Güncelleme Tarihi:
MHP lideri Bahçeli, partisince Ankara Kızılcahamam'daki otelde düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Merkez Disiplin Kurulu (MDK) ve milletvekilleri ortak toplantısının kapanışında açıklamalarda bulundu. Toplantıda, Başkanlık Divanı üyeleriyle beraber akademisyenlerin de bulunduğu isimlerin iç ve dış gelişmeler hakkında sunumlar yaptığını belirten Bahçeli, "Meclis faaliyetlerimizle ilgili bilgilendirme yapılmış, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ele alınmış, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu’ndaki değişiklikler aktarılmış, farklı alanlardaki parti çalışmalarımız değerli arkadaşlarımız tarafından anlatılmıştır. Ayrıca dış politikada ufuk açan bir değerlendirmede bulunan, milletvekillerimizin, MYK ve MDK üyelerimizin geniş bir şekilde bilgilenmesini sağlayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Yavuz Selim Kıran’a da özellikle teşekkür ediyorum" dedi.
MHP lideri Bahçeli, konuşmasında şunları söyledi:
Karamsarlık aşılayanlara karşı umutlarımızla diriyiz. Huzurumuzu karıştıranların, tam karşı cephesinde dağ gibi duruyoruz. MHP'nin sözü senettir.
Siyaseti dürüst, çizgisi duru ve dengelidir. Tuzakları bozuyoruz, engelleri kaldırıyoruz.
Başarmanın haricinde bir seçeneğimiz olmadığını biliyoruz. Bizim başarımız ülkemizin başarısıdır. MHP, bir siyaset mektebi, bir akıl methiyesidir.
Önümüzdeki hafta 9 Şubat 2022'de partimizin kuruluşunun 53. yıl dönümünü bu duygularla karşılayacağız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının muhterem hatırasını saygıyla anıyorum.
CHP'YE OY VEREN KARDEŞLERİMİZ ALDATILMAKTADIR
Zillet İttifakı Türk demokrasisi dış güçler tarafından döşenmiş mayın tarlasıdır. CHP'ye oy veren kardeşlerimiz aldatılmaktadır. Bugünkü CHP'nin 1920'li yıllardaki CHP ile uzaktan yakından alakası kalmamıştır. Kılıçdaroğlu yönetimi altındaki CHP tarif edilemez haldedir.
CHP, MİLLİ AHLAKA EL KALDIRMIŞTIR
CHP Genel Başkanı’nın fotoğrafının ve imzasının bulunduğu bir afiş son günlerde billboardlarda gösteriliyor. Billboardlarda 'Etnik köken, cinsel yönelim dezavantaj olmaktan çıkarılacaktır' yazıyor.
Türkiye’de dezavantajlı hiçbir kesim yoktur. Var diyenler, bunu ısrarla iddia ve ifade edenler, Türkiye düşmanlarının değirmenine altı delik kovalarıyla su taşıma gayretkeşliğinde olan bir avuç kiralık kalem, üç beş kibirli sözde aydın, kuklalaşmış siyaset artıklarıdır. Etnik kökenin dezavantaj olduğunu söylemek Türk milletine meydan okumak, milli kimliği yok saymaktır. Bunun adı bölücülüktür, Anayasa’nın 66’ncı maddesini kasten çiğnemektir. İnanç konusunda dezavantajdan bahsetmek tepeden tırnağa iftiradır, izansız ve iffetsiz bir yalandır. Engelliğin dezavantaj olduğunu ileri sürmek saptırmadır, hiçbir temeli olmayan uydurmadır. Cinsel yönelim hususundaki dezavantajdan dem vurup bunun yasal güvenceye alınacağını vaat etmek ahlak ve maneviyatımıza sürülmüş kara bir lekedir. CHP, Müslüman Türk milletinin irfanı ile hesaplaşmaya nasıl cüret ve cesaret edebilmiştir. Bu nasıl bir küstahlıktır? Milletleri ayakta tutan en önemli unsur ahlaktır. Neticede yıkım kaçınılmaz hale gelecektir. CHP, milli ahlaka el kaldırmıştır. CHP, Türkiye'ye yumruk sallamış, bunun adına demokrasi diyecek akdar zırvalamıştır. MHP ve Cumhur İttifakı geçilmeden başkent Ankara'yı geçmek hayal ürünüdür. CHP'nin maskesini düşüreceğiz, kalelerine teker teker girip bu partiye oy veren kardeşlerimize gerçekleri anlatacağız.
Cumhur İttifakı gizli kapaklı işlere heveslenmeyen, tavşan aday çıkarmanın peşinden gitmeyen bir fedakarlık meşalesidir.
Çanakkale'yi geçilmez yapanların mirası bizimledir.
'KÜSURAT PARTİLERİ CHP İLE AYNI TEMSİL NOKTASINDA OLDUKLARINA İNANDI'
Zillet İttifakı belirsizliklerle, bilinmezlerle doludur. Cumhurbaşkanı adayları karanlıktadır. Aday adayları arasında insafsız ve merhametsiz bir rekabet günden güne kamçılanmaktadır. Bunların birbirine hayrı yokken millete hayırları nasıl dokunacaktır? Serok Ahmet, ittifakın yeniden yapılanması, yeni bir perspektifle yeni baştan kurulması düşüncesindedir. İttifak içindeki partilerin eşit olarak temsili görüşünü seslendirdiği anlaşılmaktadır. Yani marjinalleşmiş küsurat partileri CHP ile aynı temsil noktasında olduklarına inanacak kadar gemi azıya almışlar, siyaseten de azıtmışlardır. Kuşkusuz bu şaibeli tablo bizim sorunumuz ve ilgi alanımız dahilinde değildir. Zillet ittifakında her koyun kendi bacağından asıla asıla ortada bacak falan da kalmamıştır. Serok Ahmet’in cumhurbaşkanı aday tarifi ise tamamen Kılıçdaroğlu’nu dışlama üzerine bina edilmiştir. Birbirlerine kulp takan bu komplo oluşturucularına bundan sonra aldırış edecek ve aldanacak bize göre hiç kimse olmayacaktır.
Kılıçdaroğlu , saymak ve anlatmakla bitmeyecek teyakkuz dehlizinde bir o yana bir bu yana sallanmaktadır. İBB Başkanı'nın İngiltere Büyükelçisi yediği karda yediği balıktan haberdar olduğunu açıklamıştır. İmamoğlu'nun açıklaması ise Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının tam tersi yöndedir. İstanbul Belediye Başkanı ile CHP Genel Başkanı arasındaki gerilimin ana arteri cumhurbaşkanı adaylığı hususunda temerküz etmektedir. İkisi de birbirini açığını kollamaktadır. İkisi de dışarıdan medet ummaktadır. İkisi de sivrilmek, birbirini rakip gördüğünden mütevellit tesirsiz hale getirmek için çırpınmaktadır. CHP, kulislerin ve kumpasların partisidir.
