Güncelleme Tarihi:
Bir siyasetçinin verdiği sözü tutmaması halinde şoförlere doğal bir hak doğduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "O hakkı siyasette insanlar 'hayır' sözü kullanarak dile getiriyor. 'Madem sen verdiğin sözü tutmadın, kusura bakma ben de sana hayır derim.' derler. Bu demokrasilerde geçen bir kuraldır. Sen verdiğin sözün arkasında durmazsan ben de ilk seçimde gereğini yapar ve sana oy vermem. Sizden beklenen budur arkadaşlar. Eğer böyle yaparsanız ne olur? Bir siyasetçi size yapamayacağı sözü vermez. Ama 'Nasıl olsa ben ne yaparsam yapayım bana oy verirler.' derse burada demokrasi olmaz. Bu kural şu ana kadar yeteri kadar işlemiş değil, kimse kusura bakmasın." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasette ahlakı hakim kılmak için çok çaba gösterdiğini ifade ederek, yerine getiremeyeceği bir vaatte asla bulunmadığını söyledi.
"Asgari ücret en az bin 500 lira olacak." dediklerinde bunun uygulanamaz olduğunun iddia edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak bugün itibarıyla bütün CHP'li belediyelerde asgari ücretin bin 500 lira olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Her yoksul ailenin geliri 600 liranın altına düşmeyecek." dediklerini ve bu vaatlerini de gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, hesabı kitabı yapılarak verilen sözlerin tutulabileceğini aktardı.
Servis şoförlerinin ekmek parası için direksiyon salladığını, insanların çocuklarını onlara teslim ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin bu kadar sorunu var. Önümüzde bir de anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliği sizin hangi sorununuzu çözüyor? İşsizlik, terör, esnafın sorunu, yoksulluk çözülüyor mu? Hayır. Peki kimin derdi çözülüyor? Mutlaka sandığa gidin oy kullanın, eğer 'Bu ülkenin geleceğinin belirlenmesinde benim de tuzum olsun.' diyorsanız kesinlikle sandığa gideceksiniz. Bir oy bile altın değerindedir. Cumhurbaşkanı partizan mı tarafsız mı olsun sandığa giderken düşüneceksin. 'Partizan olsun' ya da 'tarafsız olsun' derseniz kullanacağız oy belli, bu kadar açık. Şimdi ne oldu da hangi gerekçeyle başbakanı ve bakanlar kurulunu kaldırıyoruz? Tarih dersen tarihe bağlılık değil, örf, adet desen ona da bağlılık değil. Niye kaldırıyoruz? Bir Allah'ın kulu çıksın anlatsın ben de siz de anlayalım. Şimdi önünüze bir anayasa değişikliği geliyor ve TBMM'nin yetkileri elinden alınıyor. Niçin Meclis'in yetkilerini alıyorsunuz? Birincisi temsil yetkisi Meclis'ten alınıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir yere gittiğinde TBMM Başkanı ona vekalet eder, şimdi bu yetkiyi alıyorlar. Kim vekalet edecek? Atamayla gelen bir başkan yardımcısı. Seçimle değil, atamayla gelenlerin temsil ettiği bir dönem oldu mu Türkiye'de? Türkiye'de böyle bir dönem 12 Mart darbesinde oldu. Biz şimdi darbe dönemlerini geri getiriyoruz. Neden?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bütün bu anlattıklarının bir kişi ya da partiyle değil, demokrasiyle alakalı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu sorun sadece benim sorunum değil. Bu sorun hepimizin ortak sorunu. Demokrasiyi niye askıya alıyoruz? Bir milletvekili kürsüye çıkıp, bakana bir soru soramayacak. Bu nedir, parlamentonun aşağılanmasıdır. Hiçbir bakan ve başkan yardımcısı, TBMM'nin üyesi olmayacak. 'Böyle saçma şey olmaz.' derseniz, kullanacağınız oy belli. Elinizi vicdanınıza koyun, ondan sonra gidip oy kullanın. Dün akşamdan itibaren tartışılmaya başlandı, 'Efendim Türkiye parçalanacak mı, parçalanmayacak mı? Eyalet olacak mı olmayacak mı? Yeni mi keşfediyorlar bu beyler bunu? 50 sefer söylendi. 'Efendim, başkan yardımcıları söylemiş ama benim ağzımdan çıkmadı.' TBMM'nin kürsülerinde 24 saat söylendi daha ne söylensin? Sen de dinledin kardeşim, Başbakan da bakanlar da dinledi. Çıktılar meydana dediler ki, 'Bizim asıl hedefimiz Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirmektir.' Ne istiyorsunuz siz Türkiye Cumhuriyeti'nden? Bu devletten ne istiyorsunuz? Bakın Sayın Cumhurbaşkanı'nın danışmanlarından birisi 16 Nisan için diyor ki, 'Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor.' Ne demek yahu? 16 Nisan'da mı kendi devletimizi kuracağız. Bu devlet ne zaman kuruldu, bu kadar şehidi biz niye verdik, bu gaziler niye çıktı, bu bayrak kimin bayrağı, bu devlet kimin devleti? Yeni devlet kuracakmışız, kim söylüyor bunu? Yardımcısı söylüyor. Türkiye bir felaketin içine sürüklenmek isteniyor. Hepimizin aklını başına alması lazım."
