Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2004 00:00
Alman Stern dergisi, ülkede 13 Haziran'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi Türkiye'ye geniş yer ayırdı. Haftalık dergide, “Türkiye Avrupa'ya Hazır mı?” ve ”Türkiye-İstanbul Boğazı'ndaki Mucize” başlıklarıyla verilen haberin ilk bölümünde, siyaset, kültür ve spor dünyasından tanınmış kişilerin Türkiye'nin AB'ye girmesi konusundaki düşüncelerine yer verildi.Türkiye'nin AB'ye girmesine ilişkin tartışmalarda Alman halkının ve siyasi partilerin ikiye bölündükleri ifade edilen haberde, Alman halkının yüzde 45'inin Türkiye'nin AB'ye girmesini desteklediği belirtildi. Türkiye'nin AB'ye girmesinin Kopenhag kriterlerini yerine getirmesine bağlı olduğu kaydedilen haberde, Türkiye'nin müzakere masasına oturduktan sonra AB üyeliği verileceğinden emin olunması gerektiği ifade edildi. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, istikrarlı, demokratik ve laik bir Türkiye'nin Avrupa için büyük bir kazanç olacağını kaydederken, Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de Avrupa kapısının Türkiye'nin yüzüne kapatılmaması gerektiğini söyledi.Almanya'nın eski Başbakanı Helmut Schmidt ise Türkiye'nin AB'ye girmesiyle daha fazla Türkün Almanya'ya geleceğini, bundan dolayı Almanya'da yaşayan Türklerin uyumunun mümkün olmayacağını öne sürdü.Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, “ABD Türkiye'nin birliğe katılmasını neden istiyor sorusu sorulması gerekir. Kendi çıkarlarını mı, yoksa Avrupa'nın çıkarlarını mı düşünüyor? Ben şu an Türkiye'nin AB'ye girmesini yanlış buluyorum” dedi. Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Guido Westerwelle, Türkiye'de yapılan reformların bir niyetin açıklanması anlamında olduğunu ifade ederken, partinin yönetim kurulunda bulunan Türk asıllı politikacı Mehmet Daimagüler ise “AB Türkiye'ye tarih vermezse kendisine iyilik yapmamış olur. Avrupa'nın demokratik ve istikrarlı bir Türkiye istemesi gerekir” dedi.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Türkiye'nin dünyaya açık, modern bir ülke olduğunu, Türkiye'nin Batı'ya doğru yöneldiğini söyledi. Türkleri iyi anladığını belirten Daum, “AB kendisini bir Hıristiyan kulübü olarak görmemeli. AB, üyelerinden beklediği cesareti ve hoşgörüyü kendisi de göstermeli” dedi.Konrad Adenauer Vakfı Ankara Temsilcisi Wulf Schönbohm, Türkiye'ye tarih verilmemesi durumunda, bunun Türkiye'de şok yaratacağını ve reform sürecinin duracağını ifade etti. Schönbohm, AB'nin Türkiye ile birlikte bir “küresel oyuncu” olacağını söyledi. Haberin ikinci bölümünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve partisinin iki yıl içinde görülmedik hızla ülkede reform yaptığı belirtildi. Haberde, Türklerin henüz bunu algılayamadığı, Almanların da Türkiye'nin Avrupa'ya daha yakın olduğunu bilmedikleri ifade edildi. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden fotoğrafların da yer aldığı haberde, “Türkiye'deki mucize her yerde görülüyor” denildi. Derginin başyazarı Thomas Ostkorn de “Türkiye'yi, AB'ye girme isteği kadar hiçbir şey böyle kapsamlı değiştirmedi. Erdoğan, Mustafa Kemal
Atatürk'ten bu yana en büyük reform sürecini başlattı ve demokratikleşme konusunda ciddi adımlar attı” diye yazdı. Ostkorn, AB'nin, Türkiye'ye kapıyı kapatması durumunda, 1963'te verdiği sözünde durmamış olacağını belirterek, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Denis MacShane'nin “Türkiye'nin ve AB'nin birbirine ihtiyacı var. Kazancımız büyük olur. Avrupa'da, deli, kötü ve akılsız olmayan herkesin Türkiye'ye hoşgeldin halısını sermesi gerekir” sözlerini hatırlattı.
button