Güncelleme Tarihi:
Kepezaltı Mahallesi'nde ailesiyle oturan Songül Arslan, 29 Kasım günü yüksek ateş ve halsizlik nedeniyle Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne götürüldü.
Hiçbir test ve tahlil yapılmadan ‘Farenjit’ teşhisi konularak eve gönderilen Songül'ün ateşi düşmeyince, ablası Ayşegül Arslan, ikinci kez aynı hastaneye götürdü. Şurup verilip eve gönderilen Songül'ün ateşinin 39.0 dereceye çıkması üzerine ablası, 30 Kasım günü sabah erkenden Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Soluk alıp vermekte zorlanan Songül'e “Ciğerleri dolmuş” diyerek iğne yapan doktorlar, taburcu etti. 1 Aralık günü yeniden Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürülen ve ayakta durmakta zorlanan Songül Arslan, doktorlar tarafından “Farenjit olmuşsun, bol bol mandalina ye” diyerek yine evine gönderildi. 2 Aralık günü saat 05.00'de durumu ağırlaşan Arslan, yeniden Atatürk Devlet Hastanesi'ne getirildi. Ateşi 39.8 derece ölçülen, tahlilleri yapılıp film çekilen Songül Arslan, hemen yoğun bakım ünitesine alındı. 5 Aralık günü saat 11.40'da ölen Songül Arslan'ın cenazesi ailesine teslim edilirken, “Hastanın ciğerleri tamamen bitmiş” denildi.
"BOL BOL MANDALİNA YE"
5 kez hastaneye götürülen ve domuz gribinden ölen Songül'ün ev kadını annesi Hatice Arslan, “Doktorlar, farenjit teşhisi koydukları Songül'ü hastaneye her götürdüğümüzde, ‘Evde bol bol mandilana ye’ diyerek geri gönderdi” dedi.
Kardeşinin domuz gribinden öldüğünü 5 gün sonra öğrendiğini belirten ve bir firmada sekreter olarak çalışan 29 yaşındaki abla Ayşegül Arslan, “Uçakta ateşli yolcu olduğunda sefer iptal edip, yolcuların evlerinden toplandığı bir ülkede, kardeşim domuz gribinden öldü. Fakat bizler kardeşimin ölümünden 5 gün sonra, ailemizden bir başka kişinin hastalığı için hastaneye gittiğimizde Songül'ün domuz gribinden öldüğünü öğrendik. Ölüm raporuna bakmamıştık, hastanede karşılaştığınız sağlık personeli söyledi” diye konuştu.
“İlgisizlik nedeniyle domuz gribinden ölen kardeşimizin ölümüne neden olan kişiler hakkında dava açacağız” diyen abla Ayşegül Arslan, şunları söyledi:
“Atatürk Devlet Hastanesi'ne 1 Aralık'taki gidişimizde bir saat gözetim altında tuttular. Songül ayakta duramıyordu. O anki sözleri aklımdan çıkmıyor, ‘Artık öleyim de kurtulayım’ diyordu. Kardeşim ateşler içindeyken dahi doktorlar, ‘Bol bol mandalina yesin’ diyerek eve gönderdiler. Bir sonraki gün saat 05.00'de durumu daha da ağırlaşınca hastaneye götürdüğümüzde yoğun bakıma aldılar. Daha sonra da, ‘Hastanın ciğerleri tamamen bitmiş’ diyerek cenazesini verdiler.”
BAŞHEKİM: ÇOK YOĞUN, KASIT ARANMAMALI
Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm.Dr. Kemal Kiraz iddiayla ilgili olarak, “Hastaya yapılan tüm teşhis ve tedaviler kayıt altında. Eğer ailenin kuşkusu var ise resmi kurumlara başvuruda bulunur ve yapılan incelemede tedavi süreci yazılı olarak verilir. Her gün Acil Servis'e binlerce hasta başvurusu oluyor. Bunların çoğu yüksek ateşli hastalığa bağlı başvurudur. Her hastaya yatış yaptırmamız mümkün değil. Hastanemizde hekim sağlık personeli ve ilaç sıkıntısı yok. Adı geçen hasta için kasıt aranmamalı, ancak ölen genç kızımızın yakınlarının üzüntüsüne ortak olmamak elde değil” diye konuştu.