Güncelleme Tarihi:
ARNAVUTÇA, İtalyanca, İngilizce ve Türkçe’yi ana dili gibi konuşan...
…Fransızca, Almanca ve Slovencesi orta düzeyde olan genç akademisyen Gert Brojka...
İtalya’daki Torino Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 2010’da bitirdiği yüksek lisans tezi için Türk ve Ermeni arşivlerinin yanısıra, Piedmont ve Slovenya gibi üçüncü ülke kaynaklarında bile araştırma yapmış.
Tiranlı akademisyen 300 sayfayı aşan tezini şimdi kitap olarak yayınlamak istiyor, fakat İtalya’daki yayıncıların bir şartı var: Kitabın ismindeki “Ermeni Soykırımı” ifadesi kalmalı.
Bu sözlere hiç de yabancı olmayan Brojka ile İtalya’da yaşadıklarını konuştuk:
Tezinize neden içeriğe daha uygun düşecek bir isim veremediniz?
Tez danışmanım Profesör Giuseppe Rutto bana çok yardımcı oldu. Herhangi bir sınırlama olmadan özgürce araştırma yapmamı sağladı ve büyük bir tutkuyla çalışmamı yönlendirdi. Fakat tezin ismini “Ermeni Soykırımı” koymamı istedi. “Ama profesör, benim bu yönde bir pozisyon almadığımı biliyorsunuz” diye itiraz ettim. “Neden olduğunu sorma, sana söylediğim başlığı yaz” diye cevap verince mecbur kaldım. Hocamın haklı olduğunu sonradan anladım. Başka bir başlık kullansaydım, İtalyan akademik çevrelerinde “inkârcı” diye çarmıha gerilirdim. Zaten şimdi bile hiçbir İtalyan profesör tezimin içeriği nedeniyle beni çalışma gruplarına kabul etmiyor. 1915’i “kapanmış bir mesele” olarak görüyorlar.
KAZANSALAR ANADOLU KARABAĞ OLURDU
Çalışmanız sonucunda 1915 hakkında vardığınız sonuç nedir?
Tüm okuyucularınızın anlayabileceği bir dille özetleyeyim: Herşey, Osmanlı’nın Ruslara yenilmesi sonucu 1774’te imzaladığı ve ilk kez doğrudan dış müdahalelere açık hale geldiği Küçük Kaynarca Antlaşması ile başladı. 1789 Fransız Devrimi ile milliyetçilik akımı çok kültürlü Osmanlı’ya ağır ağır girince millet sistemi çöktü, çöktürüldü. Artık bundan sonrası, Osmanlı dâhilindeki etnik grupların hayatta kalma savaşıydı. Herkes saldırgan ve herkes kurbandı. Türkler, 900 yıldır beraber yaşadıkları Hristiyanların (Yunanlardan başlayarak) bir bir düşmanları haline geldiğini gördüler. 1915’te yaşananlar bu bağlamda değerlendirilmeli. O gün Ermeniler kazansaydı, bugün Anadolu belki de ikinci bir Dağlık Karabağ olurdu. Buna “Ermeni soykırımı” demek için daha çok kanıt ve araştırma gerekiyor.
Ama Fransa’daki yasa onaylanırsa artık belki tüm AB’de bir akademisyen olarak bile resmen buna zorlanacaksınız?
Tezime isim verirken zaten zorlandım, şimdi kitap çıkaracakken de zorlanıyorum. Fransız hükümetinin yaptığı utanmazca bir şey. Üstelik College de France’ın Osmanlı Araştırmaları Bölümü başkanı Gilles Veinstein bile “soykırım tezini” kanıtlayacak belge olmadığını söylerken... Beni İtalya’da “Türk dostu” olmakla suçluyorlar. Bunu elbette bir hakaret olarak görmem ama ben Türkleri sevdiğimden değil, hakikati sevdiğimden bunları söylüyorum.
Şimdi ne yapacaksınız?
Tezim tepki çekse bile derece aldı ve İtalya’da “yarı doktora” olarak kabul ediliyor. Bu çalışmanın üstüne yaklaşık 2 yıldır ilgili kaynakları okumaya devam ediyorum. 1915 hakkında, öncesi ve sonrasıyla ilgili eleştirel bir historiyografi çalışması yapıyorum. Bunu da kitap olarak yayınlamak istiyorum, fakat İtalya’da bu hemen hemen imkânsız. Bu çalışmada basit bir soru-cevap formunda soykırım tezinin çelişkilerini deşifre ediyorum.
NEDEN SADECE ERMENİLER KURBAN SAYILIYOR
Nasıl çelişkiler?
