Güncelleme Tarihi:
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede polis memuru H.D.S.'nin (20) “Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme“ suçundan müebbet hapis cezası istendi. Şüpheli H.D.S.'nin ifadesinde “Maktül ile arkadaşının bana saldırma ihtimalini düşünerek vurma gereği duydum. O esnada silah ateş aldı. Suç işleme kastıyla hareket etmedim" dediği de iddianameye yer aldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre olay şöyle oldu: 16 Şubat 2017 tarihinde Ömer Faruk Topkara ile arkadaşı hırsızlık eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemin ardından kolluk kuvvetleri tarafından olay mahallinden alınan Topkara ve arkadaşı ardından darp-adli raporu almak üzere Esenyurt Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Elleri birbirine kelepçelenmiş çocuklar kaçmaya başladı ve çocukları takip eden polis memuru H.D.S. hastane kapısında havaya doğru bir el ateş etti. Söz konusu kovalamaca yaklaşık 150 metre sürdü. Eylemin gerçekleşmiş olduğu yere vardıklarında çocuklar teslim olmak üzere durdu, ancak buna rağmen polis memuru H.D.S., kendisine karşı teslim olma iradesini sunan Ömer Faruk Topkara'nın omuz hizasına doğru silah elinde olacak vaziyette vurdu. Vurduğu esnada silah ateş aldı ve Ömer Faruk Topkara olay yerinde hayatını kaybetti.
POLİS: PİŞMANIM
Polis memuru H.D.S. ifadesinde, “Maktül ile arkadaşının bana saldırma ihtimalini düşünerek vurma gereği duydum. O esnada silah ateş aldı. Suç işleme kastıyla hareket etmedim. Meslek eğitim aşamasında benzer durumlarda ne şekilde hareket edilmesi gerektiği yönünde eğitim aldım. Panik ve korkunun etkisiyle olay bu aşamaya geldi. Olay sebebiyle pişmanım. Olayda kullandığım silah 'canik' marka silah güvenliksiz silahtır. Dolayısıyla olayın gerçekleşmesi aşamasında silahın niteliği de önemlidir" dedi. İfadesinin ardından polis memuru H.D.S. sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
“OLASI KAST İLE HAREKET ETTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR"
İddianamede, şüphelinin silahın güvenliksiz olduğunu bildiği ve buna rağmen söz konusu eylemi gerçekleştirdiği, söz konusu hususların olay yerinden temin edilen kamera kayıtları ile sabit olduğu belirtildi. İddianamede, “Şüphelinin mesleği de gözönüne alındığında söz konusu sonucun gerçekleşebileceğini ön görmesi gerekmektedir. Öngörememesi hayatın olağan akışına ve mesleğin niteliğine aykırıdır. Doktrinde olası kast, 'Failin ulaşmak istediği netice dışında eyleme bağlı olarak gerçekleşmesi muhtemel olan diğer neticelerle ilgili kastını ifade etmektedir. Asıl neticenin zorunlu sonucu olmayıp gerçekleşme olasılığı bulunan tali neticeleri bilip öngörmesine karşın amacını elde etmek istediği için 'olursa olsun' diyerek göze almak ve kabullenmek suretiyle hareket eden fail bu tali neticeler bakımından olası kast içerisindedir' şeklinde ifade edilmektedir. Somut olayda da şüphelinin olası kast ile hareket ettiği anlaşılmaktadır" denildi.
“AĞIR SONUCUN ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMASI GEREKİR"
İddianamede, “Şüphelinin yaralama kastıyla hareket ettiği ancak neticenin kast edilenden daha ağır şekilde sonuçlandığıdır. Bu hususun Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 87/4 maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemenin uygulanabilmesi için gerçekleşen ağır sonucun öngörülebilir olması gerekir. Soruşturmaya konu olaydada her ne kadar şüpheli yaralama kastıyla hareket etmiş ise de anlatıldığı üzere gerçekleşen ölüm neticesinin de öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır. Şüphelinin daha ağır ceza öngören 'Çocuğu veya beden vaya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme' suçundan cezalandırılması gerekmektedir" ifadelerine yer verildi.
MÜEBBET HAPSİ İSTENDİ
Şüpheli polis memuru H.D.S.'nin “Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme“ suçundan müebbet hapis cezası istendi. Ayrıca şüpheli H.D.S.'nin “Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma"ö suçundan da cezalandırılması istendi. İddianame kabul edilirse şüpheli polis memuru H.D.S.'nin Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlanacak.