Sosyal damping

Güncelleme Tarihi:

Sosyal damping
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2004 00:00

GEÇEN perşembe akşamı Turku Şatosu'nun büyük kapısından içeri girerken, Türkiye üzerindeki tartışmanın nerelere kadar gittiğini tahmin etmiyordum.Turku, Finlandiya'nın en eski şehirlerinden biri.Şehir bu yıl, 775'inci yılını kutluyor. Turku Şatosu 1280 yılında kurulmuş. Ama en parlak dönemini 16'ncı yüzyılda yaşamış.Dünya Gazete Endüstrileri Forumu'nun (WEF) Yönetim Kurulu toplantısı işte bu şatonun salonlarından birinde verilen yemekle başlıyor.Yemekte dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen 16 gazete yöneticisi var.Bu yemekte aynı zamanda, aramızdan birinin yeni görevini kutlayacağız.WEF'in yeni başkanı George Brock, İngiltere'nin en önemli gazetelerinden Times'ın cumartesi günleri yayınlanan edisyonu Saturday Times'ın başına getirildi.Uçak bağlantım yüzünden yemeğe biraz geç katılıyorum.ALKIŞLARIN NEDENİSalondan içeri girdiğimde yönetim kurulundaki arkadaşlarım alkışlamaya başlıyor.Herkesin yüzünde bir gülümseme var.Çünkü ben girdiğim sırada Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konuşuluyormuş.Neredeyse bütün yemek boyunca hep Türkiye konuşuldu.Yemekte bir misafir konuşmacı var.Turku Üniversitesi Jean Monnet Enstitüsü'nün AB konularındaki uzmanı Profesör Esko Antola konuşuyor.PROFESÖRÜN UNUTTUĞUOnun konuşmasının iki ana teması var.Birincisi Avrupa Birliği ekonomilerinin durağanlığı."Finlandiya, İspanya ve İngiltere dışında bütün ekonomiler durgun" diyor.Tabii ikinci konu Avrupa'nın genişlemesi ve Türkiye.Prof. Antola, "Türkiye bize çok uzak. O nedenle bu tartışma bizi çok ilgilendirmiyor. Ama bana göre AB'nin Türkiye'den önce Ukrayna'yı alması gerekir" diyor.Finli profesör, Türkiye'nin uzak olduğunu söylüyor, ama unuttuğu bir şey var.İstanbul'un Brüksel'e uzaklığı, Helsinki'nin Brüksel'e uzaklığı ile aşağı yukarı aynı.Helsinki'den Paris'e geçiyorum.Orada da Dünya Yayıncılar Birliği'nin (WAN) İcra Kurulu toplantısı var.Yani buradaki toplantı dünyanın önde gelen medya sahiplerini bir araya getiriyor.Yönetim Kurulu Başkanımız Aydın Doğan, İcra Kurulu Başkan Yardımcılığı'na seçilmişti.Hem Turku'da hem Paris'te, haziran ayında İstanbul'da yapılan WAN toplantısının çok başarılı geçtiği vurgulanıyor.Dört gündür Avrupa gazetelerini dikkatle izliyorum.Avrupa gerçekten Türkiye'yi konuşuyor.Bu bir taraftan çok iyi.EDİTÖRLERİN TERCİHİAma düşünmemiz gereken bir başka nokta daha var.İstanbul'da yaptığımız sohbet sırasında Verheugen bize endişesini dile getirmişti.Önümüzdeki yıl Avrupa Anayasası üye ülkelerde referanduma sunulacak.Türkiye ile müzakerelere yılbaşında hemen başlanırsa, bu referandumların Türkiye referandumu haline dönüşmesi riski var.Verheugen'in bu endişesi haklı çıkacağa benziyor.Çünkü özellikle Fransız basınında daha şimdiden bu risk açıkça gözleniyor.Turku Şatosu'nda bir şey dikkatimi çekti.Neredeyse bütün gazete editörleri, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasından yana görünüyor.Avrupalı entelektüellerin çoğu bu düşüncede.GÜNDEM TÜRKİYEAma ücretli kesimde durum farklı. Özellikle işçi ve memur kuruluşlarında yeni bir kavram üretmişler."Sosyal Damping..."Türkiye'nin AB'ye girmesiyle birlikte genç ve büyük nüfusun Avrupa emek pazarında ücretlerin düşmesine yol açacağı sanılıyor.Yani Türklerin Avrupa'da ücretlerde damping yapması bekleniyor.En çok konuşulan ikinci konu ise Türkiye'nin nüfusu.En geç 2020'den itibaren Türkiye'nin 80-90 milyonu bulan nüfusuyla Avrupa Parlamentosu'nda yüzde 15 ile en ağırlıklı grubu oluşturacağı hesaplanıyor.Kısaca, Türkiye'de bazıları anlamasa da, dünya şu an Türkiye'yi konuşuyor.Daha uzun süre de konuşacak...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!