'SEÇİMLER 2023 YILININ HAZİRAN AYINDA'
Milli yükselişin mimarbaşı Cumhur İttifakı'dır. Erken seçim Türkiye'nin gündeminde yer almamaktadır. Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Kılıçdaroğlu ve yandaş korosu bunu aklından çıkarmamalıdır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem gayesi zaman kaybıdır, emek israfıdır, boşuna meşguliyettir. Nitekim aziz Türk milleti kararını vermiş, gelecek ümitlerini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlamıştır. Bilinmelidir ki bundan geriye dönüş ne mümkün ne de muhtemeldir. Bizim nezdimizde taviz veya tereddüt hali söz konusu bile olmayacaktır. Milletin sözü üstüne söz söylemek, egemenliğini baltalamaya teşebbüs etmek en hafif tabirle demokrasi inkârcılığı, milli irade dolandırıcılığıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevgisiyle pekişmiş ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır. Bu bizim birinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla işlerliği ve ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. Bu bizim ikinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, 2023 yılının Haziran ayında TBMM’de milletvekili sayısını azami düzeye çıkarıp Cumhur İttifakı’nın Anayasa’yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrardan ve açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için olağanüstü bir mücadele azmi sergileyecektir. Bu bizim üçüncü stratejik hedefimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, terörün kökünü kazıma, bölücülüğün kafasını koparma seferberliğinde her fedakârlığı seve seve yapacak, desteğini önşartsız verecek, bilahare milli ve yerli bir ekonominin tesisi ve temini için üzerine düşen sorumlulukları gecikmeksizin icra edecektir. Bu bizim dördüncü stratejik hedefimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlu, en geniş demokratik katılımın sağlandığı, toplumun her kesiminin önerilerinin dikkate alındığı, Başkanlık Sistemi’ni kurumsallaştıran yeni bir anayasanın hazırlanması konusunda çalışacak ve bu uğurda siyasi faaliyetlerini yoğunlaştıracaktır. Bu bizim beşinci stratejik hedefimizdir.
Bizi bir hayli düşündüren çarpıklık, zillet ittifakının yabancılardan beklediği ayıplı ilgidir. ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Flake, 7 Ocak'ta Türkiye'ye gelmiştir. Flake, 26 Ocak'ta sayın Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sunmuştur. 31 Ocak'ta İBB Başkanı'nı ziyaret etmiştir. Bu ziyaret garip bir tasarruf, sorgulamaya açık bir tercihtir. ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin ayağının tozuyla henüz çiçeği burnundayken, koşa koşa İmamoğlu'na gitmesi, zarfsız bir mesajdır.
ABD ELÇİSİ'NİN İMAMOĞLU ZİYARETİ
Güya 'Askıda Fatura Projesi'yle ilgili bilgi almak istiyormuş. Be hey büyükelçi sen kendini ne sanıyorsun? Sen kim oluyorsun, kimi kandırıyorsun? Ters diplomasiyle nereye varmayı aklından geçiriyorsun? Bizim de yıllar evvel planlayıp hayata geçirdiğimiz 'Askıda Ekmek Projemiz' var, haberin oldu mu, kulağına geldi mi?
ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin, diplomatik nezaket ve teamülleri çiğneyerek soluğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde alması bir defa kasti ve programlanmış bir tahriktir. Ankara'da ziyaret edilecek makamlar bitti de geriye kala kala bir tek İstanbul Belediyesi mi kaldı? Bu büyükelçi, Türkiye'nin iç siyasetine müdahil olmaya kalkışmıştır. Bu yanlıştır, Türkiye'ye bir nevi müstemleke ülke muamelesidir. Büyükelçi ziyaret edecek başka birisini bulamadı mı? Belediye başkanının genel başkanı olan Kılıçdaroğlu'nu da mı evvelemirde ziyaret etmeyi aklına getiremedi? Bu ne aceledir, telaştır, neyin işaret fişeğidir? Anlaşılan bu büyükelçi Ankara'ya heybesi epey dolu gelmiş, okyanus ötesinde itinayla hazırlanmış uzun bir talimat listesini kademe kademe tatbik etmeye koyulmuştur. Türkiye'de iktidarın yolu yabancı başkentlerden geçmez, geçmeyecektir, yanılıp yenilip geçirmeye çalışanları da Türk milleti asla affetmeyecek, asla hoş görmeyecektir. Herkes haddini bilsin, hududunu bilsin, yerini yurdunu bilsin. Türkiye Cumhuriyeti güdümlü bir ülke değildir, uzaktan kumanda edilen taşeron devlet değildir, aksine hizmet edenlerle görülecek hesabımız vardır, kuşkusuz muhatapları da buna pişman olacaktır
Uyarıyorum, geçmişte sözde Ermeni soykırımı iddiasını dillendiren bu büyükelçi görevinin sınırlarını aşmamalıdır.
