Güncelleme Tarihi:
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan’ın “İstanbul Sözleşmesi’nin de dediği, yani erkeklerin de bu aile içi şiddetin mağduru olabileceğini diyor” sözleri komisyonda tepki gördü. Komisyon üyesi Filiz Kerestecioğlu Demir, Arslan’a “Bunca kadın şiddet görürken biz bunu önlemeye çalışırken bir eşitlik kurumundan bunu duymak talihsizlik” eleştirisini yöneltti. Komisyonun geçen haftaki toplantısında davet edilen dernekler İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kadın kuruluşlarının İstanbul Sözleşmesi’ne destek verdiği görülen oturum Meclis tutanaklarına şöyle yansıdı:
ÖZEL BİR İNFAZ SİSTEMİ GEREKLİ
- KADEM Hukuk Komisyonu Başkanı avukat Canan Sarı: Sözleşme, kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak sayması, kabul etmesi ve şiddetle mücadele için kurumsal mekanizma öngörmesi bakımından çok önemlidir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, kadına yönelik şiddete karşı yoğun bir mücadele başlatılmıştır. Bu mücadeleye kadın sivil toplum kuruluşları da kadınları bilinçlendirmek, farkındalık geliştirmek, mağdurları desteklemek veya konuyla ilgili kampanyalar yürütmek suretiyle ortak olmaktadır. Ancak atılan tüm olumlu adımlara rağmen şiddet konusu Türkiye’nin gündemini işgal etmeye devam etmektedir. Kadınlara karşı işlenen şiddet suçları için özel bir infaz sistemi gerekmektedir. Koruyucu tedbir kararları verilmesi aşamasında işlenen suçlar da şiddete başvuran kişiler için denetimli serbestlik, erteleme, paraya çevirme ve benzeri yöntemlere başvurulması engellenmelidir. Yine bunun yanında izin kullandırma ya da herhangi bir nedenle erken tahliye durumlarında kadınlara önceden haber verilmesi gibi özel önlemler de alınmalıdır.
ERKEKLER DE ŞİDDETİN MAĞDURU
- Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan: İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasıyla ilgili bir çalıştayın kurumumuz tarafından da yapılmasının uygun olacağını düşünüyorum. Yani bu İstanbul Sözleşmesi’nin de dediği, yani erkeklerin de bu aile içi şiddetin mağduru olabileceğini diyor yani bunların da dikkate alınması lazım. Ailenin korunmasıyla kadın haklarını birbirine bağdaştırmayan bir yaklaşımı doğru görmüyorum. Şiddetin bahanesinin olabileceğini de düşünmüyorum. Yani aile, herkesin birlikte dengeli bir şekilde haklarının korunduğu bir mekânın adıdır.
- HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir: Hani sanki ‘Kadın-erkek yoktur, insan vardır’ gibi bir yaklaşımı artık 40 yıldır terk ettiğimizi düşünüyordum. Gerçekten hani Eşitlik Kurumu Başkanı’ndan bunu duymak bana biraz talihsiz geldi. Yani ‘Erkekler de şiddet görüyor’ gibi, zaten özellikle Türkiye’de bunca kadın şiddet görürken, biz bunu önlemeye çalışırken bir eşitlik kurumundan bunu duymak, o zaman zaten önlenemez demektir.
-Süleyman Arslan: Onlar baş tacımız, özür diliyorum ama...
NE ÇİÇEK NE BÖCEK OLALIM
- Filiz Kerestecioğlu Demir: Yok olmasın, hiç baş tacı olmayalım, normal insanlar olalım yeter. Yani erkeklerle eşit haklara sahip hani ne çiçek olalım ne böcek olalım ne baş tacı olalım ne işte önümüze halılar serilsin ne kraliçe olalım, hiçbiri olmayalım, eşit yurttaş olalım, eşit haklara sahip olalım, sadece onu temenni ediyoruz.
BÜTÇE AYIRMIYORUZ
- Türk Kadınlar Birliği Temsilcisi avukat Sema Kendirci Uğurman: Türkiye çok önemli bir imzayı öncelikle atmış bir ülke, adı da o yüzden İstanbul Sözleşmesi. En önemli mesele, hiçbir çekince koymadan imzaladı bu sözleşmeyi, koyabilirdi, koymadı. O tarihte koymamasını biz kararlılığı olarak algıladık, şiddetle mücadelede kararlılığı olarak algıladık. Şimdi elimiz bu kadar güçlüyken biz neden bunları konuşuyoruz? Çünkü uygulamıyoruz, uygulamayı izlemiyoruz, raporlamıyoruz, çok geniş ve çok önemli bir gereklilik olan bütçe ayırmıyoruz.
CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDEN ÖTÜRÜ ŞİDDETE MARUZ KALIYORLAR
- Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı Temsilcisi Zühal Güreli: ‘Neden kadınlar şiddete maruz kalırlar?’ diye aslında bunu sorduğumuz zaman, en temel kaynak İstanbul Sözleşmesi’nde yer alıyor zaten. İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden ötürü şiddete maruz kalıyorlar yani kadın olduğumuz için şiddete maruz kalıyoruz. Bu tanımların hepsi İstanbul Sözleşmesi’nde mevcut. O yüzden İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan saldırılar kabul edilebilir değil, buna karşı çok güçlü durmak gerekiyor.