Güncelleme Tarihi:
Müzikseverler, Gönül Paçacı'nın adını ilk kez Hilmi Yavuz'un şiirlerini bestelediği 'Sevda Derinlerdedir' seçkisiyle duymuştu. Türk Musıkisi bestecisi Paçacı bu kez Atilla İlhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Tanyol ve Eşref Denizhan'ın dizeleri üzerine yazdığı yedi eseri günışığına çıkarıyor. Bu akşam 19.30’daki 'Ay Böyle Değildi Çocukluğumuzda' başlıklı konserde solist Leonidas Asteris'e, besteci yönetimindeki Boğaziçi Üniversitesi Korosu ve altı kişilik saz heyeti eşlik edecek.
Türkiye'de, kadın şair olmak zor iş. Kadından şair çıkmaz, yargısını sık duyuyoruz. Peki, Türkiye'de kadın Türk Müziği bestecisi olmak nasıl bir şey? 1990'ların başından bu yana eserleriniz seslendiriliyor, yayımlanıyor. İlginç gözlemleriniz olmalı...
Yaptığım işe bestecilik adını vermiyorum. Bu iddialı sıfat yerine, duyarlılığımı insanlarla paylaşmaya çalıştığım deneysel çalışmalar yapıyorum, diyebilirim. Bugüne kadar Türk Müziği çevrelerinden ne sert bir eleştiri ne de övgü aldım. Derin bir sessizlik var. Öncelikle kültürel değerleri gözeten çalışmalar yapmak, edebiyat değeri olan şiirleri bestelemek bir tercih. İyi şiirin okuyucusu, iyi müziğin dinleyicisi belli sayıda. Kendimi yolun başında yalnızlığa mahkum ettiğimin farkındayım. Bu da benim seçimim.
Konsere nostaljik bir başlık seçmişiniz, repertuvar da aynı temadaki eserlerden mi oluşuyor?
Konserin teması barış ve sevgi. Programda, 'Ege'de Barış Üzerine Çeşitleme' adını taşıyan uzun bir saz eseri var. Ege'nin iki yakasından ortak ritimleri, temaları içeren bu eser, 'çok özel' diyebileceğim solisti sayesinde farklı bir ses zenginliği yakalayacak. Eserden esinlenerek konserin başlığını 'Ege'de Barış' koymayı düşünmüştük. CRR yöneticileri programdaki bir başka eseri, Cahit Tanyol'un şiirinden yola çıkarak bestelediğim 'Ay Böyle Değildi Çocukluğumuzda'yı konser başlığı olarak seçmiş.
Birkaç yıl önce CRR'de, Rum, Ermeni ve Musevi müziğini bir araya getiren bir konser düzenlemiştiniz. Leonidas Asteris de Rum Cemaati Korosu'yla katılmıştı. Onun okuyacağı eserler besteleme fikri bu konserde mi doğdu.
Evet, bu tanışıklığın etkisi oldu. Asteris, Batı Müziği eğitimi almış, İtalyan ekolünden diyebileceğimiz bir tenor. Operada görev yapıyor. Aynı zamanda çocukluğundan beri kilise korosunda Ortodoks Rum Müziği icra ediyor, Bizans müziğini çok iyi biliyor. Ben ise Klasik Türk Müziği alanında çalışıyorum. Denemeler yapıyorum. Ege'nin iki yakasını müzikte ortak noktalarla buluşturmaya çalışan, dostluğun vurgulandığı deneysel bir eserin ancak Leonidas Asteris gibi iki kültüre açık bir isim tarafından seslendirilebileceğini düşündüm. Doğu ve Batı müziğini iyi bilmesi esere ses zenginliği kazandıracak.
Boğaziçi Üniversitesi Korosu müzik eğitimi almış üyelerden mi oluşuyor?
