Güncelleme Tarihi:
MHP'NİN GRUP TOPLANTISINDAN KARELER
MHP Grubu, Genel Başkan Devlet Bahçeli başkanlığında toplandı.
3 Kasım 2002 seçimlerinden önce “MHP'siz hükümet arayışlarının, şimdi yerini MHP'siz Meclis” çabalarına bıraktığını savunan Bahçeli, “Ismarlama anketlerle kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmakta, aldatma ve kandırmada sınır tanınmamaktadır” dedi.
Devlet Bahçeli, “Başta AKP hükümeti olmak üzere, buradan muhataplarına sormak isterim: Biz bu milli tavrımızdan dolayı mı Meclis dışında kalacağız? Bunu mu söylemek istiyorsunuz? Yıkım projesine ortak etmek için mi yandaş medyadan saldırıyorsunuz? PKK'nın dağdan inmesi için verilecek tavizlere payanda olmamızı mı bekliyorsunuz? Türkiye'nin üniter yapısından ödün mü verelim istiyorsunuz? İmralı canisi affedilsin, çok kültürlü ve çok kimlikli bir federasyonun alt yapısı kurulsun diye mi bizi zorluyorsunuz? Biz de mi Barzani'ye abi diyelim, peşmergeden ilgi bekleyelim? Türk milletinin çökertilmesine ve ana dilde eğitim taleplerine alkış mı tutalım? Nedir maksadınız? Bizden hangi cevabı bekliyorsunuz?” sorularını yöneltti.
MHP'ye yönelik kampanyanın sonuç vermesi ve inandıklarından geri döndürmesinin dünya durdukça mümkün olmadığını dile getiren Bahçeli, “Bu kutsal çatıyı çökertmeye kimsenin gücü de, nefesi de yetmeyecektir. Biz tek başımıza da olsak, sonuna kadar AKP ve onun hedeflerine hizmet edenlerle mücadele edeceğiz. Cumhuriyeti koruyacağız, milletimizin yanında olacağız. 'Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil' ülkümüzden geri adım atmayacağız. Ve 'Ne Mutlu Türküm diyene' sözünü dilimizden asla düşürmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletin menfaatine ve yararına olacaksa, Anayasa yapımı konusunda uzlaşma ve diyalog arayışlarına her zaman açık olduklarını belirterek, “Referandum öncesinde ve hemen sonrasında yeni bir anayasa konusunda iştahlı ve heyecanlı olan AKP, şimdi ipe un sermeye başlamıştır. Anlaşılmaktadır ki anayasa konusu önümüzdeki genelseçim çalışmalarında iktidarın başvuracağı bir istismar alanı olacaktır” dedi.
KILIÇ'IN SÖZLERİ
Bahçeli, yaptığı konuşmada, Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ilk üç maddesiyle ilgili kaygı verici değerlendirmelerin yapılmaya başlandığını ifade etti.
Bu değerlendirmelerin, “kafaların içindeki gizli tarafları ortaya çıkarması bakımından anlamlı olduğunu” söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Özellikle bu fikir sahibinin Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatı taşıyor olması da dramatik ve sancılı bir aşamaya geldiğimizi göstermiştir. Bölücü niyetlerle örtüşen bu yaklaşımın, anayasayı koruyan bir kurumun başından gelmesi, çözülmenin her tarafa yayıldığına işaret etmektedir.
Anayasanın birinci maddesinde ifadesini bulan 'Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir' ibaresi pozitif yönde nasıl ilerletilecektir? Cumhuriyetin ilerletilmesi, başka bir niyete ve yönetim şekline gizli kapaklı bir davetiye midir? İkinci maddedeki hükmün 'donmuş' olarak takdim edilmesi kime ne fayda sağlayacaktır? Üçüncü maddenin neresine ve hangi ilkesine dokunulması içten içe tavsiye edilmektedir?
Açıktır ki Anayasanın ilk üç maddesiyle başlatılacak tartışmaların duracağı, kesileceği bir yer ve nokta yoktur.
Bu maddelerin yorumlanması bir anlamda, başlayan süreci, milletimizin tasnifine, devletin yönetim biçiminin sahip olduğu milli niteliklerin yeniden tanımlanmasına kadar götürecektir.
Karanlıktan aydınlığın taşlanmasına yer ve ihtiyaç yoktur. Kimin aklında ne varsa ortaya koymalıdır.
