Güncelleme Tarihi:
Edinilen bilgiye göre, 2018 yılında Rize İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'yi makamında şehit eden polis memurunun da içerisinde bulunduğu FETÖ/PDY terör örgütünün hücre yapılanmasında oldukları değerlendirilen 27 şüpheliye yönelik 13 Şubat günü operasyon düzenlenmişti. Gerçekleştirilen operasyonda Altuğ Verdi'yi şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun abisi ve eşinin de aralarında bulunduğu 20 şüpheli gözaltına alınmıştı. Şüphelilerden 5'inin başka bir soruşturma kapsamında cezaevinde olduğu öğrenilirken, 2 şüphelinin yurtdışında oldukları tespit edildi.
Operasyonla yakalanan 20 şüphelinin İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri devam ederken, 2 FETÖ üyesinin etkin pişmanlık yasasından yararlanarak itirafçı olduğu bildirildi. İtirafçı olan 2 şüphelinin emniyetteki işlemlerinin ardından serbest kaldığı öğrenilirken, 18 şüphelinin işlemleri devam ediyor.
ANALİZ: BİR OPERASYONUN PERDE ARKASI
Karşımdaki üst düzey polis şefi heyecanla konuşuyor: ”Şehidimizin, Altuğ Verdi’nin katilinin FETÖ bağlantılarını ortaya koyduk.” Bu bilgi gazeteci olarak beni de heyecanlandırıyor. Kafamda bir anda tüm süreç hızla dönüyor. Şaşkınlığımı atar atmaz soruyorum: “Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede FETÖ bağlantısı olmadığı yazıyordu. Hatta 500’e yakın kişi ile görüşmüşler. Gittiği dershaneleri, yurtları incelemişler ancak örgüt bağlantısına rastlayamamışlar. İddianamede böyle yazıyordu” diyorum.
Polis şefi aniden durgunlaşıyor. Büyük bir olayı çözmüş olmanın gururunu yaşıyor. Benimle bunu paylaşmak isterken, sorduğum sorunun anlamını fark ediyor.
İSTANBUL VE RİZE’NİN FARKI NE?
Öyle ya, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin cinayetindeki FETÖ izini göremeyen Rize polisi ve savcısının, İstanbul’daki polisten ve savcılardan farkı ne? Polis şefi, “Bu konuya girmesek” diyor. Kendince haklı sebepleri var. Yaptıkları başarılı operasyonun gölgede kalmasını istemiyor. Meslektaşlarını ve Rize’deki soruşturma yürüten savcılığı da töhmet altında bırakmak istemiyor. “Bu konuyu mutlaka müfettişler inceleyecek soruşturacaktır” diyor. Peki, Rize Cumhuriyet Savcılığı’nın “FETÖ bağlantısı tespit edilememiştir” dediği Sarıcaoğlu’nun FETÖ bağlantıları 15 ay sonra gün yüzüne nasıl çıkmıştı?
15 Ekim 2019’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbar telefonu Altuğ Verdi cinayetinin ardındaki FETÖ izinin belirlenmesi için ilk ipucuydu. Telefondaki ses, İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun FETÖ üyesi olduğunu söylemekle kalmayıp, İstanbul’da görev yaptığı sırada kendisinin “polis imamı” olan Evren Ersoy’un da ismini veriyordu. Evren Ersoy, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde akademisyendi.
‘PATATES HATLAR’
Bilgi hemen değerlendirmeye alındı. İstanbul Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Sarıcaoğlu ile imamı olduğu öne sürülen Evren Ersoy arasındaki bağı arıyordu. İlk tespitler olumlu değildi. Ancak dedektifler, FETÖ’cülerin çalışma yöntemlerini biliyorlardı. Polis imamları ve örgüt mensubu FETÖ’cü polislerin ‘patates hat’ olarak tabir edilen üçüncü kişiler üzerine kayıtlı telefonlarla bağlantı kurma yöntemi vardı. Dedektifler adeta iğne ile kuyu kazmaya başladı. En sonunda polis imamı Evren Ersoy ile katil polis memurunun iletişim kurdukları ‘patates telefon hatları’ tespit edilmişti. Onlarca telefon görüşmesi ve yüz yüze görüşme delillendirilmişti. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun tüm FETÖ ilişkileri patates telefon hattında belirginleşmişti. Dedektifler 13 bin telefon görüşmesini tek tek taradı. İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun doğduğu yer olan Trabzon’dan, Niğde’deki polis okuluna, ilk görev yeri olan İstanbul’dan Ardahan’a kadar uzanan tüm hatta örgütün mahrem imamlarıyla, polis ‘abi’leriyle hem yüz yüze hem telefonla görüşmeleri tespit edilmişti. Ayrıca lisede örgüte ait dershanelere gitmiş, lise sonrası da örgütün yurtlarında kalmıştı.
AİLEDEKİ ÖRGÜT ÜYELERİ DE SAPTANDI
Aynı cezaevinde kalan koğuş arkadaşı Okan Ünal da onun FETÖ’cü olduğuna dair bilgiler vermişti. Bu bilgiler tek tek incelendi ve doğrulandı. Soruşturmanın sonlarına gelindikçe ailesindeki FETÖ örgütü mensupları da belirginleşmeye başladı. Samsun’da doktor olarak çalışan ağabeyi M. Sarıcaoğlu da örgüt mensubuydu. Ağabeyinin eşi hemşire olan yengesinin de örgüt mensupları ile telefon görüşmeleri ortaya çıkmıştı. Hatta askeri lisede öğrenci olan bir yeğeni de FETÖ örgütü mensubu olduğu gerekçesi ile ihraç edilmişti. Daha önce Rize’de yürütülen soruşturmada bir türlü bulunamayan tüm FETÖ ilişkisi ortaya konmuştu. (Toygun ATİLLA - HÜRRİYET)