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir üyesi ve vatandaşı olmaktan, Türk bayrağı altında yaşamaktan onur ve gurur duyduğunu belirterek, her vatandaşa saygı duyduğunu ve bunları siyasete konu yapmadığını anlattı.
"80 milyon düşünmesin, tek adama yetki verelim istediğini yapsın." denildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Buna doğru diyorsanız kullanacağınız oy bellidir. 'Böyle bir rezalet olmaz.' diyorsanız yine kullanacağınız oy bellidir. Ben burada bir partinin Genel Başkanı olarak değil, vatanını, bayrağını seven bir vatandaş olarak konuşuyorum. Hepimizin sorumluluğu var, bu cumhuriyet hepimizin cumhuriyeti. Hep dünyaya örnek olduk, şimdi geriye doğru gidiyoruz. Niye geriye doğru gidiyoruz? Tek adam rejimleri hangi ülkede uygulanmışsa o ülkeye felaket getirmiştir. Irak'a, Suriye'ye bakın. 4 milyon Suriyeli burada ama onlar birinci sınıf, siz ikinci sınıf vatandaşsınız. Şimdi bunlara, 'Evet oyu verin vatandaşlık vereceğiz.' diyorlar."
Ülkenin birliği ve bütünlüğünden herkesin sorumlu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, yeni sistemde bir kişinin Türkiye'nin güvenliği ile ilgili kararları tek başına alacağını kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iki cumhurbaşkanı yardımcısının konuşmasına dikkati çekmek istediğini belirterek, "Diyor ki, 'Efendim bunları benim ağzımdan duymadınız.' Bunlar senin yardımcın, bunlar bu anayasayı kaleme aldılar, bunlar gerçeği biliyorlar. Bunlar 50 kez söylendi. 'Efendim istifa etmeleri lazım bunların.' Niye istifa etsinler? Düşündüklerini, ne yapmak istediklerini söylüyor. İstifalarını isteyenin oturup düşünmesi lazım. Bu memleket bu hale niye geldi? Biz bu memlekette neyi paylaşamıyoruz?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sonlandırdı, "Gündem maddesi ne? Madde 1 Kılıçdaroğlu, Madde 2 Kılıçdaroğlu, Madde 5 Kılıçdaroğlu, Madde 15 Kılıçdaroğlu, Madde 18 Kılıçdaroğlu. Dayanamıyorum soruyorum, 'ya arkadaş ben size ne ne yaptım?'. Haram yemedim, yolsuzluk yapmadım, kul hakkı yemedim, herkese saygılı oldum, saygıda kusur etmedim, çocuğun da büyüğünde elini öptüm, yaşıtlarıma saygılı gösterdim. Kendi kültürümü, bu toprakların kültürünü yaşıyorum, bu toprakların kültürüyle büyüdüm. Peki kardeşim benden ne istiyorsunuz? Devletin arabalarını kullanmıyorum, devletin uçaklarını, forsunu kullanmıyorum, devletin televizyonlarını, paralarını kullanmıyorum. Siz bütün bunları kullanıyorsunuz ve yine de yerinizde rahat durmuyorsunuz. Peki biz ne yapıyoruz? Tek güvendiğim bu milletin kendisi ve Allah'ıma güveniyorum. Başka kime güveneyim. Gelin diyorum gelmiyorsunuz, adalet diyorum, adalete inanmıyorsunuz, kaçıyorsunuz. Hukuk diyorum dinlemiyorsunuz. Hak diyorum dinlemiyorsunuz. Peki bu milletten ne istiyorsunuz. Bu cumhuriyetten, bu devletten ne istiyorsunuz. Niye 'biz yeni bir devlet kuracağız' diye ortaya çıkıyorsunuz? Hangi gerekçeyle."