Bu zamana kadar ilk üç maddenin varlığından bölücü emeller dışında rahatsızlık duyan olmamıştır.
Burada aklımıza, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın bir rol paylaşımında taraf olduğu hususu gelmektedir. Çünkü verilen izlenim bu yöndedir. Eğer böyle değilse, durduk yere ve üstelik ilk üç maddeye yönelik mütecaviz eğilimlerin ve girişimlerin varlığı biliniyorken, sözü edilen değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerin pozitif ilerletilmesi, Cumhuriyetimizin negatif geriletilmesinden başka bir manaya gelmeyecektir.”
“TEZGAH ALTI YÜRÜTÜLEN PAZARLIKLAR...”
Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesini Hükümetin yanlış ve kasıtlı bir şekilde yorumladığını savunan Bahçeli, “AK Parti zihniyeti, referandumda verilen her 'evet' oyunu adeta 'bölücülerle görüşmek için onay' olarak değerlendirme gafletine düşmüştür. İnanıyorum ki referandumda 'evet' tercihinde bulunan aziz vatandaşlarım, bu tercihini terör örgütüne el uzatılsın diye göstermemiştir. Ya da İmralı'daki katille alenen masaya oturulmasının izni olarak 'evet' dememiştir” dedi.
Türkiye'yi, 13 Eylülden itibaren “daha tehlikeli ve bölücülüğün siyasi ve sosyal alanlarda hızlanacağı zifiri karanlık bir dönem beklediğini” öne süren Bahçeli, “açılım sürecinin hukuksal alt yapısının, anayasa değişiklikleriyle yeni bir evreye girdiğini” dile getirdi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tezgah altı yürütülen pazarlıklar sonuçlanmadığından, terör örgütünün eylemsizliğinin nereye kadar uzayacağı belli değildir. PKK terör örgütü, AKP hükümetine taktik mahiyetli manevralarla varlığını kabul ettirmiştir. Bu gelişmeler karşısında hükümet, PKK'yı kendisine denk bir taraf olarak görmüş ve tehdit karşısında adeta sinmiştir.
Bebek katilinin meşru siyasi aktör gibi kuryeler marifetiyle hükümete ve kamuoyuna mesaj iletmesi artık normal gelişmeler arasındadır.
AKP kendi eliyle, İmralı'da siyasi bir karargahın kurulmasına harç vermiş ve çalışması için de zihinlerdeki bariyerleri yıkmıştır.
Hatta terör örgütü ve kadrolarındaki şımarma öyle bir noktaya ulaşmıştır ki Kandil ile İmralı arasına telefon hattı çekilmesi bile talep edilmiştir. Muhtemeldir ki Söğütözü'ne de bir hat bağlanması için gizli bir el devreye girecektir.
Referandumun neticesinden güç alan AKP hükümeti, fırsattan istifade ederek yeni bir anayasa değişikliği sürecinin kurdelesini, siyasi bölücülerle kapalı kapılar arkasında görüşerek kesmiştir.
İmralı canisinin mesajları ve Kandil'in dayatmaları Meclis odalarında hükümet üyelerinin ellerine tutuşturulmuştur.
İçişleri Bakanı'nın alelacele Irak'ın kuzeyine giderek Peşmerge reisine yüz sürmesi ve destek ve yardım almak için arayış içine girmesi, okyanus ötesine yapılan ziyaretler, AKP'nin gizli gündeminin karanlık bölümlerini birer birer gün ışığına çıkarmaya başlamıştır.”
“YENİ ANAYASA GEREKLİDİR”
MHP'nin anayasa hazırlığı konusundaki görüşlerinin belli olduğunu belirten Bahçeli, “Şüphesiz yeni bir anayasa gereklidir ve bunun için lazım gelen girişimler yapılmalıdır” dedi.
Belirledikleri ilkeler etrafında olmak kaydıyla, milletin menfaatine ve yararına olacaksa, anayasa yapımı konusunda uzlaşma ve diyalog arayışlarına her zaman açık olduklarını bildiren Bahçeli, “Bölücülüğün demokrasi ve özgürlükle ilişkilendirilmediği, teröristlerin masum kimlik talebi yapanlar olarak görülmediği, farklılıkların özendirilmediği ve tahrik edilmediği, terör elebaşlarının siyasi aktör olarak muhatap kabul edilmediği, etnik kimliklerin cesaretlendirilmediği, boykotların, sokak eylemlerinin, ana dilde eğitim isteklerinin sıradan talepler olarak görülmediği bir ortamda, MHP'nin diyalog çağrılarına bigane kalması düşünülemeyecektir” diye konuştu.