Koro üyeleri üniversitenin işletme, tarih ve edebiyat gibi çeşitli fakültelerinde öğrenim gören öğrenciler. Bazıları Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Klasik Türk Müziği derslerime giren öğrenciler. Koro, sosyal kulüp çerçevesinde bir araya gelmiş, hobilerini ciddiye alan gençlerden oluşuyor. Seminerler yapılıyor, konuk sanatçılarla konserler düzenleniyor. Üyelerin makaleleriyle ‘Musıkişinaz’ diye bir dergi yayımlıyoruz. Yedi senedir grubu çalıştırıyorum. Her yıl farklı repertuvarlardan oluşan üç ya da dört konser veriyoruz. Bu yıl ilk dönemde, iki köçekçe takımını yorumladık. Bu dönemde Hisarbuselik Faslı'nı çalışacağız. CRR'deki konserde koroya kemençeci Kadri Rizeli, kanuni Göksel Baktagel, udi Yurdal Tokçan, neyzen Salih Bilgin, viyolonselci Emrullah Şengüller ve tamburi Özer Özel eşlik edecek.
Beş şair, yedi eser
Konserde seslendirilecek eserler için hangi şairlerin dizeleri esin kaynağınız oldu?
Atilla İlhan'ın 'Ayrılık da Sevdaya Dair' başlıklı beş şiiri, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 'Söyle Sevda İçinde Türkümüzü, ' Eşref Denizhan'ın 'Deniz Feneri,' adlı şiirleri saz eseri formundaki çalışmalarda güfte olarak yer alıyor. Bir eserde de Ahmed Haşim'in 'Yarı Yol'u esin kaynağı oldu.
Eserlerin makam ya da form açısından belli bir teması var mı?
Bunlar Türk Müziği formları arasında geçişlerle örülen deneysel çalışmalar. Ege'yle ilgili olanı 14 dakikalık, Atilla İlhan'ın şiirlerinden yola çıktığım ise 17 dakikalık bir eser. Saz semaisi, peşrev gibi belli bir isim takmak mümkün değil. Klasik formlar ve kültürler arasındaki gel gitler eserlere özgün şeklini veriyor. Bir de edebiyat açılımı, serbest veznin verdiği özgürlüğün kullanımı var. Toplam yedi eser seslendirilecek.
Şiir bestelemek, söz ve müziğin mükemmel uyumunu yakalama açısından besteciyi zorlayan bir tercih. Mesela, Nazım Hikmet'in birçok şiiri prozodi hatasıyla dolu bestelerde tepe tepe kullanıldı. Siz bu zorluğu nasıl aştınız, Klasik Türk Müziği esneklik sağlıyor mu?
Sözü sese dönüştürme açısından müzik türleri arasında fark yok bence. Besteci sözün müziğini yakalayabiliyorsa, Türkçe'ye ve formlara hakimse, eserini hatalardan arındırabiliyor. Besteciler eskiden aruzla yazılan şiirde 'altı hane zemin, altı ölçü nakarat, arasına terennüm sıkıştırılmalı' gibi hesap yapmak, şablonlar hazırlamak zorundaydı. Şimdi konuşur gibi yazılan şiire, aynı akıcılıkta müzik yazmak gerekiyor. Bu da ciddi bir teknik bilgi gerektiriyor. Ben, sözün özgürlüğünde kaybolmayan, klasik ekolden uzaklaşmayan deneysel çalışmalar yapıyorum.
Hilmi Yavuz'un şiirleri üzerine yazdığınız eserleri ‘Sevda Derinlerdedir’ adlı bir CD'de toplamıştınız ve İnci Çayırlı seslendirmişti. Yakın gelecekte, böyle bir proje var mı?
CRR'deki konser kaydedilecek. Eğer yorum beğenilirse, kitap - CD olarak yayımlanma olasılığı var. Belki bazı eserlerin kayıtları stüdyoda yeniden yapılır. Leonidas Asteris'le bir başka projemiz, Bizans yazısıyla yazılan ve eski defterlerde kalan eserlerin transkripsiyonlarını yapmak ve mümkünse seslendirmek. Başarılı olduğumuza inanırsak, bu çalışmalar yayımlanabilir.
Konserin bilet fiyatları 1.5 milyon-1 milyon TL. olarak belirlenmiş. Tel: (0212) 232 98 30