Güncelleme Tarihi:
Habertürk TV'de gazeteciler Nevzat Çiçek, Ferhat Ünlü, ODTÜ Öğretim Üyesi Hüseyin Bağcı ve Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Hasan Köni, Genelkurmay eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin Suriye'deki gelişmeler ve gözlerin çevrildiği İdlib'deki son durumla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
''KİLİT BÖLGELERDEN BİRİ''
İdlib'in stratejik önemini anlatan Nevzat Çiçek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İdlib 2015 yılında oradaki grupların birleşmesi ile yönetimden alınmıştı. Hem Hama için hem Hatay hem Afrin için kilit bölgelerden biri. Nüfus bakımından yoğun bölgelerden biri. Türkiye, Rusya açısından da güvenli bölgerden biri. Suriye'de Esad yönetimine karşı savaşan grupların bulunduğu coğrafyalardan biri. Güvenliğin temini anlamında Türkiye açısından önemli"
İdlib'in Türkiye sınırının yanıbaşında olduğunu hatırlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"İdlib bir tarafıyla Halep bir tarafıyla Lazkiye bir tarafıyla Halep olmak üzere stratejik bir konumda. Fırat Kalkanı'nda da İdlib'in alınması gerektiği söyleniyordu. Şu an nüfus 1.5-2 milyon arasında. Sadece siviller mi? HTŞ dediğimiz eski Nusracıların olduğu grup da var. Farklı gruplar da var. Onların hepsi burada. Türkiye iki açıdan temel sorun... Buranın güvenli bölge olması gerekiyor. Örneğin Rus uçakları bombaladığında bölgedeki insanların geleceği yer burası olacak. Çok ciddi anlamda göçe maruz kalması söz konusu. Afrin üzerinde birleşme sağlanacaksa koridor olarak buranın tutulması gerekiyor. Alt bölgede rejim ile muhalifler arasındaki sınır hattını tutma noktasında burayı kontrol ettiğinizde Türkiye açısından bir rahatlığı alıyorsunuz. Türkiye İdlib'e girerse içeri mi girecek, ilk etapta 3-5 KM'lik alanı mı tutacak? bana göre 3-5 KM'lik bir alanı tutar."
"TÜRKİYE 'OYUNBOZAN' KONUMUNDAN 'OYUN KURUCU' KONUMUNA GEÇTİ"
Programda İdlib'de çatışmasızlık bölgesi planını destekleyen Türkiye, Rusya ve İran'ın ayrı ayrı motivasyonları olduğunu belirten gazeteci Ferhat Ünlü şu ifadeleri kullandı:
"İdlib, Suriye'deki savaşın başlangıç noktası. Herkesin bu bölgede kendine özgü motivasyonları var. Rusya'nın temel meselesi, baştan Çeçen ve Uygur olmak üzere radikal unsurların kendi coğrafyasına geri dönmemesi ve bunların pasifize edilmesi. Ruslar, bu muhaliflerin Türkiye ne derse onu yapacağını düşünüyor. Türkiye'yi bu yüzden ana aktör olarak kabul ediyor. Türkiye Suriye'de kalıcı çözüm için çaba gösteren bir ülke. Bu noktada Rusya ve Türkiye arasında bir konsensus oluşmuş gibi gözüküyor.
Rusya, rejim ve İran, bu gruplarla muhattap olmaktansa Türkiye üzerinden muhattap oluyor. Çünkü Türkiye, bu gruplar üzerinde öyle ya da böyle etkili. Türkiye'nin askeri varlığıyla bulunduğu noktalarda Rusya'nın ve rejimin sorun çıkarmadığını görüyoruz.
Putin'in Ankara ziyaretinde bu planın konuşulduğunu Sayın Cumhurbaşkanı belirtmişti. Rusya, buradaki grupları hava operasyonlarıyla baskılıyordu. Ancak bunun verimlilik olarak son noktaya geldiğini düşünüyorlar.
Türkiye kısa bir süre önce 'oyunbozan' konumundaydı. Fırat Kalkanı'yla sahaya girince, oyun kurucu konumuna döndük. İdlib'e bir operasyon olacaksa, önemli olan oyun kurucu konumda olmayan ABD'nin planının ne olacağı."
"GÖÇE KARŞI ÖNLEM ALINMASI LAZIM"
Genelkurmay eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin de, Türkiye'nin ne yapabileceğini anlatarak olası göçe karşı tedbir alınması gerektiğini söyledi. Pekin'in değerlendirmeleri:
(Bu çatışmasızlık bölgesi anlaşmasının hayata geçmesi ve olası bir oprsayonda ne olur?) 3-4 KM hat ile sözü edilen İdlib merkezine girmeden çevresini saracak bir şekilde pozisyon alması gerekiyor TSK'nın hangi unsurlarla girecekse.
Başlangıçtan itibaren muharebe sahasının hazırlanması diye bir konu var. O hazırlık yapılmıştır. Bütün bunların yanında özel kuvvetler de hazırdır. TSK orada çatışma olacak mı, olacaksa hangi gücü kullanacak, ilk nereye girecek hepsini hesaplamış olması lazım.
Sınırdan 3-4 km girme şeklinde olmaz. İdlib Suriye'deki iç savaşın başlangıç noktasıdır. İdlib'den güneye doğru devam etmiştir.
İki şey yapılabilir :
1. TSK çatışmaya müsait grupları durduracak önlemler alması lazım. İçerideki unsurlarla anlaşıp bir tedbir almış olması lazım.
