Sosyal medya tariflerine dikkat! 'Glütensiz diyet' fayda değil zarar

Şeker yerine hurma, bal, tahin... Her şeye biraz yulaf, mutlaka frambuazlı yoğurt ve olmazsa olmaz glütensiz tarifler... Bunlar sosyal medyadaki diyet tariflerinin vazgeçilmez besin ögeleri. Ancak sürekli gördüğümüz bu hızlı tarifler gerçekte ne kadar sağlıklı? İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, içerik olarak sağlıklı olsalar dahi bu yiyeceklerin de beyaz un ve şeker ile aynı kalorilere sahip olduğunu belirterek uyardı. Kaya ayrıca yine son yıllarda çok popülerleşen “glütensiz beslenme” furyasına da dikkat çekerek, şu uyarıları yaptı:

ZEHİR DEĞİL PROTEİN

“British Medical Jorunal’da yayınlanan önemli bir araştırmada 26 yıl boyunca gözlemlenen, 100 binden fazla kişinin beslenmesi ve sağlık verilerinin değerlendirildiği bir analizde en fazla glüten tüketen grupta, en az tüketenlere göre kalp krizi geçirme riskinin bir yılda yüzde 25 daha az olduğu ortaya çıktı. Glüten zehir değil tahıllar içerisinde bulunan bir proteindir. Eğer tanısı konulmuş bir hastalığınız yoksa glütensiz diyet sağlığımıza yarardan çok zarar verecektir. Ayrıca glütensiz ürünlere bu kadar rağbet gösterilmesi gerçekten hastalığı nedeniyle glütensiz beslenmek zorunda kalan insanlara da zarar veriyor. Ürün fiyatları artıyor ve hastalar glütensiz ürünlere ulaşmakta güçlük çekiyor.”

FAZLA MEYVE İNSÜLİN DİRENCİNİ ARTTIRIR

Dr. Kaya, sağlıklı yiyeceklerin de porsiyonuna dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor: “Sağlıklı beslenmek için yapılan sosyal medya tariflerinde daha çok yulaf, bal, hurma, avokado, chia ve keten tohumu gibi besinler kullanılıyor. Bu yiyecekler içerik olarak sağlıklı olsa da kalori açısından beyaz un ve şeker gibi içeriklerden çok farklı değil. Bu yüzden bu tarifleri de yaparken ve yerken porsiyonlarına dikkat edilmeli. Instagram gibi sosyal mecralarda gördüğümüz tarifler, sağlıklı olsalar da içeriğindeki özellikle meyveler ve yağlarla aldığımız kaloriyi arttırıyor. Bu da kimi kişilerde kilo artışına neden olarak, insülin direnci, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet, obezite ve başka hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden porsiyon kontrolünde her zaman dikkatli olunmalı.”

YEMEK EŞİTTİR HAZDIR

Obezitenin göz ardı edilen davranışsal nedenlerinden birinin de duygusal yeme bozukluğu olduğuna dikkat çeken Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Psikiyatri Uzmanı Dr. Naila Nabiyeva ise şunları söyledi: “Kişi olumsuz duygularını gidermek için yemeğe yönelir. Bir nevi yemek eşittir mutluluk, yemek eşittir hazdır. Obezite cerrahisi ile zayıflayan hastaların önemli bir bölümü, zamanla eski kilosuna döner. Bunun nedeni yeme alışkanlıklarının değişmemesi. Bu tür ameliyat geçirecek kişilerin mutlaka psikiyatr, beslenme uzmanı ve genel cerrah ile birlikte çalışması ve yeme bozukluğunun değerlendirilmesi gerekiyor. Yeme bozukluğu olan bireylerde temelde düşük benlik saygısı ve olumsuz beden algısı yer almaktadır. Kişi takıntılı bir şekilde zayıflamak için uğraşırken sürekli olarak kendi bedenini arkadaşları, yakın çevresi, sosyal medyada gördüğü ‘influencer’ler ile kıyaslar. Sürekli kaygı içindedir. Yeme bozukluğu olan bireylerdeki olumsuz beden algısının temelinde ise toplumsal, kültürel ve ekonomik baskı vardır. Kadınların zayıf olmak ve zayıf kalmak için verdiği uğraş birçok sektörün ekonomik olarak ayakta kalmasını da sağlıyor. Buna paradoks olarak yemekler daha da çeşitlendiriliyor. Bu durum karşısında kişinin hayatı sıkı diyetler ve bunu telafi etme davranışları ile geçiyor.”