Bahçeli, TBMM'de grubu bulunan ve temsil edilen siyasi partilerden alınacak üyelerle oluşturulmuş “Anayasa Değişikliği ve Uzlaşma Komisyonu”nun TBMM Başkanı'nın girişimleri ve öncülüğüyle kurulması gerektiğini söyleyerek, “Partimiz bu komisyona üye verecek olup, gerekli katkıları sağlamaya hazırdır” dedi. Bahçeli, şunları ifade etti:
“Toplanan bu komisyon, değişikliği konusunda mutabakata vardığı anayasa maddeleri üzerinde 'demokratik sözleşme' yaparak bunu kamuoyuna açıklamalıdır.
Milletvekilliği genel seçimlerinin de yakınlığı düşünülerek, değişikliği kararlaştırılan anayasa maddelerinin yasalaşması 2011 yılında teşekkül edecek olan 24. dönem TBMM'ye bırakılmalıdır.
Ancak referandum öncesinde ve hemen sonrasında yeni bir anayasa konusunda iştahlı ve heyecanlı olan AKP, şimdi ipe un sermeye başlamıştır.
Anlaşılmaktadır ki anayasa konusu önümüzdeki genel seçim çalışmalarında iktidarın başvuracağı bir istismar alanı olacaktır.
Anamuhalefet partisinin de günlük değişen politikaları sonucunda, anayasa değişikliği konusunda nerede durduğu tam belli değildir.
Türkiye'nin yeni bir tartışma alanına girmeden, demokratik yollardan ve geniş bir uzlaşma iklimi çerçevesinde gerekli anayasa değişikliğini yapabilecek iradeyi gösterebilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
İşte biz buradayız ve anayasa değişikliği için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. Kimse kaçmasın, Anayasa üzerinden siyasi çıkar gözetmeye kalkmasın.”
-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Partimizde kim 'taban kayması var' diyorsa, bilsin ki kayan sadece bu iddiayı sarf edenlerin bilinçleridir, karakterleridir ve tavırlarıdır” dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geride kalan yıllar içinde, ülkenin karşılaştığı devasa sorun alanları ve hükümetin neden olduğu tahribatların bu yasama yılına da ümitli yaklaşmalarına mani olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın yönetiminin “her alanda çözülmeyi tetiklediğini, çürümeyi hızlandırdığını” savunan Bahçeli, “Ne yazık ki ülkemiz hızla belirsizliğin ve kaosun çekim alanına doğru kaymaktadır. Özellikle 12 Eylül referandumunun öncesinde ve sonrasında yaşananlar bu düşüncelerimizi doğrulayacak emarelerle doludur” ifadesini kullandı.
“AKP'nin gizli gündemini saklamak için girmeyeceği kılık ve atmayacağı iftiranın olmayacağı geride kalan Referandum sürecinde net olarak anlaşılmıştır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“PKK terör örgütü, AKP'nin referandum sürecindeki sırnaşık ve tavizkar tutumundan istifade etmiş ve bölücü taleplerini birer birer hükümetin önüne koymuştur. Demokratik özerklik, ana dilde eğitim, federasyon istekleri demokrasi ve hukuk devletinin sağladığı imkanların arkasına saklanmış ve buradan ilerleme kaydetmenin yollarını aramıştır. İmralı canisiyle başlatılan pazarlıklar ve yıkım projesinin tüm aktörlerinin güç birliği yaparak faaliyete geçmesi referandum sürecine damgasını vuran iğrençlikler olarak zemin bulmuştur.
Türkiye'yi parçalamaya ve milletimizin birliğini bozmaya kararlı tüm odaklar maalesef AKP'nin omurgasız, kararsız ve köksüz politikalarından cesaret kazanmışlardır.”
