Sorular ve cevaplar

Güncelleme Tarihi:

Sorular ve cevaplar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2006 00:09

Vehhabilik hakkında bilgi verir misiniz?

Öner ERAT/ANKARA

Vehhabilik, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Arap yarımadasında 18. asırda Osmanlı’ya karşı ortaya çıkmış dini ve siyasi bir hareket olup Muhammed bin Abdülvehhab (1703-1787) tarafından kurulmuştur. Bu cereyanın taraftarları kendilerine "Muvahhidün" (Tanrı’yı birleyiciler) sıfatını takarlar. Vehhabiliğin kurucusu Muhammed bin Abdülvehhab, 13’üncü yüzyılda yaşamış olan İbn Teymiye’nin fikirlerini benimsemiş; ondan da ileri giderek, doktrinini kabul etmeyen Müslümanları şirkle suçlamaya kadar vardırmıştır. Muhammed bin Abdülvehhab’a göre, kendilerini Müslüman sanan birçok kişi, dindeki hataları dolayısıyla şirke ve küfre düşmüşler, dolayısıyla mürtet olmuşlardır. Bunların malları helal, kanları hederdir.

Vehhabilik doktrinine göre tasavvuf ve tarikat gibi müesseseler İslam’a ters şirk yuvalarıdır. Buralarda evliya olarak tanıtılan kişileri de şeytanın dostları olarak nitelendirirler. Vehhabilik, bir bakıma bir anti tasavvuf akımıdır.

Vehhabiliğe, Türk tarihinde "Haricilik" hareketi olarak bakılmış ve o şekilde isimlendirilmiştir. Davranışlarındaki sertlik, imanlarındaki taassup ve kendi inanışlarında olmayanları küfürle suçlamak bakımlarından Vehhabilik ile Haricilik arasında paralellik kurulmuştur. Bununla birlikte Vehhabiler, amelde İbn Temymiye’nin açıkladığı şekilde Ahmet bin Hanbel’in mezhebini devam ettiren Sünniler olarak görülür.

Vehhabiler, bidattir diye birçok mubah olan şeylere hücum etmişler, yasaklamışlardır. Mesela mevlit toplantıları bunlardan biridir. Ayrıca kabir ziyaretleri hususunda katı bir davranış içerisindedirler.

Vehhabilere göre, Allah’a şirk koşmanın gizli ve manevi olanı da vardır. Riya olarak namaz kılmak bu nevidendir; çünkü bu işler, Allah’tan başkasına gösteriş için yapılmaktadır. Bir kimsenin salih adam gibi görünerek menfaat sağlaması da şirktir.

Tütün ve kahve içmek İbn Abdülvehhab’a göre çirkin ve kötü şeylerdendir. Sigara ve nargile içenlere, sarhoşluk için olduğu gibi kırk değnek vurulurdu. Ancak Vehhabilerin, bugün tütün ve nargile konusundaki yasağı sürdürmedikleri görülmektedir.

Görüldüğü gibi, Vehhabilerin şirk olarak gördükleri bidatlerden çoğu, aslında göreneklerden kaynaklanan ve dinin aslı ile ilgileri bulunmayan davranışlardır. Bunların, insanların psikolojik dünyalarının tabii bir tezahürü olarak görülmeleri gerekir.

Vehhabilerin mezar ziyaretine karşı çıkmaları tamamen mesnetsizdir; çünkü Resulullah, kabir ziyaretinde bulunduğu gibi, ashab ve selef de İslam’ın başlangıcından günümüze kadar kabirleri ziyaret etmişlerdir. Elbette kabirleri tapınılacak makam haline getirmek haramdır. Ancak unutulmamalıdır ki, İslam’da "ameller niyetlere göredir". Hiç kimsenin bir kabri ziyaret sırasında duyulan huşuyu şirk olarak değerlendirmeye hakkı yoktur. Çünkü müminler kime tapılıp ibadet edileceğini bilirler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!