Güncelleme Tarihi:
Sözkonusu film için yazılan ilk öykü, uzaydan gelen yaratıklar tarafından saldırıya uğrayan bir ailenin başına gelenleri anlatıyordu. Hatta bu öyküden yola çıkılarak "Night Skies" adlı bir senaryo taslağı da yazılmıştı. Ancak, Spielberg bu taslağı okuduğunda, yapmak istediği filmin bu olmadığını hissetmiş. Bunu şöyle açıklıyor yönetmen: " Böyle bir filmi yönetmek, herşeyden önce kendime ve inançlarıma ters düşmek olacaktı."
Bu sözlerinin anlamını ise çocukluk yıllarından verdiği örnekle açıklıyor Spielberg: "Çocukken uzaylı yaratıkları düşündüğümde, 'günün birinde bunlar gezegenimizi ziyaret etseler, bize dostça mı, yoksa düşmanca mı davranırlardı' sorusu kafamı kurcalardı.Hep de ilk şıkka, yani dostça davranacaklarına inanırdım."
Spielberg'in, uzak gezegenlerde yaşayan yaratıklarla ilgili bu 'iyimser' fikirleri biraz da hayatının ilk meteor yağmurunu izlediği geceye dayanıyor: "Babam beni New Jersey'de açık araziye götürmüştü. Battaniyelerimize sarınıp gökyüzünü seyrederken ışık demetlerinin hareket ettiğini gördüm. Bu durumu hiç de endişe verici bulmadığımı anımsıyorum."
Â
Ä°YÄ° NÄ°YETLÄ° UZAYLILAR
Yönetmen, E.T gibi iyi ve sevimli bir uzaylıyı yaratmasında, babasının ona çocukken anlattıklarının büyük payı olduÄŸunu da söylüyor: " Babam sürekli bilim-kurgu kitapları okuyan bir adamdı ve o kitaplarda dünyayı ele geçirmeye çalışan kötü uzaylılar vardı. Buna raÄŸmen babam bana milyonlarca ışık yılı uzaklıktan kalkıp buraya gelecek kadar teknolojik birikime sahip uzaylıların asla saldırgna olamayacakları fikrini aşılamıştı. Babamın beynime iÅŸlediÄŸi bir düşünce vardı. EÄŸer orada bir yerlerde uzaylı yaratıklar gerçekten varsa, bunlar iyi olmalıydı, kötü deÄŸil... "Â
Gerisini yine Spielberg’den dinleyelim: "Henüz 10 yaşında olan bir çocuğun anne-babasının boşanması karşısında verebileceği tepkilerin filmini yapmayı hep istemiştim. Boşanma olgusunun küçük bir çocuğun yaşamını nasıl etkileyeceğini anlatan bir film olmalıydı bu. Çocukluk yıllarımdan bu yana süregelen bir bilinçaltı fantezim vardı ve bu belki de uzaylı yaratık E.T.’nin ta kendisiydi. Annesiyle babası boşanmış bir çocuğun kendisini hayatı boyunca daha az yalnız hissetmesini sağlayacak esrarengiz bir dost... Acılarının hafiflemesini sağlayacak çok özel bir arkadaş..."
Spielberg'in beyninde gelişen bu düşünceler, Raiders of the Lost Ark (Kutsal HazineAvcıları) adlı filmin çekimleri için Tunus çöllerinde tam anlamıyla biçimlenmiş. "Bir gün kum tepeceğinin üstünde oturup etrafı seyrederken birden kafamda bir şimşek çaktı: "Bang!"... E.T doğmuştu artık."
Sonunda o dönem Harrison Ford ile evli olan ve bir senaryo üzerinde çalışan Melissa Mathison, E.T'in senaryosu için ikna edilmiÅŸ. Â