Güncelleme Tarihi:
Mahkeme kararında, “Bir haberin kamu yararı amacı yerine sansasyon yaratma, küçük düşürme, daha fazla tiraj sağlama gibi öznel amaçların öne çıkması durumunda yayın hukuka aykırı kabul edilir” denildi.
KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
Bakırköy 8’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davaya konu Babahan imzalı “Aydın Doğan’ın Hilton aşkı sürüyor” başlıklı yazıda, Aydın Doğan hakkında "Hilton’u yıktırıp, milyarlarca liralık binalar dikeceği" iddiası ortaya atıldı. Doğan’ın avukatı Şehnaz Yüzer, gazete ve yazarı aleyhine açılan davada, yazının “basın özgürlüğü, haber verme, eleştiri” sınırlarını aşan, müvekkilinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde, karalama amaçlı ifadeler taşıdığını savundu ve 100 bin lira manevi tazminat talebinde bulundu. Mahkeme, gazete ve yazarını, Doğan’a 10 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Yargıtay miktarı fazla bulup, kararı bozdu. Mahkeme bu kez 15 Ekim 2014’te 6 bin lira tazminata hükmetti. Yargıtay’ın 9 Mart 2015’te onaylamasıyla kesinleşen karar üzerine Avukat Yüzer, davalı gazete ve yazarından tazminatı icra yoluyla ve faiziyle birlikte 11 bin 280 lira olarak tahsil etti.
SANSASYON AMAÇLI VE HUKUKA AYKIRI
Mahkemenin Yargıtay onayından da geçen gerekçeli kararında ders dolu şu tespitlere yer verildi:
“Bir haberin okuyucuda düşünsel aynılık izlenimi oluşturacak ifade ve bütünsellik içinde verilmesinde kamu yararı amacının yerine, sansasyon yaratma, küçük düşürme, daha fazla tiraj sağlama gibi öznel amaçların öne çıkması durumunda da yayının hukuka aykırı olarak kabul edilip sorumluluk gerektireceği, basının kamu görevi yaparken göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, objektiflikten ayrılıp, haber sınırını aşarak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunarak, gerçek dışı habere neden olacağı yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanılır, dürüstlük kuralına aykırı davranılır ve kişisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayın yapılırsa bu durumun hukuka aykırılık olarak kabul edilmesi gerektiği, bazı durumlarda haber gerçeği yansıtsa bile kullanılacak dil ve ifadenin yapılacak niteleme ve vurgunun da haberin gerektirdiği biçim ve ölçü çerçevesinde kalmasının gerektiği yalın okuyucu kitlesinde kuşku ve itham doğuracak ifade ve nitelemeler kullanılacak olursa, artık kişilik hakları ile çatışan basın özgürlüğüne üstünlük tanımasının olanaksız hale geleceği, bu durumda yayının hukuka aykırı olup, sorumluluk gerektireceği yerleşik içtihatlarla da sabit olmakla, yapılan nitelemenin, getirilen yorum ve kullanılan sözlerin haberin içerik ve niteliğine göre abartı ve aşırılık bulunduğu, verilen haber ile kullanılan sözlerin yazının içeriği aktarılan olaylar arasında sıkı bir bağlantı olduğu olgu ve düşüncesini okuyucuya algılatmaya dayalı olduğu konu ile ifade arasında düşünsel bağlılığın gerçekleşmediği anlaşılmakla, manevi tazminat talebine esas unsurların oluştuğu kabul edilmiş, saldırı teşkil eden yayının özelliği yanında, davacının sıfatı, işgal ettiği makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.”