Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2003 00:44
Her yıl hep aynı dedikodular çıkar: Modanın artık Paris dışında başka başkentleri olduğu, başka ülkelerden genç modacıların Fransa'nın büyük modaevlerini gölgede bıraktığı, şu ya da bu büyük haute couture markasının Paris'ten New York'a taşınmayı düşündüğü söylenir.
Ama yine de her yıl, bir sonraki sezonun ana eğilimlerini Paris'teki resmi moda haftasında, büyük modaevlerinin defileleri belirler. Geçen hafta da öyle oldu. Büyük modacılar kıyafet defilesinden çok postmodern sanat gösterilerine benzeyen şovlarını yaptılar. Ama önümüzdeki sezonun bazı eğilimleri de ortaya çıktı.
STİLETTO ÇİZMELER
Chanel'in ünlü tasarımcısı Karl Lagerfeld, bu sezon çizmelere takmış. Başka modacıların da koleksiyonlarında görülüyor. Son yıllarda stiletto topuklu (ince uzun topuklu) çizmeler çok moda. Her yıl boyları da uzuyor. Chanel'in koleksiyonunda gelinlik dahil bütün kıyafetlerde baldırlara kadar uzanan, ince topuklu çizmeler göze çarpıyor. 16. yüzyılda Avrupalı erkeklerin giydiği uzun çizmelere incecik ökçeler eklenmiş.
DIOR'DA BALE PABUÇLARI
John Galliano, her yıl olduğu gibi bu yıl da defilesini renkli bir şova dönüştürdü. Onun da koleksiyonunda danstan esinlendiği görülüyordu. Afrika ve Hint dansları, flamenko, tango ve klasik baleyi birbirine karıştıran Galliano, mankenlere bağcıklı bale pabuçları ve tozluklar giydirmişti.
GAULTIER KADINI ÖRTTÜ
En ilginç koleksiyonlardan biri de Jean-Paul Gaultier'nin imzasını taşıyordu. Saçlar, boyun, göğüs, eller, bacaklar, kısacası bütün kadın vücudunu kapatmıştı Gaultier. Bazı kıyafetler, Türkiye'deki tesettür modasını hazırlatıyordu, bazıları klasik İtalyan tiyatrosunun soytarılarını, kimileri de Ortaçağ manastırından fırlamış rahibe giysilerini andırıyordu.
ÇEŞİT ÇEŞİT BAŞLIKLAR
Koleksiyonlarda her tür şapka ve başlık görmek mümkündü: Christian Lacroix, koleksiyonunda 16.-17. yüzyıllarda bugünkü Hollanda ve Belçika'ya da hakim olan eski İspanyol Krallığı'nı hatırlamıştı. Bütün giysilerinde kuzeydeki Flemenk'in ünlü ressamlarının elinden çıkmış portreler, güneydeki İspanya'nın dantel işlemeleriyle içiçe girmişti. Bütün modeller podyuma başlarında tüyler ve işlemelerle süslü muhteşem başlıklarla çıktılar. Valentino da kendine özgü bir başlık geliştirmişti. 1920'leri andıran yaratıcı başlıklar başka koleksiyonlarda da göze çarpıyordu.
100 BİN DOLARLIK GİYSİLERİN SIRRI
Haute couture (kelime anlamıyla yüksek dikiş), Fransızların icat ettiği bir iş alanı, ama ilk houte couture moda evini 1858'te Paris'te bir İngiliz, Charles Worth açtı.
1906'da ilk büyük modacı Paul Poiret modaevini kurdu. Ardından sırasıyla Chanel, Dior, Givenchy, Balenciaga, Saint-Laurent ve Valentino gibi büyük markalar oluştu.
Haute couture, Ortaçağ localarına has bir titizlikle, yasalar aracılığıyla korunuyor. Bir ‘‘haute couture’’ şirketi olmak için şu şartlar gerekiyor: Haute Couture Sendikası (Chambre Syndicale de la Haute Couture) üyesi olmak, en az 15 kişi çalıştırmak, her yıl, her biri en az 35 kıyafetten oluşan 2 koleksiyon hazırlamak.
Her kıyafet elle dikiliyor ve bazen bir giysinin dikilmesi 500 saat sürebiliyor. Fiyatı 20 bin ile 100 bin dolar arasında değişiyor.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra bu sektörde 35 bin kişi 15 bin müşteri için çalışıyordu. Şimdi 5 bin kişi 1500 müşteri için çalışıyor. Müşterilerin yüzde 60'ı Amerikalı.
1960'larda Pierre Cardin bir moda tasarımcısının adını taşıyan ilk hazır giyim koleksiyonunu yaptı, onu başka büyük tasarımcılar izledi, o günden sonra hazır giyim koleksiyonları, haute couture koleksiyonlarının ciddi bir rakibi haline geldi.