Sorun sadece imam hatipler değil (3)

Güncelleme Tarihi:

Sorun sadece imam hatipler değil (3)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2004 00:00

1967-68 ders yılında Muğla Turgut Reis Lisesi’nde Fransızca öğretmenliği yaptığım sırada Milli Eğitim Bakanlığı hakkımda soruşturma açmıştı. Soruşturma konusu, o sıralar çok moda olan ‘okulda ve derste sol propaganda yapmak’ değildi. Soruşturma nedeni, öğrencilerin ödev ve yazılı káğıtlarını ‘bitişik el yazısı’ ile yazmalarında ısrarlı oluşumdu. Soruşturmada daha başka ipe sapa gelmez sorular da vardı ama ana yemek ‘bitişik el yazısı’ idi.Yazılı savunmamda yazdım, soruşturmaya gelen müfettişe de söyledim: Müfredat programı bitişik el yazısını zorunlu tuttuğu için bu yazıda ısrar ediyordum. Müfredat programında bitişik el yazısı’nın öğrencinin dikkatini güçlendireceği, öğrenciye sabırlı olmayı öğreteceği yazıyordu.Müfettişin müfredat programında yazılanlardan haberi bile yoktu. Savunmam karşısında MEB’nin avukatları da şaşırmıştı. Ama sonunda, soruşturmanın özünden dolayı değil, savunma üslubumdan dolayı uyarı cezası verdiler. Ceza mektubu elime ulaştığı zaman artık TRT Dış Haberler Müdürlüğü’nde çevirmen olarak çalışmaya başlamıştım.Evet, Süleyman Demirel’in başbakanlık yaptığı dönemde müfredat programının buyruklarını yerine getiren bir öğretmen için soruşturma açılmış ve cezalandırılmıştı.* * *Cumhuriyetçi eğitim-öğretim düzenindeki çöküş Demokrat Parti iktidarı ile başladı. 1950 yılında orta iki öğrencisi olduğum için tam beş yıl boyunca bu çöküşün evrelerine tanık oldum. 1950 yılına kadar sadece bir dersten bütünlemeye kalınırdı, bütünleme sınırı üç derse çıktı. Türkçe’den bütünlemeye kalmak yoktu, Türkçe de bütünleme kadrosuna alındı. Ertesi yıl tek dersten borçlu geçmek icat oldu, sonra borç sayısı iki derse çıktı.Tarım ve ticaret gibi dersler sokuldu müfredat programına. Üniversiteye giriş hakkı veren Olgunluk Sınavı’nın ne zaman kaldırıldığını anımsamıyorum, ama lise öğrenim süresi galiba 1955 yılında 4 yıldan 3 yıla indirildi.1957’den önce test sınavı yoktu. Test sınavının değerlendirme ölçütü olarak sisteme girmesi, eğitim ve öğretimin alnına sıkılmış kurşun gibidir. Yapılacak reformda test sınavları mutlaka gözden geçirilmelidir.* * *Köy Enstitüleri’ni bir yana bırakalım. Eğitim sistemine indirilen darbenin en büyüğü, ortaöğretim öğretmen kadrosunun ana kaynağı olan yatılı Eğitim Enstitüleri’nin, Yüksek Teknik Öğretmen okullarının kapatılmasıdır. Eğitim Enstitüleri’nin eğitim süresi dört yıla çıkartılabilir, öğretim koşulları geliştirilebilirdi.Eğitim Enstitüleri’nin kapatılması, cumhuriyet ideolojisine yapılmış bir sabotaj sayılabilir. Eğitim Enstitüleri kapatılarak cumhuriyetçi öğretmenin kaynakları kurutulmuştur.* * *İmam hatip mezunlarına ilk ve ortaöğretimde öğretmenlik hakkı verilerek 1924 yılında başlayan cumhuriyetçi, laik eğitim-öğretim devrimi bilinçli bir şekilde iğdiş edilmiştir. Cumhuriyetçi eğitim-öğretim düzeni katledilirken Milli Eğitim Bakanlığı’nda ABD’li uzman-danışmanlar da var mıydı acaba?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!