdır’’ denildi.

Türkiye’deki mevcut tatlı su kaynaklarının süratle kirlendiği ve önceden ormanlarla kaplı havzaların artık yerleşim alanları ve sanayileşme nedeniyle bu niteliğini kaybettiği vurgulanan açıklamada, su kaynaklarının kentsel içme suyu talebini karşılayabilmesi için ciddi ve etkili bir şekilde korunması gerektiği ifade edildi.

İSKİ’nin açıklaması

GEÇTİĞİMİZ hafta Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin girişimleriyle kamuoyuna duyurulan gelişme sonrası, İSKİ kısa bir açıklama yayımlamakla yetindi. Açıklama özet olarak, su havzalarında yaşanan fiili durumun devletin lehine sonuçlandırılabilecek bir çözümle meşrulaştırılması gerektiği, İSKİ'nin de bunu yaptığı şeklindeydi. Yani zaten talan edilmiş ve kaçınılmaz olarak talan edilmeye de devam edecek bu bölgelerin projelendirilmesi için, buraları kullananlardan para tahsil etmenin yolu bu şekilde bulunmuş oluyordu.

İSKİ’nin kurnazlığı

MİMARLAR Odası da Ömerli Havzası meselesiyle yakından ilgileniyor. Hatta daha öncesinde, 1995 İSKİ Yönetmeliği değişikliğinden beri konuyu takip ediyorlar. Mimarlar Odası'nda havzalar hakkında araştırmaları olan Yıldız Uysal, İSKİ'nin bu işi nasıl kitabına uydurduğunu anlatıyor.

‘‘İSKİ İstanbul nazım planı çalışması yaptı. Bu çalışmada içme suyu havzaları yönetmeliğe uygun olarak yapılanacak alan olarak gösteriliyordu. 1995'teki yönetmelikle 300-1000 metre arasını yüzde beş yapılanmaya açtılar. Bu uygundu. Ama bir hafta sonra İSKİ, yönetmeliğini değiştirdi. 1995 İstanbul nazım planı, 10 milyonluk nüfusa göreydi. İSKİ yönetmeliğinde yapılan değişiklik ise sadece havzalara 7-8 milyon nüfus getirdi. Hiç havza değilmiş gibi, imar için mevcut kaçak yapılaşmayı emsal aldı. İSKİ denetimini kaldırdı. Yerel belediyelerden alınacak imar izniyle bile inşaat yapılabilir hale getirdi. Şimdi Ömerli'nin havzasına inşaat yapmak için Sultanbeyli'deki 7 katlı kaçak binayı emsal alabilirsiniz. Üstelik mevzubahis olan İstanbul'un en kirli, en korunması gereken havzası. İSKİ Yönetmeliği'ndeki değişikliğe karşı dava açtık. Danıştay, yürütmeyi durdurdu. Ama İSKİ aynı yönetmeliği cümleleri değiştirip tekrar kabul etti. Yeni yönetmeliğe de dava açtık. İkinci yönetmelik de iptal olacak ama o zamana kadar inşaat bitmiş olacak. Sonuçta hukuksuz olduğu mahkeme kararıyla tescil edilen bir uygulama, mahkemeye rağmen gerçekleştirilmiş olacak.’’

Yönetmelikler ne diyor?

Çevre Bakanlığı ile İSKİ’nin havzalarla ilgili yönetmeliğinde, suyun maksimum seviyesinden300 metreye kadar olan kısa mesafeli mutlak koruma alanında arıtma tesisleri hariç hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmiyor. Her iki yönetmelik arasında göze çarpan en belirgin fark ise 300-1000 metre arasındaki alanı kapsayan kısa mesafeli koruma alanlarında İSKİ yönetmeliğine göre, değiştirilebilecek azami arazi oranı yüzde 5 olmak kaydıyla bir veya birden fazla konut yapılmaya müsaade ediliyor. Çevre Bakanlığı’nın ‘‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’’ne göre ise kısa mesafeli alanda sadece kamu yararına ve günü birlik turizm ihtiyacına cevap verecek, sökülüp takılabilir elemanlardan oluşan geçici nitelikteki kır kahvesi, büfe ve benzeri tek katlı yapılara izin veriliyor.

İSKİ yönetmeliğinin 300-1000 metrelik alan içinde müsaade ettiği yüzde 5’lik yapılaşmaya, Çevre Bakanlığı ancak 1000-2000 metre arasındaki orta mesafeli koruma alanında izin veriyor.

Neden inşaat yapılamaz?

1- Çevre Bakanlığı'nın Su kalitesi Yönetmeliği'ne aykırı olarak su havzası bölgesinde yapılaşmayı öngörüyor.

2- Bakanlık tarafından kabul edilmemiş olan ve Çevre Kanunu’nun ÇED uygulamaları ile bağdaşmayan İSKİ'nin su toplama havzalarını koruma yönetmeliğine göre yapılmak isteniyor. Bu yönetmelik halen mahkemelik.

3- Ömerli Barajı çevresi, Bern Sözleşmesi ile korunmakta olan 4 adet Nesli Tehlike Altında Bitki için önemli bir yaşam alanı. Proje, bu sözleşmeyi ihlal ediyor.

4- Bu alan dünyada yok olmak üzere olan fundalıkların Türkiye'de kalmış son topluluklarından birini içeriyor. Fundalıklar AB'nin ‘‘Habitats Directive’ine göre sıkı korunması gereken yaşam alanı.

Şehrin 7 su havzası var

Üçü, Elmalı, Ömerli ve Darlık Barajları Kadıköy; dördü Alibeyköy, Büyükçekmece, Sazlıdere ve Terkos (Durugöl) Barajları Avrupa yakasında. Baraj havzalarında 0-300 metre arası mutlak koruma altında. 300-1000 metre arası kısa, 1000-2000 metre arası orta, 2000 metreden sonrası ise uzun mesafeli koruma bölgesi olarak tanımlanıyor. Şimdiye kadar İSKİ, kısa mesafeyi de koruma altına alıyorken, yeni yönetmelikte, kısa mesafede de imar izni verilebileceği belirtiliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!