<b> Burhanettin DEMİRCİOĞLU </b>
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2002 13:13
Birçok insan, 1 Nisan'da sevdiklerine, özellikle şaka kaldırabilenlere şaka yapar. Önümüzdeki 1 Nisan'da birçok kişi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın sözde reformları sayesinde şaka gibi bir gerçekle karşılaşacak.
Şakanın ne olduğunu merak ediyorsanız şöyle: SSK ve Bağ-Kur primleri artırıyor. 'Biz zaten alıştık her şey artıyor, bu da artabilir' diyebilirsiniz. Ancak işin başka bir tarafı da var. Bu artışlar SSK'ya kayıtlı olarak çalışanlarının önemli bir kısmını sistemin dışına çıkarma yolunda ciddi bir problem yaratacak. Yine Bağ-Kur sigortalılarını primlerini ödeyemeyecek hale getirip hem SSK hem de Bağ-Kur'un 'isteğe bağlı sigortalılarını' bitme noktasına getirecek.
Bu projesiz, anti sosyal güvenlikçi kurum koruma zihniyeti Türkiye'deki dengeleri alt üst edecek. İşsizlik artacak, işyerleri işçilik yükünü kaldıramayacak düzeye gelerek kapanma noktasına gelecek. Vatandaşların aile düzenleri bozulacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan bakan olduğu zaman SSK'nın prime esas kazanç tavanı 182 milyon 100 TL iken bugün 1 milyar 50 milyon TL'ye çıktı.
1 Nisan 2002'den itibaren primler TÜFE'ye göre yıllık yüzde 68.5 artırılacak. Bu rakam 719 milyon 250 bin liralık artış ile 1 milyar 769 milyon 250 bin TL'ye gelir ki, işyerinin tehlike derecesi 1 olan bir işyerinde bu prime esas kazanç üzerinden ödenecek prim oranı yüzde 33.5'tir. Böylece SSK'ya ödenecek işçi ve işveren primlerinin toplamı 592 milyon 698 bin 750 TL'ye ulaşır.
Bu primin üzerine yüzde 3 oranında, 53 milyon 77 bin 500 TL'lik işsizlik sigortası primi eklendiğinde 822 milyon 327 bin 500 TL'ye ulaşmış olur.
Yine ödenmesi gereken vergi ve diğer kesintileri de düşündüğünüzde ne işçi ne işveren kıpırdayamaz duruma gelecektir.
SSK'da en düşük isteğe bağlı prim 70 milyon civarında olacak. Yine tavandan prim ödeyen bir sigortalının 354 milyon TL primi ödemesi gerekecek.
Şimdi yetkililere seslenmek istiyorum. Arkanıza şöyle bir bakın. Sosyal güvenlik diye bir şey, çalışma barışı bıraktınız mı? Anti sosyal güvenlikçi uygulamalarınızla sosyal adaleti ve sosyal refahı nasıl zedelediğinizin farkında mısınız?
Bakanlığınızın asil görevleri arasında bulunan çalışma yaşamının geliştirilmesi, çalışanları koruyucu, çalışmayı destekleyici önlemleri bu zihniyetle yapamazsınız.
Acilen yasada gerekli değişikliklerin yapılarak primlerin artırılmaması, ayrıca prim oranlarının da düşürülmesi gerekmektedir.
Ayrıca, işsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için gerekli olan 20 aylık süre ilk etapta 1 yıla düşürülmelidir. 1 günle, 1 haftayla, 1 ayla, işsizlik ödeneğini kaybederek işsiz kalanları lütfen biraz düşünün. Şu anda işsizlik fonunda birikmiş 2 katrilyon 391 trilyonunuz var. Eğer bu değişiklikler yapılmaz ise 48 yıllık rüyanız, yalnızca
rüya olarak kalacak.