Gülden AYDIN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2017 01:12
Bursa Karacabey’deki Ovakorusu Ayı Barınağı’nın 24 yıldır ağırladığı dört önemli misafiri var: Roger, Persie, Ahmet ve Şaban. Onlar Türkiye’de bir dönem yaygın olan sokakta ayı oynatma geleneğinin son kurbanları. Merkezdeki 70 ayı ile birlikte rehabilite ediliyorlar. Merkezin en eski dört misafiri uzun yıllar ‘dans’ olarak kabul edilen işkencelerin izlerini taşıyor.
OVAKORUSU Ayı Barınağı kestane, ıhlamur, çam ormanlarının ortasında 110 dönümlük bir alana kurulu. Yıllık 200 bin liralık bütçesini Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Doğal Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü karşılıyor.
146 TON YİYECEKGünde ortalama 400 kilogram, yılda 146 ton yiyecek dağıtılıyor. Protein, karbonhidrat ve vitaminleri eksiksiz alıyorlar. İnsanların zulmünden kurtarılan 74 ayı, burada rehabilite ediliyor. Kimi daha sonra doğal ortamlarına salınıyor kimi de ömrünü burada tamamlıyor. 1993’te kurulan barınağa, o yıl 12 dansçı ayı getirilmişti. Sonraki birkaç yıl içinde sayıları 64 olmuş, Türkiye’nin sokaklarında oynatılan ayı kalmamıştı.
Oynatıcıları tarafından dişleri ve tırnakları sökülen dansçı ayıların doğada tek başlarına hayatta kalmaları imkânsız olduğu için burada barınıyorlar. Dansçı ayılarla buluşmak üzere Barınak Şefi Yüksel Akdoğan, Veteriner Hekim Gizem Somuncuoğlu eşliğinde traktöre binip dönümlerce barınak alanını çevreleyen toprak yolda ilerliyoruz. Direksiyonda, bir hamlede öldürücü güce sahip ayıların arasına girebilen yegâne personel İbrahim İbir var. 15 yıldır barınakta çalışan İbir, ayıların tümünü tanıyor, hepsine ismiyle sesleniyor: Güler, Memo, Eva, Atılgan, Bitirim, Depdep, Hüssük, Nazo, Aliş... İbir’in sesini duyan ayılar toplanıyor.
PERSİE, AHMET, ŞABANBoz ayıların ortalama ömürleri 25-30 yıl arasında. Barınaktaki bakımla bu süre uzatılmaya çalışılıyor. Şef Yüksel Akdoğan, kırılan ağaçları gösteriyor. “Ayılar çok iyi tırmanıcı oldukları için bazı ağaçlar kırılıp devriliyor. Doğal ortamı bozmamak için öylece bırakıyoruz” diyor. Bir kestane ağacının altındaki ini gösteriyor. “Persie’nin ini. Kendisi yaptı. Buranın iklimi ılıman ve yiyecek sıkıntısı olmadığı için kış uykusuna yatmasalar da kışın inlerine çekiliyorlar.” İbir, “Persie” diye sesleniyor. Bir çalı kümesinin altından başını uzatıyor. İbir önüne bir kavun atıyor. Persie içini yedikten sonra kabuklarını üst üste koyuyor. İbir, “Kabukları sonra yemeyi tercih ediyor” diyor. Olmayan pençeleri ve yırtık burunları nedeniyle Şaban ile Ahmet’i bu kez İbir göstermeden tanıyoruz.
SAYGI DUYULAN ROGERRömorka yüklediğimiz malta eriği, kavun, karpuz, ekmekleri atıyoruz. Büyük bir iştahla yiyorlar. Aralarında bir ayağı olmayan ya da felçli, körler de var. Derken bakıcı İbrahim İbir, yavaş ve sarsak adımlarla gelip bir ağacın gölgesine oturan ayıyı işaret ediyor. “İşte dansçı Roger” diyor.
Roger, o kadar yaşlı ki... Önüne attığım malta eriklerini toplayacak pençeleri olmadığı için yerden diliyle yalıyor. Dişleri söküldüğü için yutarak yiyor.
Başını kaldırıyor, göz göze geliyoruz. Öyle derin bir hüzünle bakıyor ki. İbir, “Burnuna bak. İki yırtık var. İlk halka yırttığı için ikinci halkayı burnunun altındaki kıkırdağa takmışlardı.”
Roger, gözlerini kırpmadan ağlayışımı seyrediyor.
İbir, “Diğer ayılar bizim dansçılara çok saygılı. Onlara ilişmiyorlar. Kendilerinden yavaş hareket ettikleri için yiyeceklerin bir bölümünü onlara bırakıyorlar.”
BARINAK NEDEN ZİYARETE KAPATILDI2014’e kadar ziyarete açık olan barınak, bazı ziyaretçiler nedeniyle kapatılmış. Cep telefonlarından ayıları oynatmak için müzik dinleten ya da ellerini dizlerine vurarak tempo tutanlar olmuş. Dansçı ayılar, yavruyken annesinden koparılıp işkenceyle eğitilir, kor ateş ya da sac üzerine bastırılarak dans adımlarına benzeyen bir yürüyüşe zorlanırdı.
Ayılara böyle işkence ediliyordu...