KAVALA TEPKİSİ
Bu sözde karar Türkiye'nin egemenlik haklarını ihlal etmektir. Aslen bu sözde karar Türkiye'nin hukuk gücüne ve demokrasi güvenliğine suikasttır. Hukuk demek devlet demektir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir başka anlatımla hukukumuza ve devlet umurumuza zehir saçmıştır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır. Hukuk karşısında hiç kimse ayrıcalıklı veya imtiyazlı olamayacaktır. Türk yargısı bağımsızdır, tarafsızdır, kararları objektiftir. Görülen bir davayla ilgili görüş bildirmek, mahkemeleri tesir altına almaya niyetlenmek kabul edemeyeceğimiz bir çirkinliktir, hukuksuzluğun da müdafaasıdır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kendi işine bakmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kendi önünden yemelidir.
ATATÜRK ANITI'NA SALDIRI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin şah damarı, ilk cumhurbaşkanımızdır. Atatürk'e saldırmak, aziz hatırasına düşmanlık yapmak, tahammülsüz göstermek şerefli bir tavır ve davranış değildir. Onur Anıtı'na musallat olan, halat bağlayıp yıkmaya çalışan müptezellerin bu milletin gerçek bir evladı olması düşünülemeyecektir. Atatürk bir fanidir ama kutlu mücadelesi ve kahramanlıkla perçinli devlet ve siyaset adamlığıyla askeri dehası her zaman milli yüreklerde mahfuz tutulacaktır. O bizim ortak değerimizdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin banisidir.
KIŞ KARTALI HAREKÂTI
Uçaklarımız PKK'ya ait 80'e yakın hedefi imha etmişlerdir. Karacak, hainlerin Kandil'den sonra ikinci barınağıdır. Teröristlerin kaçacak yeri artık kalmamıştır. Sincar, terör örgütünün lojistik merkezi, Derik ise ABD'nin PKK'ya taşıdığı silah ve mühimmatın ilk durağıdır. Bunlarla ittifak kuranlar ihanete ortaktır.
HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun 2 Şubat 2022 tarihinde yayımladığı bildiri HDP-PKK birlikteliğini, gözler önüne sermiştir. HDP’nin kapatılması vatan ve hukuk namusudur. Bölücülüğün ana yuvası olan HDP, Kış Kartalı Harekatını kınamıştır. Biz de bunların hepsini şiddetle kınıyoruz. Kürt kökenli kardeşlerimizin hedef alındığı namertçe iddia edilmiştir. HDP, düşmana hizmetkardır, Türkiye’nin azgınlaşmış muhalif odağıdır. HDP, PKK’nın gözetleme kulesi, gündüz külahlı gece silahlı siyaset koludur.
HDP, PKK'nın gözetleme kulesidir. Terörle mücadelemizi kınayanlar resmen belgeli vatan hainidir. Şehidimiz Tarık Tarcan evladımızın katilleriyle bir ve beraber olanlar zillettedir. Bir CHP'li bu şehidimizin asker üniformalı fotoğrafıyla 'barışamadık 'notunu düşmüştür. Kimlerle barışamadınız? Neyin barışı? CHP'liler ne söylemeye çalışıyorlar. Bu demokratik hesap kesinlikle sorulacaktır: Barış adı altında PKK'ya güzelleme yapanlar, milletin gözünde 3 kuruşluk değere sahip olmadıklarını yakında göreceklerdir.
'YUNANİSTAN İNSANLIK SUÇU İŞLEMİŞTİR'
Yunanistan insanlık suçu işlemiştir. Bir umutla sınırlara dayanan göçmenler soyulup, eziyet ve işkence görüp ölüme bırakılmıştır. Bu küresel vicdan nerededir? Soruyorum, insan hakları savunucuları nereye saklandınız? Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bu konuda da diyeceği, alacağı bir ihlal kararı olacak mıdır?