2. Bir göçten bahsediyoruz. Çünkü ne yaparsanız yapın hava bombardımanı yapılacak, uçaklar kullanılacak. Bunun sonucu bir göç dalgası mutlaka Türkiye'ye gelir. Bu göç için bir hat yapılabilir.
O bölgede kontrol edilmesi gereken yollar var. Mesela, Halep'e giden yol, Reyhanlı'ya giden yol, İdlib'den Razkiye'ye giden yol.
Türkiye'nin göçü önlemesi ya da düzenlemesi lazım, yolları, giriş çıkışları, arazi arızalarını kontrol etmek lazım. belli yerlerdeki mesela harami dediğimiz gruplar var. Onlara neler yapılabilir, tedbir almak lazım. Afrin'den gelecek herhangi bir gruba karşı tedbir almak lazım. Burada 12-13 tane grup var. Sadece PYD yok. Afrin'den gelecek herhangi bir gruba karşı tedbir almak lazım.
"TÜRKİYE OYUN BOZUCUDAN OYUN KURUCUYA DÖNDÜ"
Türkiye'nin olası İdlib operasyonu ile ilgili konuşan ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı,"Türkiye politikalarında oyun bozucudan oyun kurucuya döndü. Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte oyun kurucu rolü oynuyor. Astana'da bu ülkeler sınırsal bütünlükle ilgili anlaşmaya vardılar. Burada Rusya'nın tavrı çok önemli. Putin, "Biz Suriye'de Suriye rejimine karşı bütün radikal gruplarla mücadele edeceğiz". demişti. Binali Yıldırım'ın Başbakan olduktan sonra İdlib önerileri ABD tarafından da kabul edildi. Geçtiğimiz hafta Putin ile görüşmede domates ya da tatil konuları konuşulmadı. Hemen ardından Erdoğan'ın İran ziyareti de önemliydi. Astana anlaşmasının 3 önemli oyun kurucusu İdlib'e yapılacak operasyonla ilgili anlaşma yaptılar. Cenevre görüşmeleri başarısız olmuştu. Sebebi radikal grupların içinde yer aldığı İdlib'de tekrar bir araya getirmek üzerineydi. Ben önümüzdeki günlerde Cenevre görüşmelerinin tekrar bir araya geleceğini düşünüyorum." dedi.
Türkiye'nin diplomatik ilişkilerle terör örgütü DEAŞ ve radikal grupları devre dışı bırakmak için çeşitli görüşmeler yaptığını söyleyen Bağcı, Türkiye İdlib'e girmesi durumunda bu coğrafyadaki ağırlığı artacaktır. ABD'nin nasıl davranacağı da merak konusu. ABD Türkiye'nin bir müttefiki." ifadelerini kullandı.
EMEKLİ TÜMGENERAL AHMET YAVUZ: "RUSYA İLE BERABER SURİYE'YLE İŞ BİRLİĞİ YAPMAK GEREKİYOR"
Türkiye'nin olası İdlib operasyonu ile ilgili konuşan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, "Bu bölgeyi direkt İdlib'in içerisine girmeden, kendi kontrol ettiğimiz kuvvetler ve kendi kuvvetlerimiz biraz daha daraltırlarsa bu bölgeyi, giderek Türkiye rejimle daha sıkı iş birliği yapıyor demektir. Zaten yapılması gereken budur. Rusya ile beraber Suriye'yle iş birliği yapmak gerekiyor. Toprak bütünlüğü ancak böyle sağlanır. İdlib'in içerisine kimse asker sokmaz, öne bu alan daraltılır. Lazkiye'nin kuzeydoğusundan hat çekilirse, alan kontrol altına alınır. Bu bölgeye de muhtemelen Türkiye'yle çok iyi geçinen rejim güçleri yerleştirilecektir. Aşağıdan da rejim ve Rusya tarafından daraltılır ve bu daraltma olayının sonuçları olur; bu sonuçlar çatışarak da uzlaşarak da ortaya çıkabilir." ifadelerini kullandı.
"1,5 - 2 MİLYON GÖÇ OLABİLİR"
"Türkiye'nin İdlib konusundaki karşılaşacağı en büyük zorluk da olası göç meselesi. Göç olması durumunda ki bu rakam 1,5-2 milyon arasında olabilir. Türkiye tekrar göç kabul eden ülke konumuna gelecekse, son zamanda gelen zamların daha da artacağını düşünüyorum. Asıl konu ise ABD bu konunun neresinde? Her tarafında." ifadelerini kullanan Bağcı, "Suudi Arabistan Rusya görüşmeleri de çok önemli. İlk kez Suudi Arabistan Kralı Rusya'yı kara kaşı kara gözü için ziyaret etmedi. Sebebi de Suudi Arabistan'ın İran'ı bölgede dengelemek istemesi. İdlib karpuz kabuğu gibi bir yer. Eşek arıları üzerinde geziyor. Bu eşek arılarını yok etmek için bir kimyasal madde gerekiyor. Coğrafyada Rusya ile ABD'nin dengeleri değişirse YPG'nin politikalarından vazgeçmesi ya da ABD'nin Türkiye ile görüşmesi gerekecek." dedi.
Bağcı, "Sonuç olarak Türkiye İdlib'e operasyon düzenlerse bölgede çok daha güçleneceği kesindir. Bu operasyonu Türkiye yapabilecek güçtedir. Türkiye çok dengeli gitmeye başladı. Saldırgan değil, iş birliği arayan bir rol oynuyor. Stratejik akıl daha iyi çalışmaya başladı." ifadeleriyle konuşmasına son verdi.