Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2004 00:00
Türkiye'de sosyalizmin yaşayan efsanelerinden Prof. Dr. Sadun Aren, arkadaşımız Yener Süsoy'a SSCB'nin çökmesinden hapishane anılarına kadar her konuda düşüncelerini anlattı. Prof. Aren, Sovyetler Birliği deneyiminde pek çok yanlış olduğu kanısında.- Çok hatalar yaptık ama, en önemlisi Sovyetler Birliği'nin böyle çökeceğini ve tam bir çöküş olacağını düşünmemiş olmamızdır. 1 Mayıs 1989'da ‘‘Marksizm ve Gelecek’’ dergisinin yazarları olarak Moskova’da bulunuyorduk. Bizi davet eden akademinin başkanı Kazimir herhalde Politbüro üyesiydi, onunla bir anlaşma imzaladık. Anlaşmada gelecek 5 yıl içinde karşılıklı olarak birbirimize nasıl insan göndereceğimiz, bunların nasıl ağırlanacağı, paralarının kim tarafından ödeneceği gibi hususlar vardı. O tarihten 4 ay sonra Sovyetler Birliği çöktü, demek ki onlar bile işin farkında değillerdi. Şimdi anlıyoruz ki, Sovyetler Birliği yanlış bir adımmış, bana göre erken doğummuş. Adeta toplum mühendisliği yapılmış, Marksizmden ‘‘İnsanların bilinci, içinde yaşadıkları dünyanın maddi koşullarından gelir’’i almışlar. ‘‘O halde bunları değiştirirsek insanların düşüncesini de değiştiririz’’ deyip üretim araçlarını kamulaştırmışlar. Gorbaçov'u bir kurtarıcı olarak görüyorum, ama ömrü vefa etmedi. Bazı yerlerde Türk halkından bile geri olan köylü bir milletin sosyalizm gibi insanlığın en yüksek aşamasını kurup yürüteceğini düşünmekle hata ettik. Sovyet enkazının içinden ne barış çıktı, ne özgürlük, ne de eşitlik, bir şey çıkmadı.Alparslan Türkeş’le aynı koğuşta yattık- Ben 1982'de Askeri Dil Okulu'nda birkaç ay Alparslan Türkeş'le beraber kaldım. Akşamları müştereken televizyon seyrederdik, ‘‘5'i Bir Yerdeler’’ ekrana çıkınca çok kızardı, hemen kalkıp odasına giderdi. Bazen de bahçede beraber dolaşıp konuştuğumuz olurdu. Anayasa oylanmasından önceki bir konuşmamızda bana ‘‘Sadun Bey, siz de benim gibi taraftarlarınıza hayır demeleri için
haber gönderin’’ dedi. ‘‘Zaten bizim arkadaşlar vermez’’ dedim. O biraz menfi bir şey çıkar diye ümit ediyordu. İşçi sınıfı öldü, yaşasın çalışanlar- Yıkılan sosyalizm değildir, sosyalizmi gerçekleştirmenin bir yolu yıkılmıştır. Sosyalizm, insan aklının soyut bir icadı değildir, gerçek yaşamın, onun içinde sürdürülen mücadelelerle biçimlenen somut bir ürünüdür. İşçi sınıfı da nitelik değiştirmekte, elleri nasırlı değil artık, hatta işçi sınıfı değil, çalışanlar demek lazım. Asıl olan özgürlükte eşitliktir, çok özgürseniz eşitsiniz demektir. Sosyalizm bir anlamda hep ütopya olarak kalacak, ona yaklaştıkça uzaklaşacağız. Kendi kendisini yok eden bir gelişme asla olamaz, gittikçe daha iyi olacaktır.
button