Güncelleme Tarihi:
Toplumsal hareketlerin sosyal medya üzerinden örgütlenmesi ilk ne zaman başladı?
- Sosyal medya örgütlenmelerinin ilk nüvesi Amerika’daki ‘Occupy Wall Street”, İspanya’daki ‘Indignados’ (Öfkeliler) ve Arap Baharı hareketlerinde atıldı. İnsanlar ana akım medyadan artık haber alamadıklarını düşünüyorlar ve bu şekilde gerçek enformasyon akışını sağlıyorlar. Zaten Gezi Parkı’nda insanlarla yaptığım görüşmeler sonucunda şunu anladım ki, ana akım medyanın eylemleri göstermemesine kızıp, sosyal medyadan haber alıp parka gelen de çoktu. Polis belki Gezi Parkı’na ilk müdahale ettiğinde “50 kişinin çadırını yakarız, bu iş biter” diye düşündü ama bu düşünce sosyal medya öncesi dönemin düşüncesi. O 50 kişinin Twitter ve Facebook’ta binlerce arkadaşı var ve oradan herkes her şeyi haber alabilir.
Sosyal medya üzerinden örgütlenmiş diğer toplumsal hareketlerle Gezi Parkı direnişi arasında ne gibi benzerlik ver farklılıklar var?
- Gezi hiçbiri değil. Tahrir’de bir otokrasiye karşı çıkış vardı, Occupy Wall Street de daha küçük bir oluşumdu. Gezi Parkı eylemlerine katılanların çok kendine özgü yapıları var; otoriterleşmeye karşı duyulan ortak tepki, hareketin kendiliğinden organize olması, medyaya ve polisin tavrına ortak kızgınlık; Gezi’ye özgü özellikler. Ama arada benzerlikler de var tabii. Kamusal alana sahip çıkma, dayanışma ruhu, her şeyin parayla satın alındığı dünyanın çok dışında, paranın önemli olmadığı bir ortam.
Gezi Parkı eylemcilerinin haberleşmesinde Twitter Facebook’tan daha etkili bir araç oldu. Bunun sebebi nedir?
- İran’da 2009’daki seçimlerden sonra halk protesto için sokaklara çıktığında buna ‘Twitter devrimi’ denmişti ama buna itiraz edenler de oldu. Şimdi Türkiye’de yaşanan şey ise gerçekten ‘Twitter devrimi’ olmuş. İnsanlar Facebook’u bu anlamda daha az kullanıyor çünkü orada belki iş arkadaşı var, akrabası var, patronu var. Çok daha heterojen bir alan, tek bir kişiyle konuşamıyor.
Başbakan Erdoğan Twitter’ı ‘bela’ olarak niteledi… Sizce Twitter hükümetler için ‘bela’ olabilir mi?
- Başbakan Twitter’a ‘bela’ dedi ama Twitter’ı AK Partililer de kullanıyor. Cumhurbaşkanı da Twitter’da aktif. Sosyal medya Türkiye’de sadece bir kesimin kullandığı bir araç değil. Ayrıca bu olaylardan sonra sosyal medya kullanımında kesin büyük artış olacak. Mısır’da iki katına çıkmıştı. Türkiye’de de çok sayıda insan artık haber alabilmek için Twitter hesabı açıyor.
Sosyal medya üzerine ‘düzenleme’ adı altında kısıtlamalar getirileceği söyleniyor. Bu uygulama nasıl olabilir?
- Bu düzenleme çok çeşitli olabilir ama önemli olan ifade özgürlüğünün korunması ve sosyal medya ile TV arasındaki farkların unutulmaması. Birçok ülkede sosyal medya ‘kişisel’ iletişim olarak görülür, yani Twitter’dan yazılan şeye sanki televizyondan yazılmış gibi muamele yapılmaz. “İstemiyorsanız bakmayın” ya da “bloklayın” denir. Tabii gerçekten şiddete doğrudan teşvik varsa bu yasal olarak engellenebilir ama bu teşvikin her an gerçekleşmesi mümkün bir durum olması gerekir. Yoksa her şikâyet ya da siyasi düşünce yargılanır hale gelirse Türkiye’de fikir özgürlüğü için geri adım olur. Sosyal medyanın yasaklanması diye bir şey olamaz çünkü Twitter’ı kapatırlarsa ‘miwitter’ çıkar. İnternetin fişini çekme ve Twitter’ı kapatma olasılığı da yok çünkü o zaman Kuzey Kore olursunuz.
Sosyal medya üzerinden insanları fişlemek mümkün mü?
- Sosyal medya devlet tarafından ‘en büyük birader’ haline getirilebilir tabii, yapısı buna çok uygun. ABD’de patlayan skandalda bunu görüyoruz. Uygar ülkelerin bu tür vatandaş gözetlemeye karşı kendi içlerinde mutlaka düzenleme yapması gerekiyor.