“HAKSIZ VE VİCDANSIZ SUÇLAMALAR”
Hükümetin, “Üç Hilal'e gönül veren milyonlarca mensubunun kafasını karıştırmak ve nifak tohumlarını saçmak için en aşağılık düzenleri kurduğunu, oyunları tertiplediğini” iddia eden Bahçeli, “Bunlar elbette, 41 yıllık onurlu ve kutlu mazisiyle bir bütün olmuş MHP'yi etkilememiştir ve yolundan caydıramamıştır. Yelin kaya parçasından bir şey koparamayacağını, bizim akıbetimizle ilgili beklenti içinde olanlar mutlaka göreceklerdir” dedi.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milliyetçi-Ülkücü camiaya istikamet tayin etmek ve yargılamak ne Başbakan Erdoğan'ın ne de onun yandaşlarının haddidir.
Referandum akşamından itibaren başlayarak, MHP haksız ve vicdansız suçlamalara maruz kalmış ve 'Hayır' oylarının düşüklüğünün müsebbibi olarak gösterilmeye çalışılmıştır. MHP, tüm mensuplarıyla bütünleşerek 'Hayır' oyu kullanmıştır. Bunun aksini iddia eden kimse varsa, kronik MHP düşmanlığıyla maluldür. Bu itibarla MHP'yi yenilmiş, darbe almış olarak göstermek; art niyetlilerin ve partimizin güçlenmesinden rahatsız olanların uydurmasıdır ve bir kara leke olarak muhataplarının alınlarından hiçbir zaman silinmeyecektir.
Milliyetçi-Ülkücü camianın hiçbir ferdi talana, yolsuzluğa, hırsızlığa ve teröristle müzakere yapan ve ülkemizin lime lime edilmesine ortam hazırlayan bir siyasi zihniyete, sırf 12 Eylül ile hesaplaşmak adına bile olsa destek vermesi ve ilgi göstermesi mümkün değildir. Nitekim bizi yanıltacak bir gelişme ve sonuç da görülmemiştir.
Bir zamanlar içimizde olup da, şimdi başka yerlerin yenisi ve fedaisi olanların, kendi geçmişlerini yok farz edercesine hakkımızda hüküm vermeleri ve MHP tabanının kaydığını söyleyenlerle ağız birliği etmeleri de tam bir hezeyandır.
Partimizde kim 'taban kayması var' diyorsa, bilsin ki kayan sadece bu iddiayı sarf edenlerin bilinçleridir, karakterleridir ve tavırlarıdır.”
“ERZURUM BİZİM İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYORSA, AYDIN DA ODUR”
“MHP'nin kaleleri düşte” değerlendirmesinin de yapıldığını anımsatan Bahçeli, “Bizim amacımız kale inşa etmek ve onu korumak değildir. Aziz vatanımızın her yöresi bizim için muazzezdir ve ayrılık kabul etmeyen bir bütündür. Bizim için tek kale vardır ve o da Türkiye Cumhuriyetidir. Bu milli kaleyi savunmak, korumak ve güçlendirmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız ve kararlıyız” diye konuştu.
MHP Lideri Bahçeli, MHP'yi belirli bölgelere sığdırmaya çalışanların, dar alanlara sıkıştırmak için çaba sarf edenlerin ve aslında milletin desteğini manipüle etmek için akıllarınca tezgah içinde olanların amaçlarına asla ulaşamayacaklarını söyledi. Bahçeli, “Erzurum bizim için ne anlam ifade ediyorsa, Aydın da odur. Yozgat ne kadar vazgeçilmezse Edirne de o denli değerlidir. Trabzon ne kadar sevdamız ise Diyarbakır da aynı derecededir. Mersin gözümüzde ve gönlümüzde neyi ifade ediyorsa Ardahan da aynısıdır. Biz dün güçlü olduğumuz vatan beldelerinde şimdi de güçlüyüz” ifadesini kullandı.
DEPREM UYARISI
Bahçeli, sözlerini, önceki gün Marmara'da yaşanan sarsıntıyı anımsatarak, “Bu sarsıntı, başta Marmara bölgesinde olmak üzere tekrar aklımıza deprem riskinin ne kadar fazla olduğunu getirmiştir. AKP hükümetinin depreme dayanıklı konutların yapılması, binaların kontrolünün sağlanması ve depreme karşı azami tedbirlerin alınması hususlarında bir an önce hareket geçmeye davet ediyorum” diyerek bitirdi.