Güncelleme Tarihi:
Analizde, 1930 yılından beri yaşadığı en büyük krizin sona yaklaştığı belirtilirken, kapitalizmin kendisinin varlığı sorgulandı. Bundan 30 yıl önce dünyanın artan biçimde piyasa ve açık pazar ekonomisine yöneldiğinin hatırlatıldığı makalede bu sürecin sona erip ermediği sorusununa da cevap arandı.
"A crisis in search of a narrative" başlığı ve Daniel Yergin imzası ile yayınlanan analizde, 'piyasaların sihri' konusunun artık daha az söz konusu olduğu belirtilirken, piyasalara karşı şüphe, acıma ve düşmanlık hisleriyle birlikte neyin ters gittiğine ilişkin soruların gündemde olduğu vurgulandı.
Analizde, son dönemde dünya genelinde her ne kadar sistemli olmasa da devletlerin ekonomilerde daha fazla kontrolü ele geçirmeye başladığı da hatırlatıldı.
Ekonomide serbest piyasa ve devlet kontrolü arasındaki dengedeki değişimi masaya yatıran Yergin, son yaşananlardan sonra dengenin devlet lehine dönüp dönmediğini değerlendirdi.
Yaşananları Büyük Resesyon olarak yorumlayan Yergin, bunlardan ders alınması gerektiğini söyleyerek krizin ortaya çıkışını 11 maddede özetledi:
1) Yeterli ve yerinde düzenlemelerden ve kredi derecelendirme olanaklarından yoksun olan bir ekonomik ortamda düşük faiz oranlarının da yarattığı elverişli durum nedeniyle hesapsız şekilde ortaya çıkan aşırı kaldıraç etkisi, kendi büyüklüğü altında ezilen bir borç yapısı ortaya çıkardı.
2) Finansal enstrümanlarda yaşanan hızlı yenilikçilik, riski azaltmak yerine çok az kişinin tahmin ettiği şekilde artırdı.
3) Düzenlemelerin 'gölge bankacılık' sektörünü kapsamadığı gibi karmaşık ve 'batmak için çok büyük' olan sınır aşırı kurumlar için yetersiz olduğu ortaya çıktı.
4) Ev sahibi olmayı özendiren ve yönetim tarafından desteklenen Fannie Mae gibi kurumların yolunu açan politikalar, özel sektörün talancı ve aldatan borçlanma pratikleri ile abartılınca alt gelir grubuna yönelik sürdürülemez bir mortgage kredisi ortamı sağladı.
5) Yüksek borçluluk oranı, küresel tasarruflardaki aşırı bolluk ile ABD'yi patlamaya hazır bir gelişmekte olan ülke haline soktu.
6) Korku ve açgözlülük arasındaki denge, açgözlülük lehine risk hiçe sayılarak bozulmaya başladı.
7) Kolay kredi sağlanan ekonomik ortam konut, enerji ve diğer sektörlerde daha sonra sert şekilde patlayacak balonlara neden oldu.
8) Nasıl ki her hızlı artış, içinde kendinden sonra gelecek çöküşün tohumlarını taşırsa bir kuşağın yaşadığı en iyi küresel kriz de büyük bir çöküş için gerekli kibiri yarattı.
9) KüreselleÅŸme, en belirginleri borcun sendikasyonunda ve küresel tedarik zincirinde görülen zayıf noktaların ortaya çıkmasına neden olarak, tıpkıÂtransmisyon kemerinin tersi mantığında çalıştı ve çöküşün etkisini yeniden zincire geri getirdi.
10) Artan emtia fiyatları, özellikle petroldeki artış düşük gelir grubundakilerin sırtındaki yükü artırdı.
11) Olaya kapitalizm tarafından bakanlar, gelinen bu durumu piyasa sisteminin kaderinde kriz gerçeği olduğunu gösterdiğinin kanıtı olarak gördü.
BAÅžIMIZA GELMEZ Ä°NANIÅžIÂ
Analizde, bu krize bir diğer açıklama olarak da tıpkı tarihçi Gordon Prange'nin 1941 yılında Pearl Harbour baskınına neden olan bir numaralı bakış açısının aynısını gösterdi. O dönemde de böyle bir baskın için 'hiçbir şekilde gerçekleşmez' inanışı hakimdi.
2006 yılında da böyle bir krizin gerçekleşeceğine kimse ihtimal vermiyordu. Bu görüşü kimisi kabul eder kimisi etmez ama gerçek olan bir şey var ki o da hükümetler önümüzdeki birkaç sene boyunca ekonomide daha fazla söz sahibi olacak ve böyle bir krizin tekrar ortaya çıkmaması için düzenlemeler peşinde olacak.
KRÄ°Z KENDÄ° TEDBÄ°RÄ°NÄ° YARATACAK MI?
Krizden çıkarılacak ders insanların krizi nasıl içselleştirdiğine bağlı olarak şekillenecek. Büyük Resesyon günlerini tüketicilerin harcama ve tasarruf anlayışlarını değiştiren ve gelecekteki büyüme rakamlarına zarar verecek olan Yeni Tedbir politikaları mı takip edecek?
Büyük Buhran döneminde yaşamış olan insanlar krizden pek hoşlanmazlar, hisse senedi almaktan ve paralarını tek bir bankada tutmaktan nefret ederlerdi.
Piyasa sistemleri bu piyasaların gücüne, piyasalarda geçerli olan kuralların kalitesine ve bu piyasaların sonuç yaratma yeteneğine duyulan güvene dayalıdır. Ancak bu güvenin yeniden kazanılması gerekiyor.
Krizden alınacak ders bu güven için de hayati bir önem teşkil edecek. Aynı zamanda krizin hatıraları zayıfladığında ve risk tehdidi tekrar yükselmeye başladığında kötü günlere geri dönmekten kaçınmak için bir rehber görevi de görecek.