'Sosyal güvenliği kim bu hale getirdi'

İNSANLAR ACİLE KOŞUYOR
“Bir sosyal güvenlik hakkından yararlanan bir Bağ-Kur’luyu düşünelim. Belli bir süre prim ödemezse ona sağlık hizmeti verilmiyor. Para ödemedi diye bir kişinin sağlık hakkı elinden alınabilir mi? Bugün sağlıktan yararlanmak isteyen sade bir yurttaş hastaneye başvurduğunda 10 ayrı ödemeyle karşı karşıya. İnsanlar ücretsiz olduğu için acil servise koşuyorlar. 80 milyon yaşıyoruz bu ülkede, acile başvuranların sayısı, 1 yılda 110 milyon 915 bin kişi. Demek ki insanlarımız 3 lira, 5 lira ödeyemez durumdalar ve acile başvurmak zorunda kalıyorlar. Yeniden bir sağlık reformu yapmak gerekiyor ama bunu masa başında değil, sağlığın bütün bileşenleriyle bir araya gelip yapmak gerekiyor. Vatandaşın sigorta primini ve vergisini ödedikten sonra sağlıktan yararlanmak için cebinden ödediği paralar var. Bu rakam 2009 yılında 8 milyar TL iken, 2014 yılında 15 milyar TL’ye çıkmıştır.

KUŞOĞLU İLE GÖRÜŞMELİ
1992- 1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü yaptık. Siyasete girdik, doğaldır bizi suçlarlar ‘Kılıçdaroğlu SSK’yı batırdı’ diye. Geçen gün bir açıklama yaptık, ‘Benim emekli olduğum yıl 2 milyar 341 milyon açık vardı. Bugün 21 milyar açık var. Neden?’ Bir sürü açıklama yaptılar. Efendim dolara bağladılar ve benim dönemimde açığın 42 milyar lira olduğu söylediler. Sayın Bakan’a, Plan Bütçe Komisyonu üyemiz Bülent Kuşoğlu ile görüşmesini öneririm. Bir bakan ağzından çıkan rakamı oturup test etmelidir.

YOLSUZLUK BULAMADILAR
Dönemimdeki bütün açıklara bakabiliriz. Üç kurumun (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) bütün açıklarına bakalım; 4 milyar 584 milyon lira. Bu hükümetlerin bütün dönemlerine bakıyorum, 292 milyar 804 milyon lira açık var. Bu açık nereden kaynaklanıyor ve kamuoyuna neden açıklanmıyor. 10 yılımızı incelediler, bir müfettiş ordusu görevlendirdiler. 5 kuruşluk bir yolsuzluk bulamadılar. AK Parti Genel Başkanı’na, Başbakan’a açık ve net meydan okuyorum. Sosyal güvenliği tartışacaksan ben tek başıma geleceğim siz ordunuzla gelin. Kim sosyal güvenliği bu hale getirdi.”

2019'DA İKİ SEÇENEK VAR
Türkiye tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyoruz. 2019’a gideceğimiz süreçte hepimizin oturup düşünmesi lazım. 2019 sürecine girerken iki seçeneğimiz var. Birinci seçenek 12 Eylül, 12 Mart ve 20 Temmuz darbe hukukunun getirdiği düzenlemelerden arınmış demokratik parlamenter sistem. İkinci yol tek adam rejimi. Bunu bir parti meselesi olarak görmek vatana ihanettir.