Güncelleme Tarihi:
MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında, Ukrayna'nın ABD tarafından boş vaatlerle avutulduğunu ve NATO'ya üye yapılmadığını söyledi. Batı'nın Ukrayna'yı Rusya’nın kucağına ve kursağına teslim ettiğini belirten Bahçeli, "Bize göre, Ukrayna'nın bugüne kadarki talihsizliği bağımsız kararlar alamamış olmasıdır. Biliyoruz ki Ukrayna'nın işgali yeni değildir. 2014 yılından itibaren sistematik bir kuşatma, planlı askeri operasyonlar, ele geçirme süreci bu ülkeyi rehin almış, felç etmiştir. Kaldı ki Kırım'ın haksız ve hukuksuz ilhakına hiçbir güçlü cevap verilemediği gibi, caydırıcı ve müessir yaptırımlar da devreye sokulamamıştır. Donbas bölgesi sekiz yıldır kaynayan kazan, patlamaya hazır bombadır. Ayrılıkçılığın ve bölücülüğün ana damarı olan, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü yıllardır tehdit eden Donetsk ile Luhansk'ta sözde bağımsızlık ilanları yeni bir vaka da değildir. Rusya Federasyonu, Ukrayna üzerinden eski hakimiyet havzalarına tutunmayı ve buraları kontrol altına almayı hedeflerken, ABD de afişe ettiği Rus tehlikesine dayanarak Avrupa'yı ve NATO müttefiki ülkeleri ortak tehdit mimarisi etrafında toplamaktadır. Yani kazan kazan politikası devrededir. Yeni dünya düzeni diye hikayesi yazılan, tanımı yapılan çok vektörlü, çok bilinmeyenli karmaşık denklemin, ABD ile Rusya arasında yeşeren adı konmamış bir al-ver sürecinin mahsulü olduğunu görmek lazımdır" dedi.
5 MADDE SIRALADI
Bahçeli, dünyanın kaderinin 5 devletin keyfine emanet edilemeyeceğini, MHP olarak Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmaların ivme kaybetmesi, süren yüksek gerilimin hafifletilmesi, barış için güçlü bir adım atılabilmesi amacıyla 5 maddeyi şöyle açıkladı:
"Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulmalıdır. Rusya ile Ukrayna arasında çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir. Rusya işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçmeli, askeri unsurlarını geri çekmelidir. NATO, doğuya genişleme stratejisini kesinlikle gözden geçirmeli, sanal korkular üreterek, gücünü ve üye ülkeleri devamlı bir arada tutma arayışından vazgeçmelidir. Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogdur."
'İKİ ÜLKEYLE TEMAS KURACAK TEK ÜLKE TÜRKİYE'DİR'
Bahçeli, müzakere masasının silahlı çatışmaya üstün gelmesi gerektiğini vurgulayarak, "Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında mutabakat arayışları memnuniyet vericidir. Şu ana kadar Belarus sınırında iki görüşme yapılmıştır. Ancak barış için yüreklere su serpen bir karar alınamamıştır. Gelişmeler ve gerçekler göstermiştir ki, hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan temas kuracak, görüşecek ve masaya oturabilecek tek ülke Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, bölgesel ilişkileri göz önüne alıp, çok yönlü siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri kullanarak 'aktif arabuluculuk' girişimi, ateşkesin sağlanması için samimi gayretleri bize göre barışın, huzurun, istikrarın ve kalıcı çözümün anahtarıdır. Türkiye'nin hakemliğinde, İstanbul merkezli bir müzakere ikliminin vasat bulması barışçıl çabaları destekleyecek, krizden çıkışın orta yolu inanıyorum ki arana arana bulunacaktır" ifadesini kullandı.
'TÜRKİYE, CEPHE ÜLKESİ OLMAYACAKTIR'
Bahçeli, Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmaya bakışlarının insani, ilkesel ve uluslararası hukuk temelli olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
"Kategorik olarak hiçbir ülkenin ne yanında ne de karşısında bir pozisyonumuzun olması düşünülemeyecektir. Buna ilave olarak dostluk ve komşuluk hukukumuz olan hiçbir ülkeyi gözden çıkarmamız da söz konusu değildir. Türkiye, cephe ülkesi olmayacaktır. Türkiye, Batı'nın nam ve hesabına silah kuşanmayacaktır. Milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa, başkent Ankara'nın politik dinamikleri neye vurgu yapıyorsa adresimiz ve konumumuz orasıdır. Dış politika hassas bir alandır, maceranın sonu acıklıdır, milli beka her zaman önceliğimizdir. Ukrayna'yı işgal eden Putin haksızdır, bu haksızlığın cezasız kalması mümkün değildir. Fakat bu durum Rusya ile siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerimizi de zedelememelidir. Dış politikamız dengelidir, akılcıdır, sağduyuludur, çok boyutludur, millidir ve ön alıcıdır. Biz sırtımızı ona buna yaslamayız, ondan bundan medet ummayız. Savaşın karşısındayız, işgal ve istilaların karşı cephesindeyiz."
'AÇIKLANAN METİN '28 ŞUBAT BİLDİRİSİ' OLARAK TARİHE GEÇECEKTİR'
Bahçeli, 28 Şubat günü 6 siyasi partinin 48 sayfalık Güçlendiriliş Parlamenter Sistem metnini kamuoyuyla açıkladığını anımsatarak, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem teklifi, güçsüzleştirilmiş Türkiye'nin taslak beyannamesidir. Bizim nazarımızda buruşturulup atılacak kağıt parçasından farksızdır. 48 sayfalık metnin içeriği tamtakır kuru bakırdır, hiçbir somut ve yeni bir öneri de yoktur. Bu metni tarihi yapan tek şey, 28 Şubat zihniyetine uygun olarak 'güçlendirilmiş istikrarsızlık' bildirisi olmasıdır. Açıklanan metin, nitelik olarak bir anayasa önerisi değil, yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir. Bütüne bakıldığında bir uzlaşma değil, 'uzlaşamama metni' olduğu çok açıktır. 6 partinin ortak çalışmasında ne yeni bir anayasa, ne içeriğine ilişkin somut teklifler, ne de bir yol haritası vardır. Bu durum aslında zillet ittifakının hiçbir konuda uzlaşamadığını ve milletimize söyleyecek sözlerinin olmadığını işaret etmektedir. 28 Şubat bildiri metninde uzlaşılan tek nokta, milletin ortak iradesiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi karşıtlığıdır" dedi.
Bahçeli, açıklanan metnin geçmişe dönüş beyannamesi olduğunu söyleyerek, "Yarının Türkiye'sine değil, dünün Türkiye'sine özlemdir. Koalisyonlar dönemini tekrar canlandırma niyetidir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dedikleri beyhude bir oyalanma, yükselen Türkiye'nin önünü kesme gayesidir. Türk Milleti bu zillete inanıyorum ki müsaade etmeyecektir. Türkiye'yi tarihin gerisine düşürme emelini hiç kimse başaramayacaktır. Türkiye'nin geleceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gelecek ümidi de Cumhur İttifakı'dır" diye konuştu.