Güncelleme Tarihi:
Konser, festival biletleri derken, hurriyet.com.tr, şanslı okurlarına şimdi de kitap armağan ediyor.
Türkiye’nin en önemli yayınevlerinden Doğan Kitap ile yaptığımız işbirliği sonucu hürriyet.com.tr okurları kitap kazanma şansı yakalıyor. Her hafta birbirinden değerli yazarların, satış rekoru kıran kitaplarından birini kazanmak için tek yapmanız gereken sizlere sorduğumuz soruya doğu yanıt vermek olacak.
Yılmaz Karakoyunlu'nun kitabını kazanmak için tek yapmanız gereken sorduğumuz soruya doğru yanıt vermeniz. Doğru cevaplayanlar arasında 1’inci, 10'uncu, 50'nci, 100'üncü, 200'üncü, 250'nci, 300'üncü, 400'üncü, 450'nci, 500’üncü, 600'üncü, 650'nci, 700'üncü, 800'üncü, 850'nci, 900'üncü, 950'nci, 1000’inci, 1500'üncü, 2000’inci, olan okuyucular bizden "Mor Kaftanlı Selanik"i kazanacak.
"MOR KAFTANLI SELANİK" İÇİN ÖDÜLLÜ SORU
a) Salkım Hanım’ın Taneleri
b) Serçe Kuşun Sonbaharı
c) Akşam Yemeği
d) Güz Sancısı
KİTAPTAN
Halil bütün dikkatiyle Hasan Hoca’yı dinliyordu. Söyledikleri etkiliydi ama teselli edecek hiçbir ifade yoktu. Hasan Hoca’nın bilerek bu konuyu uzak tutmasına bir anlam veremiyordu:
— Bizi nasıl karşılayacaklar, bir fikriniz var mı?
Doğrusu Hasan Hoca’nın bir fikri yoktu. Aksine içini kemiren endişeleri vardı. Ne olduğu bilinmeyen ve kestirilemeyen bir yığın endişesi vardı. Halil’in zihnindeyse iki yılan çöreklenmişti. Birincisi Sofia’nın hasreti, ikincisi annesinin sorunuydu. Annesi şöyle etraflıca konuşabilecek kadar Türkçe bilmiyordu. Gidecekleri yerde nasıl anlaşacaktı? Dilini bilmedikleri bir kentin içinde ayakta kalmaya nasıl dayanacaklar, nasıl çalışacaklardı? Hasan Hoca, Halil’in duygularının derinliğindeki sıkıntıyı kestirmişti. Onu teselli edecek birkaç şey söylemeyi gerekli gördü:
— İnsanın anayurdu doğduğu, büyüdüğü yerdir. Bahçesinde suladığın çiçekler, komşu eriklerini çaldığın heyecanlı sabırsızlık, hatta sıkıştığında ağaç dibine işediğin arsalar… Hepsinin vatan dediğin toprağın hayatına sinmiş değerleri vardır.
Halil, Hasan Hoca’nın konuşmasından cesaret aldı:
— Ürkmüyor musun?
— Buralara alışmaya bakın. Artık bizim için başka vatan yok… Havasını suyunu sevmen gerekmez. Çalış, ekmeğini çıkar; göreceksin, bu ıssız ve yabancı toprağın her yerinde, hatta her şeyinde bir hatıran olacak. İşte o zaman yeni bir anayurdun var demektir.
