Güncelleme Tarihi:
Manavgat'a bağlı Sırtköy Mahallesi dün akşamdan bu yana alevlerin etkisi altındaydı. Alevler bugün öğle saatlerinde yerleşim yerlerine çok yakın noktada yeniden büyüdü. Bölgeye karadan müdahale güç olduğu için yalnızca helikopterlerle müdahale edilebiliyor. Yerleşim yerlerine çok yakın olduğu belirtilen yangında, zaman zaman yüksekliği 20 metreyi bulan alevler oluştu. Yangın, Sırtköy Mahallesi'ni kuzey tarafından tamamen sardı. Mahalleye halen ara yoluyla bağlantı sağlanamazken, itfaiye ekipleri alevlerin yanmayan ormanlık alanlara sıçramaması için mücadele ediyor.
ŞARKICI GÜNEY YANGIN ALANINDA
Şarkıcı Yusuf Güney de itfaiye ekipleriyle birlikte mahalledeki yangın söndürme çalışmalarına destek veriyor. Elinde ilaçlar ve su şişeleriyle koşturan Güney, "Yangının dün mahalleye geleceği belliydi. Bütün vatandaşları tek tek uyardık ama kimse bizi dinlemedi. Onları da anlıyorum. Her birinin evi, eşyası kıymetli, ancak yangının şakası yok. Bir kısmı tahliye edildi, ancak büyük kısmı tahliye edilememişti. Sırtköy Mahallesi şu an tamamen yandı. İnsanlar bizi dinlemiyor, umarım yaşamını yitiren yoktur" diye konuştu.
Manavgat'ta 5 gündür devam eden yangın nedeniyle onlarca mahalle ve ormanlık alan zarar gördü. Zarar gören köylerde hasar tespit çalışmaları devam ederken, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve beraberindeki heyet zarar gören Demirciler, Güzelyalı, Saraçlı, Belen Obası, Aksaz ve Karaöz mahallerine ziyarette bulundu. Yangında evleri ve tarım alanları zarar gören vatandaşları ziyaret eden Bakan Kurum, muhtarlardan da mahalleleri hakkında bilgi aldı.
Bakan Kurum, telefon görüşmesinde Kurt'a, "Bu mahallelerin su problemleri var. 5-6 milyon liralık bir iş. Biz bunu size kredilendirelim uygun şartlarda, hemen çıkalım bu işi. İller Bankası'na ben talimatı veriyorum. Beraber burayı yapıyoruz. Vatandaşın su sorunu kalmasın. Hızlı ihale edilsin burası" dedi. Kurt ise Bakan Kurum'a su sorununun çözüleceğini söyledi. Kurum, görüşmenin ardından ziyaretlerine devam etmek üzere Güzelyalı Mahalle'sinden Saraçlı Mahallesi'ne doğru hareket etti.
YARDIM GÖTÜRMEK İSTERKEN FENALAŞIP ÖLDÜ
Manavgat merkezinde reklam ve tabelacılıkla uğraşan Yusuf Demirli, orman yangını dolayısıyla afet bölgesi ilan edilen noktalara kendi imkanlarıyla yardım götürmek amacıyla harekete geçti. Bölgede yangından etkilenenlere gönderilen yardımların dağıtılmasına destek veren Yusuf Demirli, dün akşam saatlerinde yine bir afet bölgesine yardım götürmek isterken fenalaştı. Hastaneye götürülen Yusuf Demirli'nin kalp krizi geçirdiği belirlendi. Yusuf Demirli tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Yusuf Demirli'nin cenazesinin bugün Boztepe mezarlığında toprağa verildiği öğrenildi.
KÜLE DÖNEN KONAKTAN GERİYE AHŞAP SANDALYELER KALDI
Manavgat'ta 5 gün önce başlayan ve rüzgarın da etkisiyle hızla yayılan yangında onlarca mahalle boşaltıldı. Boşaltılan mahallelerden Karaöz'de de birçok ev, ormanlık alan ve tarım alanı küle döndü.
