Güncelleme Tarihi:
Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl: Gerekirse aşıda değişiklik yapılabilir
- Bu virüs COVID-20 olarak adlandırılabilir mi?
Asla adlandırılamaz, çok yanlış olur. Çünkü bambaşka bir virüs değil. Sadece mutasyona uğrayan bir virüs.
- Peki beklenen bir mutasyon mu?
Evet virüslerde mutasyonlar beklenir. Çünkü bu çok büyük bir virüs. Şimdiye kadar da 4 bin civarında mutasyon oldu.
- Aşı etkisiz hale gelir mi ya da yeni aşı gerekebilir mi?
Şu anda aşıyı etkisiz hale getirecek bir bulgu da yok. Ama gerekirse Pfizer-BioNTech aşısında değişiklik çok kısa sürede yapılabilir. Ama bu yanlış anlaşılmasın Türkiye’ye gelecek inaktif aşının etkisiz olacağı yönünde bir kanıt yok. Vatandaşlar boş yere endişe etmesin.
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli: Bulaşma hızı arttı
- Koronavirüs şimdi daha ağır ve ölümcül bir hal mı aldı?
Virüsün genetiği değişiyor. Bu beklediğimiz ve gözlemlediğimiz bir şey, her zaman olur. Ancak özelliğinin ne kadar değiştiğini, daha ağır hastalık yapıp yapmadığını ya da antijenik özelliklerini değiştirip değiştirmediğini henüz bilmiyoruz.
- Beklenin üzerinde bir mutasyon mu içeriyor?
Evet bildiğimiz tek ve çarpıcı olan şey, beklenenin üzerinde bir mutasyon içerdiği. Bu durum İngiltere’de eylül ayı ortalarında çıktı ve özellikle ülkenin güney kısmında giderek artan bir hızla yeni mutant köken belirlenmeye başlandı. Bu mutant köken buralarda giderek baskın hale geldi. Londra civarındaki enfeksiyonların 3’te 2’sinden bu virüs sorumlu.
- Yani artık daha bulaştırıcı öyle mi?
Virüsün bulaşıcılığı arttı diye mi Londra’da vakalar arttı? Yoksa bu tesadüfi bir olay mı? Diğer sorular antijenik özellikleri ve hastalandırıcılık özellikleri de değişti mi? Bunlar araştırılıyor. Deneysel çalışmalarla da bu soruların yanıtları araştırılıyor ve ilk çalışmalara göre virüsün bulaştırıcılığının artmış olabileceğine dair bir ön kanıt var.
HÜCREYE DAHA KOLAY TUTUNMA
- Tüm dünyada baskın hale gelir mi? Bu durumda başa mı dönmüş oluruz?
Gerçekten böyleyse tüm dünyada baskın hale gelebilmesi mümkün. Fazla mutasyon biriktirmiş olmasından dolayı virüsün insanlar üzerindeki diğer etkilerinde de farklılıklara yol açabilecek başka mutasyonları biriktirmesi hızlanabilir. Bazı mutasyonlar hücreye daha kolay tutunabileceğine işaret ediyor, bu da kesin kanıtlanmış değil ancak bir-iki hafta içinde sonuçlar net olarak ortaya çıkacak.
- O zaman tüm ülkeler bu mutasyon kendi ülkelerinde var mı diye bakacak öyle mi?
Böyle bir risk olduğu için bu belirsizlikler giderilinceye kadar bu virüsün bize girmesini engellemeliyiz. Bütün ülkeler bunu yapıyor. O nedenle İngiltere’den ve Hollanda’dan uçuşların durdurulması önemli bir gelişme. Bütün ülkeler sonuçları bekleyecekler ve buna bağlı olarak da ne tür önlemler alacaklarını düşünecekler. İkinci yapacakları şey de kendi ülkelerine dönüp bu varyansın ülkelerine girip girmediğini araştırmak olacak.”
