Güncelleme Tarihi:
Sancak Tül'ün ve Sancak Air'in sahibi, genç işadamı Mustafa Bayrak, Almanya'da yaşamını sürdüren babasına kelimenin tam anlamıyla hayran. Onu kendisine örnek almış. Kömünizmin hálá tehlike olduğuna inanan Mustafa Bayrak, Sovyetler Birliği'nin dağıldığı düşüncesinin bir ‘‘yalan’’ olduğu düşüncesinde....
Yılbaşı Hıristiyan günüdür
Ben yılbaşı, doğum günü filan tanımam, kutlamam. Niye İsa'nın doğum günlerini kutlayayım. Benim Kurban Bayramı'mı Alman kutluyor mu? Kimi adam beş vakit namaz kılıyor, bakıyorsunuz yılbaşı günü evine çam ağacı dikmiş, altına da Noel Baba gibi hediyeler koyuyor. Vah zavallı adam. Ayrıca doğum günlerinin sevilecek bir tarafı mı var? Çocuğuma da yaptırmıyorum, o da böyle. İçki, sigara filan içmediğim için bana ‘‘Ot gibi yaşıyorsun’’ diyenler var. Ben içenlere bir şey demiyorum, yobaz değilim. Evlilik yıldönümü de kutlamam. Ben İngilizceyi, Almancayı Türkçe gibi konuşuyorum. Jetten helikoptere kadar herşeyle uçarım, ata binerim. Ben nasıl ot, gerici olabilirim?
Melek Bayrak eşini anlatıyor
Mustafa asabidir
1973 İstanbul doğumluyum. Meslek lisesini bitirdikten sonra Sancak Air'de çalışmaya başladım. Ortak akrabalarımızın aracılığıyla Mustafa'yla tanıştık ve 2 Aralık 1995'de evlendik. Mustafa işinde biraz asabidir, otoriterdir. Çok dürüst, çok iyi ev erkeğidir. Ev işlerinden hiç anlamaz, yemek pişirmesini bilmez. Çok tertiplidir, eşyalarını kendi toplar, seyahat bavulunu kendisi hazırlar. Yaptığım her yemeği yer, özellikle sütlü tatlılara dayanamaz.
Bir de yalandan nefret eder.
Mustafa durmadan anlatıyor, yerinde duramıyor. Kucağında sevgili oğlu gülücükler atıyor bize. Tamam da, Bonn'daki ‘‘Kaçak’’ I.Murat'tan ne haber?
- Babam 1980 yılından bu yana Bonn'daki evinde yaşıyor, Türkiye'ye hiç gelmedi. Burada hiçbir problemi, mahkemesi filan yok. Neden gelmediğini kendisine sorduğumda ‘‘Uçaklarda yer bulamadım’’ diyor. Ben de gelmesini çok istiyorum. Hatta bir ziyaretimde sayın Demirel, bana ‘‘Murat ne yapıyor, niye gelmiyor’’ diye sordu. Kendisine onun cevabını aktardığımda, ‘‘Göndereyim bizim uçağı da gelsin’’ diye takıldı. Babam Türkiye'yi orada da çok yakından izliyor. Bütün gün yazıyor, çiziyor. 82 yaşında ama, hálá spor yapar, özellikle bisiklete biner. Benim nerede olduğumdan bile haberi vardır. Gideceğim yeri, yapacağım işi ona mutlaka sorarım, iznimi alırım, gitme derse gitmem. Babam pırlata gibi dürüst, namuslu bir insandır. Ben babama hayranım.
KOMÜNİZM GELEBİLİR
Sovyetler Birliği dağıldı, bilimsel sosyalizm çöktü ama...
- Babam da, ben de Sovyetler'in gerçekten dağıldığına kesinlikle inanmıyoruz. Bunlar aslında oyunun bir parçası. Şov yaparak Batıyı kafakola almaya çalışıyorlar. Bakın Çeçenistan'ın haline. Sözde bağımsızlığını ilan eden ülkeler yine Rusya'nın kontrolü altında. Mesela Aliyev, eski KGB, politbüro üyesi. Düzenin neresi değişti Yener ağabey? Bana göre komünizm hálá Türkiye için de bir tehlikedir.
ATATÜRK FOTOĞRAFI YOK
Mustafa Bayrak Cumhuriyet kuşağı bir işadamı. Ne var ki, hem Sancak Tül Fabrikası'ndaki, hem de havalimanındaki catering firmasındaki odalarında hiç Atatürk fotoğrafı yoktu. Sen misin bunu söyleyen...
- Ben Fatih'i de, Kanuni'yi de seviyorum diye onların resimlerini de mi tek tek asmam lazım?.. Almanya'nın, Amerika'nın da büyük adamları var ama, odalarına hiç onların fotoğraflarını asmıyorlar. Birisinin fotoğrafını koymamam, onu sevmiyorum anlamına gelmez Yener ağabey. Bu soruyu neden sordun, niye Fatih'in resmini değil de, Atatürk'ünkini? Bugüne kadar bunu hiç soran olmadı bana, bence çok gereksiz bir soru. Benden ne cevap bekliyorsun şimdi? Atatürk büyük bir asker...İşte benden bu kadar...
18 yaşından beri sürekli silah taşırım, Allah'a şükür kullanmak nasip olmadı
Babam süper adamdır
Birinci ve İkinci Murat
İşte 1'inci Murat ile 2'nci Murat yanak yanağa. 12 Eylül'den bir hafta sonra gizlice kaçtığı Almanya'dan bugüne kadar hiç Türkiye'ye gelmeyen bir dönemin ünlü AP Çanakkale Milletvekili Murat Bayrak, torununa ‘‘Çeçenbaşı’’ adını takmış.
Servetimizin altında kafa yatıyor Yener ağabey, kafa. Biz bazı işamdamları gibi hamallıktan bugünlere gelmedik. Bizim temelimizde beyin, fikir, görüş, akıllılık, alınteri var. Babam Yugoslavya'dan muhacir olarak gelmiş 1949'larda Türkiye'ye, sıfır olarak. İstanbul İktisat Fakültesi'nde öğretim üyesiyken parasızlıktan yemek saatlerinde gizlice sokağa çıkıp simitle karnını doyururmuş. Sonra ayrılıp ticaret hayatına atılmış, 7 lisan bilen, süper bir adam. Önce muşamba ithalatı, sonra da Yeşilköy'deki bir ahırda tül perde yapmaya başlamış, bir tek makineyle. Biz bugünlere basamakları tek tek çıkarak geldik. Babamın siyasete girmesinin ticari işine çok zararı oldu. Şimdi birtakım kişilerin yaptığı gibi siyasete ticaretini geliştirmek için girmedi. Babam korkunç idealleri olan değişik bir insandır, trilyonları verin görüşlerinden vazgeçmez.
Silah sürekli belimde
18 yaşından beri devamlı silah taşırım, ama bir tane vukuatım yoktur. Silahımı da hiç göstermem. İki ruhsatlı tabancam var. Biri Smith Wesson, biri Sig Sauer. Allaha şükür, bugüne kadar onları hiç kullanmak nasip olmadı.