Güncelleme Tarihi:
Cevap: Dinin kurucusu, peygamber değildir. Böyle bir deyimi Kuran kabul etmez. Batılılar, dini, genellikle insan aklının bir ürünü saydıklarından, her dine bir kurucu ararlar. Ve her dini, bir şahsın adına izafe ederek anarlar. Hatta, mesela Hıristiyanlık, bu dinin peygamberi olan Hz.İsa'nın adına bağlanarak isimlendirilmiştir. İslam düşüncesi bu yaklaşımı reddeder. Bu yüzden, bütün büyüklüğüne rağmen Hz. Muhammed, İslam dininin kurucusu değil, gerçek kurucu olan Allah'la, dinin hitap ettiği insanlar arasında bir aracıdır. Elbette, onun aracılığını da Kuran'ın sergilediği mantık içinde düşünmek lazım.
Kuran, Yaratıcı ile yaratılan arasında olan kişileri, nebi (çoğulu: enbiya), resul (çoğulu: rüsül) diye anmaktadır. Bunların ilki haberci, ikincisi de mesaj getiren elçi anlamındadır. Müslümanlar, Hz. Muhammed'i bu anlayışa bağlı olarak Resulullah (Allah'ın Elçisi) Nebiyyullah (Allah'ın Habercisi) ve yine Kuran'ın bir ifadesine dayanarak Hatemülenbiya (Nebilerin Sonuncusu) diye anarlar.
Bu aracılık meselesinde Kuran'ın sergilediği tavır, kendine has bir tavırdır. Kuran'a göre Hz. Peygamber'in aracılığı, insanların Allah'a gidiş konusunda kaderlerine hükmetmek değildir. Kuran'ın tabiriyle, bu aracılık sadece bir tebliğ (mesajı açıklama) keyfiyetinden ibarettir. Hz. Peygamber, bunun ötesinde ne bir yükümlülük ne de bir hak taşımaktadır. Başka bir deyimle, peygamber (Farsça'dan dilimize geçmiş olan bu tabir de haber getiren anlamındadır) yola ışık tutar; fakat yolu yürüyecek olan bizleriz. Peygamber, bizi sırtına alıp götüremeyeceği gibi, yürüdüğümüz yoldan geri dönmemize de sebep olamaz. Biraz daha açık söylersek, Kuran vaftiz ve aforoz kavram ve kurumlarını reddeder. İnsanoğlunun kaderi, başkalarının denetimine verilmemiştir.
Hz. Peygamber'in aracılık rolünün esprisini kavramak için Kuran'ın bazı beyanlarını görmek zorundayız: ‘‘Ey Peygamber! Rabbin tarafından sana indirileni tamamen tebliğ et. Eğer tebliği tam yapmazsan, Allah'ın sana yüklediği elçilik görevini yerine getirmiş olamazsın.’’ (Maide, 67) Bir başka ayet: ‘‘Biz seni onlar üzerinde bir gözcü yapmadık. Sen onlar üzerinde bir vekil de değilsin.’’ (En'am, 107) Bir başka ayet de şöyle: ‘‘Sen, her sevdiğine hidayet veremezsin. Allah dilediği kimseye hidayet verir ve hidayete kavuşacak olanları O, daha iyi bilir.’’ (Kasas, 56)