Güncelleme Tarihi:
KKTC Geçitkale Havaalanı'nın İHA'larla yürütülecek faaliyetler için kullanılmasına yönelik kararın ardından Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında bulunan Bayraktar TB2 tipi İHA, Geçitkale Havaalanı'na indi.
Gözleri bir kez daha Doğu Akdeniz’e çeviren bu adımın ardından, süreci yakından takip edenlerin en çok merak ettiği konulardan biri de ‘Geçitkale neleri değiştirecek?’ sorusunun yanıtı oldu.
KKTC'YE İNEN İLK İHA DOĞU AKDENİZ'DEKİ GÖREV UÇUŞUNA BAŞLADI
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, konuyla ilgili olarak TRT Haber’e konuştu. Oğuz, tüm bu yaşananların basit bir İHA uçuşu olmadığının altını çizerek, Türkiye’nin bu adımla sadece Rumlara değil Doğu Akdeniz’deki tüm aktörlere de çok güçlü bir mesaj verdiğini söyledi.
ZAMAN VE YAKIT AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KAZANÇ
Geçitkale’ye giden İHA’nın teknik ve jeostratejik açıdan farklı sonuçları olduğuna işaret eden Oğuz, “Teknik açıdan bakarsak her şeyden önce İHA’larımızın zaman açısından ciddi bir kazancı oldu. Türk İHA’ları gidiş-dönüş yaklaşık 8-10 saatlik bir süreyi görev yerine intikal için harcamaktansa asli görevi olan ‘gözetleme’ için kullanacak. Daha az yakıt ve daha az mesafe kat edilmesi, bakım-onarım için de avantajlı. Burada lojistik kazançtan da bahsetmek mümkün” şeklinde konuştu.
UZUN SÜRE SONRA KIBRIS KONUŞLU ASKERİ HAVA GÖREVİ İCRA EDECEĞİZ
Oğuz, Geçitkale’ye gönderilen İHA’nın jeostratejik etkilerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Olay yerine çok hızlı intikal edebileceğiniz bir konuma ulaşmanız çok önemli bir taktik kazanç. Ada’nın güneyinde araştırma gemilerimiz ve onlara eşlik eden diğer yüzer unsurlarımız var. Eğer aksi bir durum olursa ilgili bölgeye Geçitkale’den havalandıktan dakikalar sonra ulaşmanız mümkün.
Türkiye çok uzun bir süre sonra Kıbrıs üzerinden askeri amaçlı bir hava görevi icra ediyor. Geçitkale'yi 2000’lere kadar F-16’lar için kullandık. Ama sonra karşılıklı iyi niyet göstergesi kapsamında biz de savaş uçaklarımızı indirmemeye başladık. Geçitkale, Türk Yıldızları ve Solo Türk gibi gösteri uçaklarına gözlemcilik yaptı. Bugün atılan adımla yeniden askeri bir amaçla kullandık.”
‘SİLAH TAŞIMA VE SALMA KISMINI SÖKTÜK‘
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 8 adet İsrail yapımı İHA siparişi verdiğini ve bunların 4’ünün yakın zamanda geldiğini hatırlatan Oğuz, şunları söyledi:
“Onlar İHA'lar ile keşif gözetleme görevlerine başlayınca biz de ‘karşılık’ ilkesi gereği bu adımı attık. Normalde Deniz Kuvvetleri Komutanlığının envanterindeki 10 adet TB2 ve 3 adet ANKA İHA'nın hepsi silahlı. Ancak Rum kesimi silahsız gözetleme yaptığı için biz de yolladığımız aracın silah taşıma ve salma kısmını söktük. Bu kısma ‘salan’ deniyor. Bunu yeniden takıp silahlı hale getirmek çok kolay bir iş. Ancak bu Türkiye’nin bir iyi niyet beyanıdır. Eğer karşı taraf el yükseltirse biz de bu yönde mutlaka adım atarız.
Türkiye’nin Ada’ya yeniden silah taşıyabilecek bir uçar unsur konuşlandırması çok önemli. Türkiye ve KKTC’nin haklarının ne pahasına olursa olsun korunacağının mesajı verilmiş oluyor. Kaldı ki Ada’da hem deniz üssü, hem hava üssü hem de tersane yapımı gibi süreçler kimi zaman kamuoyuna yansıyor. Türkiye Cumhuriyeti tüm bu süreçler için hazırlıklarını yaptı. Ancak şimdilik adım atmamayı tercih ediyor çünkü Türkiye’nin hedefi gerginlik değil. Bölgeyi germemek için adımlarımızın hepsi ‘karşılık’ ilkesinde ilerliyor.”
GEÇİTKALE ÇOK FARKLI DEĞİŞKENLERİN ANAHTARI ROLÜNDE
Savunma Analisti Turan Oğuz, Geçitkale’nin Doğu Akdeniz, Libya ve İsrail ile ilişkiler gibi farklı etmenlerin merkez noktası olduğunu söyleyerek, “Geçitkale'ye İHA konuşlandırılması sadece Kıbrıs adasına yönelik bir hamle değil. Doğu Akdeniz’deki tüm aktörlere verilen bir mesaj. Bu, gücümüz ve hazırlığımız var ama şimdilik en yumuşak karşılığı vermeyi tercih ediyoruz mesajıdır. Bu adım askeri bir açılımın da öncüsüdür. Ayrıca Geçitkale bölgede yapabileceklerimizi göstermesi açısından bir elçi gibi görülebilir. Teknik, taktik, stratejik, jeostratejik ve diplomatik açılardan bir bütünü işaret ediyor Geçitkale” dedi.
Ada’ya gönderilen İHA’ların görüntü alma kapasitesine de vurgu yapan Oğuz, “Teorik olarak Türkiye Sentetik Açıklıklı Radar (SAR) taşıyan bir İHA da konuşlandırabilirdi. Elinde bu imkanı var. SAR sistemi her türlü hava koşulunda görev yapabilen, nispeten daha iyi görüntüleme ve hareketli hedef tespiti amaçlı bir radar sistemi. Ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İHA’ları daha basit bir kamera sistemine sahip olduğu için biz de SAR takılı olmayan bir İHA’mızı gönderdik” bilgisini paylaştı.