Gülnur ve Turgay Kaya çifti de 5 yıl önce Ankara'dan Karaöz Mahallesi'ne taşınmaya karar verdi. Mahalledeki tarihi 100 yıl öncesine dayanan taş evi almaya karar verdi. Aldıkları evi restore etmeye başlayan çift, ilk olarak hurdacıdan 3 ahşap sandalye aldı. Ardından evi restore eden çift bahçesine de ata tohumlarıyla kendilerine bir bahçe kurdu. Turgay Kaya'nın lakabı olan 'Turna'dan esinlenerek evlerine 'Turna Konağı' adını veren çift, kapılarına da turna figürleri yaptırdı.
Kaya çifti, 5 yıl boyunca güzel hatıralara ev sahipliği yapan, etrafı çiçek ve ağaçlarla kaplı rengarenk konağı 5 gün önce Manavgat'ta çıkan yangının yaklaşması nedeniyle gece saatlerinde bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Sabah saatlerinde evlerine gelen çift, çatısına alevlerin sıçradığı evlerinin yanışını çaresizce izleyerek cep telefonlarıyla kaydetti. Yanan konaktan, çiftin evlerine ilk aldıkları eşya olan ahşap sandalyeler kaldı. Konağın yanmadan önceki fotoğraflarında bahçesinde rengarenk çiçekler olduğu görüldü.
Yangın evlerine gelmeden yoğun duman nedeniyle zor anlar yaşadıklarını söyleyen Gülnur Kaya, "Bu ev her şeyimizdi, bütün hayatımızdı. Eşimle tüm hayalimiz bir köyde, doğal yaşam sürmekti. Yıllarca bütün biriktirdiğimiz antikalarımız, sanat eserlerimiz, annemin verdiği çeyizlerim hepsi bu evdeydi. Bu ev yaklaşık 100 yıl önce taştan, özenerek yapılmış. Gece yarısı karşı tepelerde başladı yangın. Saat 02.00 gibi yangın tehlikesinin geçtiğini düşünerek uyudum ama eşim etrafı ıslatarak soğutmaya çalıştı. Bir süre sonra elektrik ve suyumuz kesildi. Arkadaşımız arayıp 'Yangın hızla size geliyor. Evi terk edin' dedi" diye konuştu.
Evleriyle birlikte her şeylerini kaybettiklerini belirten Kaya, "Evimizi bırakıp kaçtık. Evin tamamının yandığını düşündüm ancak sabah evin yanmadığını öğrendim. Saat 07.00 gibi geldik, evin çatısının yandığını gördük. O an bir yardım gelse evimiz yanmazdı ancak çok fazla yer yandığı için ekipler de müdahale edemedi. Ben evimin yanışını çaresizce seyrettim. Çok kötü bir duygu. Bunu bir tek ben yaşamadım bölgedeki insanlarımız yaşıyor. Sadece evi kaybetmiyoruz yangında, yerine konulamayacak mirasımız, anılarımız, emeklerimiz hepsi gidiyor. Şu anda sıfırız ama güçlüyüz. Hepsini yeniden yapıp, yeniden hayata başlayıp yeni anılar oluşturacağız" dedi.
Evden çıkarken hayvanlarını yakalayamadığı için çok üzgün olduğunu söyleyen Kaya, "Eşimle yıldızları seyretmeyi seviyorduk bu yüzden balkonda 2 şezlong vardı. 1'i yanmış, 1'i yanmamış. Köpeğimizi alabildik sadece. Kedilerimizi, tavuklarımızı yakalayamadık. Koca ev, her şeyimiz yanmış. Sadece tahtadan yaptığımız 2 tavuk kümesinde o tavuklar yaşadı. Dün geldiğimizde bize 3 yumurta hediye ettiler. Bunlardan mutlu olmaya çalışıyoruz. Bu evin inşaatı sürerken oturacak yerimiz yok diye hurdacıdan gidip 3 sandalye aldım. Onları boyayıp tamir ettim. Evimizin ilk eşyaları onlar" diye konuştu.