Üç örnek vereyim: 1) Osmanlıların 1.5 milyon Ermeni’yi öldürdüğünü savunuyorlar. İtalyan Savunma Bakanlığı arşivlerine göre o dönemde Anadolu’da 4 milyon sivil öldü, bunun 2.5 milyonu Müslüman’dı. Neden sadece Ermeniler kurban olarak sunuluyor? 2) Ermeniler Osmanlı’ya karşı 1915 nisanında Van’da silaha sarılmalarının nefsi müdafaa olduğunu iddia ediyorlar ama kendi kitaplarında Van’da kazdıkları hendeklerin, yaptıkları siperlerin fotoğrafları var. Nasıl oldu da sözde “Türk askerinin Ermeni kadınları taciz etmesi üzerine” 20 dakika içinde bunca hazırlık yapıp silah buldular? 3) 31 Mart Vakası diye anılan 1909’daki İslamcı karşı devrim, nasıl olur da birkaç gün içinde Adana’da Ermenilerin katledilmesine neden olur? Birçok tarihçi, o günden bir önceki cuma günü, Adana’daki en büyük caminin kapısına hayvan pisliği sürülmesi ve “Ermeni Kilikya Krallığı geri döndü, kayserimiz geliyor” diye şarkılar söylenip kentli Ermenilere silah dağıtılması gibi eylemleri neden unutmuş gibidir?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önce 1914’ün tartışılması gerektiğini söyledi. Ne dersiniz?
Doğru, hatta daha da geriye gidilmeli. Soru sormaya devam edeyim: Neden Türkler 900 yıldır beraber yaşadıkları Hristiyanlarla bir anda savaşmaya başlasın? Osmanlı iç savaşının bir tarihi arka planı vardı. 1890’lardan Ermeni kaynaklarını incelediğimde, Osmanlılara kurulan komployu gördüm. Ermeniler 1861’de Lübnan’da ayaklanarak Fransız koruması istediler (Kırım Savaşı’nın ardından 1856’da Fransa Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü garanti etmişti). Bulgaristan katliamından sonra Rus ilhamlı benzer terörist taktikleri Ermeni milliyetçiler de benimsedi. Bab-ı Ali protestolarını düzenleyebilecek kadar etkin, İkinci Abdülhamid’e suikaste girişebilecek kadar radikal, devrimin ardından Jön Türklerle anlaşma yapabilecek kadar pragmatik, bir Müslümana asla güvenmeyecekleri için bu anlaşmayı umursamayacak kadar fanatiktiler.
Peki, neden Ermeniler, Türklere bir anda düşman olsunlar ki?
Balkanların Osmanlı’dan kopuşu 1860’dan itibaren Ermeni milliyetçilere ilham verdi. 1862 Zeytun ayaklanmasıyla cemaatlerini Millet-i Sadıka olmaktan çıkarıp, Osmanlı içinde dış güçlerin beşinci kolu haline getirmeye çalıştılar. 1878 sınırlarını geri almaktan başka bir şey istemediğini sandığım Enver Paşa Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde Ermeniler askere gitmeyi reddetti. Kaçak asker sayısı 250 bine çıktı. Oysa 1912-1913’teki Balkan savaşında 1856’dan beri ilk kez Ermenilerin çoğu “bedelli asker” olmayıp Osmanlı ordusunda savaşmıştı. Balkan savaşlarında Bulgar ordularında da Osmanlılara karşı savaşan Andranik Ozanyan gibi Ermeni komutanlar vardı. Bu şartlarda girilen Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi için yeterince askeri olmayan İngilizler Osmanlılara karşı Ermenileri ve Arapları kullanmayı tasarladı. İngiliz istihbaratı bu amaçla modern tarihin ilk etkin savaş propagandasına başladı. Anadolu’nun işgali sırasında Fransa da Ermenilerden yararlandı, bundan önce Çarlık Rusyası da... Hatta Kafkas cephesinde Ermeniler Ruslara destek vermeseydi, geniş Rus toprakları Osmanlı’nın eline geçebilirdi. Bu konjonktür, Ermeni elitinin neden aniden ayrılıkçı/işbirlikçi haline geldiğini açıklıyor. Türklerin aldığı tehcir kararının ırkçılık ve nefretten değil, o gün için meşru sayılan idari kaygılardan kaynaklandığını da...
Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Şefi Emre KIZILKAYA’nın iletişim bilgileri ve bloğuna http://about.me/emrekizilkaya adresinden ulaşılabilir. Gert BROJKA’ya http://independent.academia.edu/GertBrojka adresinden ulaşılabilir.