1. Hakkında ne biliyoruz?
Yeni türün nasıl ortaya çıktığı henüz bilinmezken, bir hipoteze göre, plazma tedavisi yapılan bir hastada virüsün mutasyona uğramış olabileceği belirtiliyor. Buna göre COVID-19 virüsü, kendisiyle uzun süre mücadele eden bir hastanın vücudunda hayatta kalıp mutasyona uğrayacak vakti bulabildi. Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, mutasyona uğrayan COVID-19 virüsünün adını ‘SARS-CoV-2 VUI 202012/01’ olarak duyurdu. Değişime uğrayan yeni tür, ilk olarak eylül ayında İngiltere’de tespit edildi. Kasım ayında Londra’da görülen vakaların dörtte bire yakını bu türle bağlantılı. Aralık ortasında ise bu oran, vakaların üçte ikisine yükseldi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, yeni türün eskisine kıyasla yüzde 70 daha bulaşıcı olabileceğini açıkladı.
2. Önceki mutasyonlardan farkı ne?
Tüm dünyada COVID-19 olarak bilinen virüsün, şimdiye dek 4 binden fazla mutasyonu tespit edildi. Evrimsel olarak virüsler, bir canlıdan diğerine geçerken hayatta kalabilmek adına mutasyona uğruyorlar. Dolayısıyla hali hazırda dünyada mücadele edilen koronavirüs, Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde tespit edilen virüsle aynı değil. Küresel koronavirüs vakalarında, COVID-19’un ‘D614G’ olarak adlandırılan versiyonu ağırlıklı olarak görülüyor. Ancak bu mutasyonlardan yalnızca birkaçı önemli. Tıpkı daha bulaşıcı olduğu açıklanan söz konusu mutasyon gibi. Bu yeni türün daha bulaşıcı olmasının nedeni ise henüz bilinmiyor.
3. Daha öldürücü mü?
Şimdiye kadar İngiltere, Hollanda, Danimarka ve Avustralya’da tespit edilen ve daha bulaşıcı olduğu açıklanan yeni türün, daha ölümcül olduğu yönünde bir bulgu yok. Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Salgın Hastalıklar Departmanı Direktörü Sylvie Briand, “Bu noktada, ölüm oranlarında herhangi bir değişiklik görmüyoruz” dedi. İngiltere hükümetinin İngiltere Başbakanı Boris Johnson da, yeni türün daha ağır hastalığa yol açtığı ya da daha yüksek ölüm oranına sahip olduğunu gösteren herhangi bir bulgu olmadığını söyledi.
4. Aşılar bu türe karşı etkili olur mu?
Mevcut koronavirüs aşılarının bu mutasyona karşı etkili olmaya devam edeceği öngörülüyor. Zira aşılar, virüsün farklı bölgelerini hedef alan bağışıklık sistemleri geliştiriyor. Şimdiye kadar başarı oranında başı çeken üç aşı ise mevcut ‘başat proteine’ karşı bağışıklık geliştiriyor. Söz konusu mutasyonun da, virüsün protein ve fonksiyonuna etki etmediği belirtiliyor. Dolayısıyla, protein yapısı mutasyona uğrasa bile, aşıların hâlâ tesiri olabileceği düşünülüyor. Ancak mutasyonun antikorun bağlanma noktalarına çok yakın olduğu belirtilip bu nedenle virüse karşı oluşmuş antikorların bağlanmasını etkilemesinden endişe ediliyor.
5. Fiziki mesafe ve maske işe yarar mı?
University College London’dan Lucy van Dorp, virüsün yayılmasında mutasyondan çok hâlâ önlemlerin belirleyici olduğunu söylüyor. Bir diğer deyişle, maske takmak ve fiziki mesafe yeni mutasyona karşı alınabilecek en basit önlemlerin başında geliyor. Leeds Üniversitesi’nden Prof. Catherine Noakes da, “Sanıyorum artık birçok kişi sosyal mesafe konusunda fazla rahat davranıyor. Ancak riskin kişilere yaklaştıkça arttığını unutmamalıyız” diyor.