Halil, tesellisi zor bulunur bir derdin yükünü omuzlarından atacak olgunlukta değildi. Yorgo’nun sözleri kulaklarında çınlıyordu. Söyledikleri belki küfür kadar ağırdı ama bir gerçeğin payını da taşıyordu. Önce bir kahkaha patlatmış, sonra da zehrini kusmuştu:
“Doğmadığın, büyümediğin bir toprakta hiçsin demektir. Unutma, vatan denince aklına bu topraklar gelecek. Yalnız senin değil, yedi ceddinin ve üç dölünün ruhunda bir vatan özlemi kıvranacak…”
YILMAZ KARAKOYUNLU HAKKINDA
Yılmaz Karakoyunlu, öğretmen bir anne ile avukat bir babanın oğlu olarak 1936’da İstanbul’da doğdu. Liseyi Diyarbakır’da okudu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra (1960) bir bankada müfettiş yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 1963’te müfettiş oldu ve üç yıl sonra Devlet Planlama Teşkilatı’na girdi. Lisansüstü öğrenimi için ABD’ye gönderildi (1969), doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı. Sabancı Holding’de, Kanal D televizyonunda ve Tekstilbank’ta çalıştı. Daha sonra Anavatan Partisi’nden İstanbul milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Tiyatro Yazarları Derneği üyesi olan Karakoyunlu, Sabah gazetesinde köşe yazıları da yazdı.
Cumhuriyet tarihinin siyasi ve toplumsal olaylarını ele alan romanlarıyla tanınan Karakoyunlu, ilk romanı Salkım Hanım’ın Taneleri’nde (1990, Yunus Nadi Roman
Ödülü) İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul’daki ticaret sermayesinin el değiştirmesini, bu süreçteki ahlaki ve kültürel yozlaşmayı ve Varlık Vergisi uygulamalarıyla güç duruma düşen azınlıkların dramını işliyordu. Üç Aliler Divanı’nda (1991, Türkiye Yazarlar Birliği En İyi Tarihi Roman Ödülü) Atatürk’e Mor Kaftanlı Selanik Bir Mübadele Romanı / Yılmaz Karakoyunlu yapılan İzmir suikastını ve Cumhuriyet’in kurucu kadrolarıyla İttihatçılar arasındaki hesaplaşmayı romanlaştırdı. Güz Sancısı’nda (1992, Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü) İstanbul’da 1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül Olayları’nı ele aldı. Çiçekli Mumlar Sokağı’nda (2000) İşgal yıllarında İstanbul’a gelen Batumlu göçmenlerin Kurtuluş Savaşı’na katkılarını, 2004’te çıkan Yorgun Mayıs Kısrakları’nda ise Adnan Menderes, Yahya Kemal ve Nâzım Hikmet gibi bellibaşlı kişiler çevresinde Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından 1960’a kadar uzanan dönemi ele aldı. 2010’da çıkan Serçe Kuşun Sonbaharı’nda Şeyh Bedreddin ve çevresini döneminin tarihsel, dinsel ve toplumsal koşullarında işledi.
Ödülleri
1992 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü (Güz Sancısı)
1991 Türkiye Yazarlar Birliği “En İyi Tarihi Roman” Ödülü (Üç Aliler Divanı)
1990 Yunus Nadi Roman Ödülü (Salkım Hanım’ın Taneleri)
Doğan Kitap tarafından yayımlanan eserleri
Perîze, Ezan Vakti Beethoven / 2005
Yorgun Mayıs Kısrakları / 2004
Rubâîler / 2002
Salkım Hanım’ın Taneleri / 2000
Üç Aliler Divanı / 2000
Güz Sancısı / 2000
Mevsimler Eskidi Biraz / 2000
Çiçekli Mumlar Sokağı / 2000
Serçe Kuşun Sonbaharı / Şeyh Bedreddin: Din adamı, isyancı ve âşık / 2010
KATILIM ŞARTLARI
* Cevap gönderen yarışmacıların adını, soyadını, telefon numarasını, e-posta ve açık adreslerini şu linkte çıkan pencereye CEVABI GÖNDER yazması zorunludur.
* Kazanan yarışmacı ödülünü bir başka kişiye devredemez.
* 18 yaşından küçükler yarışmaya katılamaz.
* Bir kereden fazla cevap yollayan okuyucular, kazanma şanslarını artırmaz. İlk gönderdikleri cevap dikkate alınır.
* Kazananlar 6 Aralık Perşembe günühttp://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/ sayfasından duyurulacak.
* Hediye kitaplar posta yoluyla adreslerine yollanacak.
* Soru ya da görüşlerinizi internetkultursanat@hurriyet.com.tr e-posta adresine iletebilirsiniz.