Güncelleme Tarihi:
ABD-Suriye ilişkileri bir süredir yumuşamaya başlamıştı. Başkan Barack Obama’nın diyalog politikası çerçevesinde iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde adımlar atılmış hatta ABD’nin Şam’a büyükelçi göndermesine karar verilmişti.
Beyaz Saray’ın bu kararı almasının en önemli nedeni, Başkan Obama’nın dış politika ajandasının en üst sıradaki maddelerinden biri olan Ortadoğu’da barış ve istikrar için Suriye’yle diyalog kurulmasının çok önemli olduğu yönündeki inanç.
Suriye’nin İran-Hamas-Hizbullah cephesinden ayrılıp ABD’nin tarafına geçmesi özellikle İran’ın nükleer çabalarının önlenmesi adına büyük önem taşıyor. Dahası ABD’nin bölgedeki istihbarat kaynaklarının artırılması adına da Suriye’yle barış sağlanması kritik.
Beyaz Saray'ın Suriye’ye yeni büyükelçi olarak atanmasına karar verdiği Robert Ford, ismi henüz Senato’nun tamamı tarafından onaylanmadığı için bu ülkedeki görevine başlamadı. Bazı senatörler, Suriye’nin niyetlerinden şüphe duydukları için Ford’un Şam’a gönderilmesini ve geniş anlamda Suriye'yle ilişkilerin yakınlaşmasını onaylamakta gönülsüz davranıyor.
"SURİYE YÜZÜMÜZE TÜKÜRDÜ"
ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jeffrey Feltman’ın dün Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde karşı karşıya kaldığı eleştiriler de buna işaret ediyor.
Reuters’ın haberine göre komitenin Cumhuriyetçi üyelerinden Dan Burton dünkü toplantıda Feltman’ı topa tuttu. Burton, Suriye’nin bugüne kadar ABD’ye ve müttefiklerine yaptığı düşmanca hareketleri sayarak, “Bu resmen Suriye’nin yüzümüze tükürmesi anlamına geliyor” dedi.
Komitenin Demokrat Parti’li üyelerinden Eliot Engel de Feltman’a ağır eleştiriler yöneltti. Engel, “Belli bir Suriye politikamız var mı ve bu ülkemizin öncelikli çıkarlarına yönelik mi?” sorularını yönelterek Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı daha sert bir tavır takınılmasını istedi.
GERGİNLİKTEN SURİYE KAZANIYOR
Bu arada bir kısım analistler bu gerginliğin Suriye’nin çıkarına olduğuna inanıyor.
Lübnan’ın önde gelen gazetelerinden Daily Star’ın yorumcusu Michael Young, Washington’da yaşanan fikir ayrılıklarının Suriye’yi avantajlı bir konuma getirdiğini ifade etti. Şam’la diyalog kurulmasına destek verenler ve karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşanırken ortaya çıkan iktidar boşluğunun sadece Suriye’ye değil İran’a da bir manevra alanı yarattığını belirten Young, dolayısıyla Esad hükümetinin Hizbullah’la ilişkilerinde değişikliğe gitmeye gerek görmediğini savundu.
SAVAŞ SÖZ KONUSU MU?
Bu arada Feltman, Dış İlişkiler Komitesi’nde Engel’e verdiği cevapta Hizbullah’a balistik füze aktarımını önlemek için “bütün araçların kullanılacağını” söyledi. Bu da askeri operasyon ihtimalinin söz konusu olduğu anlamına geliyor.
Feltman’ın “ABD geçmişte harekete geçebileceğini gösterdi” sözleri de askeri operasyon seçeneğine işaret ediyor. Eğer böyle bir durum söz konusu olursa iki ülke arasındaki ilişkiler düzelmeden yeniden bozulmuş olacak.
ABD’nin şu an için müdahalede bulunmak yerine “uyarılar” göndermesinin sebebi elde Hizbullah’a gerçekten füze sevkıyatı yapıldığıyla ilgili kesin bir bilgi olmaması. Ancak Suriye’nin örgüte silah parçaları, belgeler ve fon aktardığına inanılıyor.
HİZBULLAH YALANLADI AMA
Hizbullah’ın genel sekreter yardımcısı Şeyh Naim Kasım, geçen hafta El Şark el Avsat gazetesine verdiği röportajda İsrail’in bu iddialarının ABD’yle ilişkilerinin bozulmasını ve elindeki nükleer silahları örtbas etmek adına gösterilen bir çaba olduğunu söyledi. Ancak Şeyh Kasım, detaylarını açıklamasa da Hizbullah’ın donanım ve mühimmat hazırlığı içinde olduğunu doğruladı.
Daha önce de Lübnan Başbakanı Saad Hariri, ilk olarak İsrail tarafından ortaya atılan iddiaları reddetmiş ve bunun askeri bir operasyon için bahane gibi göründüğünü söylemişti. Hariri, “Bugün Lübnan’ın elinde dev füzeler olduğunu söylemek geçmişte Irak’ın elinde kitle imha silahları olduğunu söylemeye benziyor. İsrail aynı senaryoyu Lübnan için bir kez daha yazmaya çalışıyor” diyerek iddiaları yalanlamıştı.